Hüseyin Gülerce Tahşiye’de örgüt üyesi, Cumhuriyet’te tanık oldu
Hüseyin Gülerce, Tahşiye davası gerekçeli kararında hakkında soruşturma yürütülen bir örgüt üyesi olarak tarif edildi. Gülerce’nin Cumhuriyet iddianamesine dayanak yapılan sözleri 14 aydır yazar ve yöneticilerimizin tutukluluğuna gerekçe olarak gösteriliyor.
CANAN COŞKUN35 yıl boyunca Fethullah Gülen’in sağ kolu olarak Gülen Cemaatinde yer alan şimdinin yandaş yazarı Hüseyin Gülerce, Tahşiye davası gerekçeli kararında hakkında soruşturma yürütülen bir örgüt üyesi olarak tarif edildi. Gülerce’nin Cumhuriyet iddianamesine dayanak yapılan sözleri 14 aydır yazar ve yöneticilerimizin tutukluluğuna gerekçe olarak gösteriliyor.
Tahşiye örgütü davasında gerekçeli karar açıklandı. Davada sanıklardan istihbaratçı polisler ile Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, El Kaide yanlısı oldukları iddiasıyla soruşturulan kişilere kumpas kurmak gerekçesiyle hapis cezasına çarptırılmıştı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi geçtiğimiz günlerde yazdığı gerekçeli kararında, gazetemizin yayın politikasını hedef alan soruşturmanın tanıklarından olan Hüseyin Gülerce’nin “FETÖ’nün basın ayağı”nda yer aldığını belirtti.
Örgütün basın ayağı
Kararda, örgüt lideri Fethullah Gülen’in Nisan 2009’daki bir konuşmasında radikal dini grupların terörize edilebileceği uyarısı adı altında Mehmet Doğan ve grubunu hedef gösterdiği belirtildi. Konuşmanın ardından istihbarat birimlerinin bu kişileri El Kaide yanlısı olduğu iddiasıyla soruşturulduğu aktarıldı. Bu sırada o dönem Samanyolu’nda yayımlanan Tek Türkiye isimli programda örgüt üyelerine “subliminal” yollarla talimat verildiği, aralarında Gülerce’nin de bulunduğu “örgütün basın ayağı”nın harekete geçtiği ifade edildi.
Soruşturma var
O dönem Zaman gazetesinde köşe yazarı olan Gülerce’nin 10 Nisan 2009 günlü yazısında Gülen’in hedef gösterdiği belirtilen konuşmasına atıfta bulunarak bir kısım grupların terörize edilebileceğini, buna karşı dikkatli olunması yönünde uyardığı kaydedildi. Ayrıca Gülerce hakkında tefrik edilmiş bir soruşturma olduğu aktarıldı. Soruşturmanın akıbetine ilişkin ise herhangi bir bilgiye yer verilmedi.
Suçlamalar iddianamede
AKP-Cemaat arasındaki ipler kopmadan önce 35 yıl Gülen cemaatinde yer alan Gülerce, hükümetin darbe girişimi olarak nitelediği 17-25 Aralık operasyonlarından sonra katıldığı bir yayında Fethullahçı yapı ile ilgili “Bu camiayı Allah’tan başkası bitiremez” dedi. Bu aşamadan sonra Star gazetesine geçerek yandaş bir yazara dönüşen Gülerce, Cumhuriyet soruşturmasında herhangi bir tanıklığı olmamasına karşın tanık olarak ifade verdi. Savcılar da Gülerce’nin beyanlarından yola çıkarak iddianameye suçlamalar yerleştirdi. Gülerce ifadesinde cemaatin gazetemize para gönderdiğini ve bunun için de “kurye” kullanılmış olabileceğini söylüyordu. Bunun üzerine soruşturulmaya başlanan ulaştırma servisi çalışanımız Yavuz Yakışkan, asılsız bir iddiayla gözaltına alınmıştı. FETÖ imamı ile telefon görüşmesi olduğu ileri sürülen Yakışkan, avukatlarının araştırması sonucu isim benzerliği olduğu ortaya çıkınca serbest bırakılmıştı. Gülerce’nin Gülen’in gazetemize genel yayın yönetmeni atadığı ve attığımız manşetleri etkilediği ifadeleri iddianamede aynen savcılığın suçlaması olarak geçiyor.
Dedikoducu tanıklar
Yazar ve yöneticilerimizin yargılandığı davaya bakan İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, 24 Temmuz 2017’de başlayan davanın ikinci gününde Gülerce, Latif Erdoğan ve Cem Küçük’ün dosyadaki tanıklıkları ile ilgili, “Tanıkların bir kısmını çağıracağız. Gülerce gibileri değil tabii. Dışarıdan dedikodu mahiyetinde olan ifadelerin hukuki değeri yok” demişti. Buna karşın gazetemizin genel yayın yönetmeni Murat Sabuncu, icra kurulu başkanı Akın Atalay ve muhabirimiz Ahmet Şık, bu tanıklıklardan oluşan iddianameyle halen tutuklu olarak yargılanıyor.