"Hükümetin kimleri nereye tayin edeceği yolunda hazırlığı var"
DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, hem Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na, hem Anayasa Mahkemesi'ne tayin edilecek yargıçların bugünden belli olduğunu iddia etti.
cumhuriyet.com.trDP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Eko-Enerji Dergisi'nden Prof. Dr. Mustafa Özcan Ültanır'ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Anayasa değişikliğinin bir kanun olduğunu, bu kanunun son maddesinde, bu kanunun bütünüyle referanduma sunulacağı yazılı olduğunu belirten Cindoruk, Anayasa Mahkemesi'nin kararının ardından bir miktar imlâ yanlışı da olsa, bir miktar biçimsel bir değişiklik de olsa, yeni bir metinin oluştuğunu ifade etti.
Cindoruk, "Bu metnin referanduma sunulması için benim fikrim, bazı hukukçuların da fikri, yüce Meclis'in tekrar Anayasa Mahkemesi'nin kabul ettiği metnin referanduma sunulacağı yolunda bir tavzih yapması gerekiyor. Biz açıkçası, bugün hukukçu arkadaşlarımızla konuşacağım, belki de Yüksek Seçim Kurulu'na başvurup bu tavzihin yapılmasını isteyeceğiz" dedi. Referanduma sunulan kanun metninin, hem Anayasa'ya aykırı simgeler taşıdığını, hem de Anayasa Mahkemesi'nin AKP'yi kapatma kararına haklılık kazandırdığını belirten Cindoruk, "Hem de bir Başbakanlık otoritesini güçlendirme amacını güdüyor. Tabii, Türkiye'de diktatörlük kelimesini kullanmak istemiyorum. Çok zor, Türkiye gibi bir ülkede kimse diktatörlük kuramaz. Bugün var olan Başbakanlık rejimini güçlendirmek amacı güttüğünü açıkça söyleyebilirim. Bu Başbakanın teklifi, tamamen kendi partilerinin iktidarını sürdürmek, onun önündeki engelleri aşmak, siyasi yargı, siyasi Anayasa Mahkemesi teşkil etmek için yapılmıştır" dedi. Yeni anayasa metininde, bütün tayinleri, aşağı yukarı Cumhurbaşkanının tekeline bırakıldığını savunan Cindoruk, "Cumhurbaşkanı tarafsız bir seçici değil, Cumhurbaşkanı taraf. YÖK ile ilgili bütün tayinleri taraf olduğunu gösteriyor. Beyanları da taraf olduğunu gösteriyor. Zaten Sayın Başbakanın kardeşi olduğu iddiasıyla Cumhurbaşkanı seçilmiş, o nedenle siyasi akrabalık ilişkileri de var. O Cumhurbaşkanına bu kadar tayin hakkı verirseniz, sonucun ne olacağı bilinir" dedi.
Yüksek yargıya atanacak kişiler bugünden belli
Cindoruk, hem Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na, hem Anayasa Mahkemesi'ne tayin edilecek yargıçların bugünden belli olduğunu iddia ederek, hükümetin kimleri nereye tayin edecekleri yolunda bir hazırlığı olduğunu, Anayasa değişikliğinde yer alan üye sayılarının da ona göre tespit edildiğini ileri sürdü. Cindoruk, "Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu gayet edepli, hukuk bilgisi olan arkadaşlardan, yargıçlardan kurulu. İşleri düzen içinde götürüyorlar. Hiçbir kararname gecikmiyor. Ne zamana kadar? Adalet Bakanı veya Müsteşarı müdahale edinceye kadar. Buradaki sıkıntı iş yükü değil, buradaki sıkıntı müdahale" dedi.
CHP'nin 12 Eylül referandumu yürüttüğü "hayır" kampanyasını da seçim yarışına döndüğü gerekçesiyle eleştiren Cindoruk, burada yoğunlaşılması gerekenin referandum içeriği olduğunu, DP'nin "Hayır" propagandasını buna göre yapacağını belirtti. Cindoruk, referandum sonucunu "güven oyu" şeklinde algılamanın referandumun içini boşaltmak olacağını da vurguladı.
12 Eylül Anayasası 95'te tasfiye edildi
Türkiye'de böyle bir Anayasa değişikliğine şimdi gerek olmadığını, böyle bir Anayasa değişikliğinin gerçekçi de olmadığını savunan Cindoruk, 12 Eylül Anayasası'nın, 1995'de tasfiye edildiğini söyledi. Cindoruk şöyle devam etti:
"1995'de Meclis Başkanı olarak aynı şeyi ben yaptım. Bir sene kadar süren bir çalışma ve bu çalışmada ortaya çıkan bir Anayasa değişikliği. Bundan önce de en mühimi Anayasa'nın Önsözü'nün değişmesidir. Anayasa'nın Önsözü'nü (Başlangıç) değiştirdiğimiz zaman, 12 Eylül Anayasası darbeci niteliğinden tamamen arındırıldı. Neydi o? Anayasa Önsözü'nün ilk paragrafında, ilk cümlesinde, 'milletimizin çağrısı üzerine yaptığımız bu darbe.'diyordu. Biz onları çıkardık. Çıkarınca Anayasa'nın Önsöz'ü demokratik bir yapıya, yahut her zaman söylenebilecek söylemlere dönüştü. Oradan başlayan bir ittifaka yavaş yavaş gittik, sanıyorum 20 maddeyi değiştirdik. Bu maddelerin bir kısmı önemliydi, memurlar sendikası kurmak gibi. Hak ve özgürlükleri çok genişleten sendikal hakları vs'yi böylesine bir hadisede yaptık.
