Hükümetten ret

KESK'in toplu görüşmelerin ilk gününde önerdiği "Hemen şimdi toplu sözleşme" ya da "Referandum sonucuna bağlı kalmaksızın sonbaharda toplu sözleşme" önerileri hükümet tarafından reddedildi.

cumhuriyet.com.tr

KESK Genel Başkanı Sami Evren, toplu görüşme masasından ayrıldı. Hükümet toplu görüşme olarak devam etmeye karar verdi. KESK Genel Başkanı Sami Evren böyle bir sonucun olmasını istemediklerini belirterek samimi ve iyi niyetli bir şekilde toplu sözleşme yapmak istediklerini kaydetti. Evren hükümet tarafından önerilerin değerlendirilecek olmasının olumlu olduğunu ancak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Çorum'da yaptığı konuşmasında Kamu İşveren Kurulu'nu etkilediğini ileri sürdü.

İçerideki görüşmede Anayasa değişikliği referandumundan "Evet" çıkarsa böyle bir toplu sözleşme olacağının söylendiğini belirten Evren böyle bir teklifin etik olmadığını dile getirdi. Evren sözlerini şöyle sürdürdü:
"KESK siyasi bir partinin oylamasına alet olmayacak. Dünden beri kamuoyunda yanlış bir tartışma yapılıyor. Evet ve Hayıra bağlı kalmasın. Böyle bir talebimiz olmuştu Kamu İşveren Kurulu adına konuşan kişi, siyasi parti lideri gibi konuştu. Tarafsız olması olağan değil. İtiraz edip uygunsuz bir konuşma olduğunu söyledik. Kamu-Sen ileri ötelenmesini kabul etmeyeceğini söyledi. Devam etme konusunda ısrarlı oldu. 8 yıldır zaten bu şekilde devam ediyor ve bir sonuç alınamıyor. Sayın Bakan 4688 sayılı yasa çerçevesinde toplu görüşmelerin devam edeceğini söyledi. Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu da toplu sözleşmeden yana olduğunu söylemesine rağmen, toplantıdan ayrılırken diğer iki konfederasyona birlikte ayrılma teklifi yaptık. Ancak iki konfederasyon da masadan kalkmadı. KESK hiçbir siyasi iktidar ile kol kola olmayacaktır. Demokratik haklar konusunda mücadeleye devam edeceğiz. 657 konusunda Devlet Bakanı Hayati Yazıcı iş güvencesini ortadan kaldıran bir düzenleme olmadığı söyledi. Biz bunu kendisine örnekleri ile anlattık. Başbakan'ın Çorum konuşması kamu işveren kurulunu etkiledi."

KESK'in konuşmasının ardından Hak-Sen Genel Başkanı Ayhan Çivi gelerek bir açıklama yaptı. Çivi yetki alamadıkları için içerideki toplantıya katılamadıklarını belirterek bu toplantıların sadece içerideki konfederasyonların üyelerini değil 2,5 milyon memuru ilgilendirdiğini ifade etti. Çivi bu yıl toplu görüşme masasının sulandırıldığını savunarak, toplu görüşmelerle ilgili taleplerin sabote edildiğini ileri sürdü. Genel Başkan Çivi memurun gündeminde evet ya da hayır değil yoksulluk ve kredi kartı borcu olduğunu söyledi.


Toplu görüşme 24 Ağustos'ta devam edecek

Devlet Bakanı Hayati Yazıcı başkanlığında Başbakanlık Merkez Bina'da devam ettirilen toplu görüşmenin ikinci turu sona erdi.

Toplantıda görüşmenin bundan sonraki takvimi belirlendi. Buna göre toplu görüşme heyeti 24 ve 28 Ağustos tarihinde bir araya gelerek memurların mali ve sosyal haklarına ilişkin görüşmeleri sürdürecek.

 

Akay'dan 'masayı terk et' çağrısı

Bağımsız Kamu Görevlileri Sendikaları Konfederasyonu (BASK) Genel Başkanı Resul Akay, toplu görüşme masasında kalan Memur-Sen ve Kamu-Sen'e "bir daha dönmemek üzere toplu görüşme masasını terk et" çağrısında bulundu. Toplu görüşmelerin üç gününün konfederasyonların "müzakere özürlü" tutumları nedeniyle hükümete ikram edildiğini ileri süren Akay, üç konfederasyonu 15 Ağustos geldiğinde "Bremen Mızıkacıları" gibi her kafadan bir ses çıkarmakla ve 9 yıldır grev ve toplu sözleşme hakkını elde etmek için hiçbir risk almamakla suçladı. Grev hakkı olmayan toplu sözleşmelerin, toplu görüşmelerden farksız olduğunu hatırlatan Akay, 3 konfederasyona "Anayasa değişikliği teklifi TBMM'de müzakere edilirken neredeydiniz" sorusunu yöneltti.

