Hükümete göre ifade özgürlüğü sorunu yok!

AKP hükümeti, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks’in yargı bağımsızlığı, ifade ve medya özgürlüğü konusundaki gerilemeye işaret eden raporuna da bildik söylemlerle yanıt verdi. Cezaevindeki gazeteci sayısıyla rekor kıran Türkiye’de “basın özgürlüğünün olduğu” ileri sürülen yanıtta, yargı bağımsızlığına yönelik eleştiriler de “sitemle” karşılandı.

Duygu Güvenç

Yargı bağımsızlığından ifade özgürlüğüne, hukukun üstünlüğü ilkesinden örgütlenme haklarına kadar her alanda seviye kaybeden Türkiye, eski söylemlerinden vazgeçmedi. Ankara, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks’in “medya ve ifade özgürlüğü ile ilgili durumdaki kötüleşmenin boyutu ve hızının son derece endişe verici olduğunu” belirttiği ve bunun yargı bağımsızlığıyla doğrudan ilgili olduğuna işaret ettiği raporuna bildik söylemlerle yanıt verdi. Muiznieks’in yargı bağımsızlığına yönelik eleştirilerine iletilen yanıtta “temelsiz, yıkıcı ve gerçek olmayan saldırılara karşı mahkemeler korunmalıdır” denildi.

Avrupa Yargı Konseyleri Ağı’nda HSYK’nin üyeliğinin askıya alındığı, Uluslararası Ceza Mahkemeleri Mekanizması’nın Türkiye’yi taahhütlerine uyarak tutuklu bulunan hâkim Aydın Sefa Akay’ı serbest bırakmaya çağırdığı, Venedik Komisyonu’nun OHAL’de alınan tedbirlerde çok ileri gittiğini tespit eden raporlarına karşın, Türkiye’nin yanıtında yargının bağımsızlığının ve tarafsızlığının anayasa ile garanti altında olduğu savunuldu. Türkiye’nin rapora dair izlenimlerinde “İfade ve basın özgürlüğü Türkiye demokrasisinin temel taşıdır” denilirken anayasanın bunu garanti altına aldığı savunuldu.

Onun görevi değil

Konsey’in her raporu olduğu gibi Muiznieks’in raporu da Ankara ile 3 hafta önce paylaşıldı ancak Türkiye yanıtını raporun yayımlanmasının hemen verdi. Türkiye’nin 10 başlık altında toplanan yanıtlarında Komiser’e yönelik “sitem” dikkat çekerken “Muiznieks’in memorandumunun daha yapıcı olmasının beklediği” belirtildi. Muiznieks’in, Sulh Ceza Mahkemeleri’nin “yargı ardından tacizinin” bir aracı olarak kullanıldığı iddialarına ise “Bir üye ülkenin yargı makamlarını ve ulusal mevzuatı yargı taciz aracı olarak tanımlamak onun görev alanının dışındadır” yanıtı verildi.

Aynı yanıtlar

Yanıtta, Türkiye’nin, OHAL süreci ile birlikte derogasyon getirdiği Avrupa İnsan Hakların Sözleşmesi’ne bağlılığının tekrarlandığı yanıtta, Komiser’in gazetecilerle ilgili “basmakalıp” diye nitelediği eleştiriler tekrarlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın El-Arab gazetesine verdiği röportajda savunduğu “Türkiye’de basın özgürlüğü, Batı’daki pek çok ülkeden fazla” iddialarına Türkiye’nin resmi yanıtında yer verilmedi. Onun yerine gazeteciler için “yasal olmayan ve silahlı terörist bir örgüte üye olma” iddiaları tekrarlandı. Türkiye, Komiser’in tam da eleştirdiği ifadeleri tekrarlayarak “Bu soruşturmalar gazetecilik faalikleriyle ilgili değil” dedi.

150’den fazla basın kurumunun OHAL sürecinde kapatıldığına dikkat çeken Muiznieks’e, “20 basın kuruluşunun yeniden açıldığını” belirterek yanıt veren Ankara, binlercesi kapatılan kurumlardan 300’ünün açıldığını, 31 bin kamu görevlisinin göreve döndüğünü bildirdi. OHAL ile birlikte işinden olanlar için Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı iptal edilmesine karşın, Türkiye yanıtında bunun var olduğunu savundu. Komiser’in Türkiye’nin hiç kabul etmediğini söylediği internet yavaşlatma uygulamalarına ise yine yanıt verilmedi.

Erdoğan savunması

Muiznieks, Ceza Yasası’nda Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunu düzenleyen 299’ncu maddeye işaret etmiş ve AYM’nin bu maddeyle ilgili verdiği “ifade özgürlüğünün temeline dokunmadığı ve anayasaya aykırı olmadığı” yönündeki kararını eleştirmişti. Türkiye ise yanıtında AYM’nin bu kararına işaret etti. Benzer yasaların diğer üye ülkelerde de olduğunu savundu.

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri'nden çarpıcı rapor: Bu yol tehlikeli