‘Hüzün ki neşedir…’

‘Sakın Şaşırma: Orhan Veli 100 Yaşında’ sergisi ay boyunca Yapı Kredi Kültür Merkezi’nde. Orhan Veli’nin daha önce yayımlanmamış iki dizesi bu sergide saklı: ‘Hüzün ki neşedir / Bana hep senden gelir.” Sergi de bu dizelerdeki gibi, Orhan Veli’yi derinliğine tanımak için ‘hüzünlü ve neşeli’ bir buluşma.

Aslı Uluşahin / Cumhuriyet

Yapı Kredi Kültür Merkezi’ndeki “Sakın Şaşırma: Orhan Veli 100 Yaşında” sergisi, iyi düşünülmüş, güzel hazırlanmış. Serginin görsel temelini oluşturan, çoğunu daha önce görmediğimiz fotoğraflar, usta şairin 36 yıllık kısacık yaşamını zenginlikle yansıtıyor.
Aile arşivinden fotoğraflarda, İstanbul sokaklarında, sakalları uzamış, avare gezen şair Orhan Veli de var, lise bahçesinde arkadaşları arasında, tam deklanşöre basıldığında gözlerini şaşı yapmış çocuk Orhan da.
Kitaplarıyla birlikte, bir anlamda bu serginin de editörü Murat Yalçın, “Onu toplu fotoğraflarda bile kolayca tanıyorsunuz” diyor. Gerçekten öyle; ilk bakışta diğerlerinden sıyrılan, muzip bir yüz.
Murat Yalçın’ın anlatımıyla Orhan Veli, “Lise mezunu, üniversiteye kaydolmuş ama gitmemiş. Memurluğunda dört defa işten uzaklaştırılmış, maaşına haciz gelmiş. Okulla, kurumlarla, işle alakası hiç olmamış. Askerde de kaçıp kaçıp Salim adında salaş bir meyhaneye gidiyormuş. ‘Herkes gider talime ben giderim Salim’e’.”
Orhan Veli ise sergide yer alan, 1944 yılında Muvaffak Sami Onat’a yazdığı mektubunda kendini şöyle tanıtıyor:
1914’te doğdum, 1 yaşında kurbağadan korktum. 2 yaşında gurbete çıktım. Yedisinde mektebe başladım. 9 yaşında okumaya, 10 yaşında yazmaya merak sardım. 13’te Oktay Rifat’ı, 16’da Melih Cevdet’i tanıdım. 17 yaşında bara gittim, 18’de rakıya başladım. 19’dan sonra avarelik devrim başlar. 20 yaşından sonra da para kazanmasını ve sefalet çekmesini öğrendim. 25’te başımdan bir otomobil kazası geçti. Çok âşık oldum. Hiç evlenmedim. Şimdi askerim.”
Eserlerinin yayımlanmasında ve sergide emeği büyük olan Yücel Demirel de “En rahat ettiği dönem askerlik” diyor: “Askerde çok eğlenmiş, keyif sürmüş. En tasasız dönemi. Çünkü hayatı sıkıntı ve parasızlıkla geçiyor.”
Orhan Veli askerden büyük aşkı Nahit Hanım’a, sergide görülebilecek, birçok fotoğraf göndermiş. Nahit Hanım da ölümünden önce hepsini Orhan Veli’nin kız kardeşine teslim etmiş. Geçenlerde, “Yalnız Seni Arıyorum” adıyla yayımlanan mektupları neden onlarla birlikte vermediği henüz yanıtsız bir soru.
Ömer M. Koç koleksiyonunun yanı sıra Orhan Veli’nin ailesinin ve Yapı Kredi Yayınları arşivlerinden derlenen sergide, “Yenisi” şiir kitabının şairin elleriyle hazırladığı matbaa maketi, Metin Eloğlu’nun yaptığı nefis bir Orhan Veli portresi, 1949 yılında 28 sayı yayımlayabildikleri Yaprak dergisinin tüm nüshaları, derginin abone defteri de var. Ayrıca, “Dünyaların Dışında” adını verdiği, henüz 4-5 sayfasını yazdığı romanın müsveddesi...
Yücel Demirel roman taslağının, mektuplar ve diğer müsveddelerle sonbaharda yayımlanacağını söylüyor. “Garip” kitabının ilk baskısı da kısa bir süre sonra okurlara sunulacaklar arasında.
Serginin küratörü Sadık Karamustafa, seyredilen değil, okunan bir sergi yapmaya çalıştıklarını vurguluyor. Bunun için çeşitli “tasarım tedbirleri” almışlar. Fuayede yer alan, “herkesin şiire dokunabildiği” kitap askılıkları bunlardan biri.
Karamustafa, 1940’ların grafik yaklaşımıyla hazırladıkları alanda, “izleyici okurları” küçük sürprizlerin beklediğini belirtiyor. Sergi de bu nedenle konuklarına “Sakın Şaşırma” diye sesleniyor.
Okurlar için bir sürpriz yine bu alanda saklı. Bir mektubundan, daha önce yayımlanmamış iki dize:
“Hüzün ki neşedir / Bana hep senden gelir.”
Ay boyunca görülebilecek sergi, tam bu dizelerdeki gibi, “Garip akımının öncüsü” diye kodladığımız şairi derinliğine tanımak için “hüzünlü ve neşeli” bir buluşma.
Sakın kaçırma!..