 

"Öneriyi getiren sendikanın görüşlerinde sapma var"

Memur sendikaları ve kamu işveren kurulu arasında 15 Ağustos'da Başbakanlık Merkez binada başlayan toplu görüşmelerin ikincisi tamamlandı. Görüşmelerin ardından konuşan Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, KESK'in kendilerine gönderdiği öneri yazısında "biz toplu görüşmeyi 1 gün ötebiliyorsak bunu 2-3 ay daha öteleyebiliriz. O halde referandumdan sonra yapalım" şeklinde bir ricası olduğunu belirterek, sözlerine şöyle devam etti:
"KESK'in genel başkanı 'evet' de çıksa 'hayır' da çıksa toplu sözleşme yapalım dedi. Bu mevzuatla alakalı. Türkiye bir hukuk devletidir. Kamu idareleri hukuka, mevzuata göre sevk ve idare edilir. Haklar onlara göre belirlenir. Onun dışında bir takım ölçütler bulmaya kalkarsanız subjektif olursunuz. Görüşmeler toplu görüşme biçiminde cari mevzuata göre yürütülecek."


"Ağzı olan konuşuyor"

Bakan Yazıcı, gündeme belirleyerek, 2009 yılında mutabık kalınan sorunların gerçekleşme durumunun sunumunu ve müzakere birinci gündem maddesinin ele alındığını anlattı. İkinci gündem maddesinin sendikal haklar ile çalışma hayatının sorunları, üçüncüsunun hizmet kollarının sunumu olduğunu söyleyen Bakan Yazıcı. Bir sendikanın ayrıldığını iş kolundaki 10 sendikanın 15'er dakika içinde sunumu yapacağın ifade etti. Yazıcı, 4'üncü madde olarak da mali ve sosyal haklar müzakere edileceğini ve iki komisyon kurulacağını bildirdi. Yazıcı, gündem maddesinin birini tamamladıklarını diğer üç gündem maddesini belirlenen takvime göre icra edip bu süreci tamamlayacaklarını açıkladı. Bakan Yazıcı sözlerini şöyle sürdürdü:
"Anayasa değişikliğinden sonra da yasal mevzuatı da tamamlamak suretiyle toplu sözleşme sürecine gireceğiz.Anayasa'nın değişme durumuna göre toplu sözleşme sürecine geçeceğimizi varsayarak bu konuya ilişkin mevzuat çalışma hazırlıklarını hızlandırdık. Anayasa değişikliğinin yapılmasından önce de 90. maddeyi dikkate alarak toplu sözleşme yapılacağına ilişkin görüş oldu bu doğru değil."

Bir gazetecinin "KESK kamu işveren kurulunun başbakanın konuşmasından etkilendiğini söyledi. İçeride referandumla ilgili evet'e yönelik baskı ima oldu mu" sorusuna Bakan Yazıcı şöyle yanıt verdi:
"Bir söz var çok konuşuluyor onu söylemek bana yakışır mı yakışmaz mı bilmiyorum ama durum özetler onun için kullanayım. Ağzı olan konuşuyor. Çok yanlış haksız bir değerlendirme. Zaten KESK başkanı arkadaşım geçen yılda öyleydi. Daha önce de öyleymiş bu senede öyle. 'Bu masanın meşruiyeti yok . Burada oturup memurun herhangi bir hakkını, ekonomik sosyal hakkını müzakere edemezsiniz. Dolayısıyla meşru olmayan bir yerde ben bulunmak istemiyorum. Ben ne diyorsam o gündeme alınsın o zaman müzakere yapalım' diyor Böyle bir mantık olabilir mi? Çıkışta da yaptığı değerlendirme subjektif hiç uygun olmayan yakışmayan bir açıklama. KESK'in evet de çıksa hayır da çıksa toplu sözleşme yapacağız ifadelerine böyle bir şey olmayacağını söyledim. Öneri o şarta bağlamaksızın mantıklı gibi görünüyordu. Ama şarta bağlayınca biz şartla şurtlu yola devam etmeyiz."