Ben o zaman da gördüm ki partileri, 10 parti, o zaman bir milletvekili olan parti bile vardı, hepsini çağırdık çalıştırdık. Partiler çalışmaya başladılar. Parti organları çalıştı. Genel Başkanlar geldiler, Sayın Demirel, Sayın Ecevit, Sayın Baykal, Sayın Yılmaz, Sayın Erbakan hepsi geldiler. Müthiş bir çalışma. Onların alt komisyonları kuruldu. Ortaya çok ciddi bir Anayasa değişikliği çıktı ve o referandumsuz geçti. Halkı referandumla yormadık. 12 Eylül Anayasası, 1995'de tasfiye edilmiştir. Özü itibariyle tasfiye edilmiştir. Bugün geriye kalan onun tortusudur. O tortu da 60 madde değiştirilerek bugüne kadar gelmiştir. Bu değişikliklerin hiçbiri de referanduma gitmedi. Bu hükümet zamanında 2004'de yapılan Anayasa değişiklikleri de referanduma gitmedi. Neden? Çünkü, Avrupa Birliği müktesebatı ile ilgiliydi, partiler arasında görüş alışverişi yapıldı, referanduma ihtiyaç duyulmadı."
İktidarın rejimi kastı var
Cindoruk, TBMM'nin 1995'den bu yana referandumsuz Anayasa değişikliği yapmaya elverişli olduğunu belirterek, "Bugün peki neden bugün bu değişiklikte referandum ihtiyacı var? Yani bizim Meclisimizin teamülü, 1995'den bu yana referandumsuz Anayasa değişikliği yapmaya elverişli. Sebebi şu; iktidar partisinin kastı var, rejime kastı var. Demokratik rejimi askıya almak ya da tekrar tek adam otoritesi kurmak isteği var" diye konuştu. Cindoruk, AKP'yi işaret ederek, demokrasiye aykırı fiillerin odağı olan bir partinin, demokrasi odaklı bir Anayasa değişikliği yapamayacağını savundu.
Profesyonel ordu ve özel birlikler tartışması
Cindoruk, Ültanır'ın "profesyonel ordu" konusundaki sorularını da yanıtlarken, terörle mücadele eden birliklerin büyük bir kesimi her zaman profesyonel olduğunu, o nedenle bu olayın "profesyonel bir ordu kuruluyormuş" anlamında kullanmanın bence yanlış olduğunu söyledi. Cindoruk, ancak burada, bunu hükümetin kendisinin mi kurduğu şeklinde bir sorunun düşünebileceğini ifade ederek, "Bir inkılâp ordusu mu kuruyor? Bir devrim muhafızları ordusu mu kuruyor? Türkiye'de hiçbir iktidar bugün için buna muktedir değil. Kurulacak olan birlikler gene terörle mücadelede kullanılacak, Ordumuzun emir kumandasında olacaktır. Kimsenin şüphesi olmasın" dedi.
Kuzey Irak'la rekabet şart
Terörle mücadele için DP'nin bir proje hazırladığını anlatan Cindoruk, Irak'ın Kuzeyindeki Kürdistan'la rekabetin şart olduğunu vurguladı. Cindoruk şöyle devam etti:
"Irak'ın Kuzeyi'ndeki Kürdistan giderek bir devlet haline geliyor. Nitelikleri itibariyle aşağı yukarı ortaya çıktı. Kerkük'te, Erbil'de buna benzer kentlerde cazibe (çekim) merkezleri kuruyorlar. Türkiye o bölgelerde hâlâ yavaş hareket ediyor. Ben en son Mardin, Midyat, Ömerli bölgesini dolaştım. Orada şunu gördüm; Suriye ve Irak oradaki halk için cazibe merkezi olmaya başlamış. Aynı şekilde Hakkari'ye kadar gittiğiniz zaman, o bölgede de çok dikkatli biçimde iki şey yapmalıyız. Birincisi mesela, Ceylanpınar Çiftliği'nde kültür, sanat, tarih, tıp, üniversite alanlarında büyük bir hamle, 2 milyon dönüme yakın büyük bir arazi boş duruyor.
Tarımda ıslah projeleri vs. Yeni bir otoban projesiyle, bizim yapacağımız iş, Kürt kardeşlerimizin yaşadığı bölgeleri büyük Türkiye'nin temel bölgeleriyle uzlaştırmak, yakınlaştırmak. O nasıl olur? Diyarbakır'dan Malatya, Elazığ üzerinden bir otoban yapmak lâzım. Türkiye'nin o bölgesinde 10 senede 4 bin kilometre otoban yapmasını teklif ediyoruz. Otobüsle seyahati İstanbul'a, Ankara'ya, Kayseri'ye altı saate, 4 saate, indirirseniz, o bölgeler arasında kaynaşma olur. Halklar arasında kaynaşma olur. Ben bunu 1995'den beri söyledim. Ama, Türkiye'nin o zaman çok imkânı yoktu. Şimdi bunun kredisi bulunabilir. Gerekirse, işsizlik sigortasından GAP'a yapılmış transferler gibi transferler yapılabilir."