Hükümet telaş içinde

Eski büyükelçi CHP'li Korutürk, Suriye sınırının tampon bölge tedirginliği yüzünden kapatıldığını savundu.

cumhuriyet.com.tr

Suriye’den kaçarak Türkiye’ye sığınanların sayısının 80 bini geçmesinin ardından sınırdan girişlerin geçiçi olarak durdurulması, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “100 binden sonra tampon bölge kurarız” söylemine karşı bir “zaman kazanma” girişimi olarak yorumlandı. CHP İstanbul milletvekili, emekli Büyükelçi Osman Korutürk, “Gelenlerin sayısı 80 bini aştı. Bu herhalde telaşa neden oldu. Zaman kazanma amaçlı olabilir” değerlendirmesini yaptı. Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı ise 31 Ağustos’ta BM’deki konferansa Davutoğlu’nun gidebileceğinin belirtildiğini anımsatarak, “Orada ‘o kadar çok gelindi ki alınamaz hale geldi’ demesi gibi bir kullanım söz konusu olabilir” dedi.


Eski büyükelçi, CHP’li Osman Korutürk, bölgedeki kamplar konusunda bazı tereddütlerin yaşandığına işaret ederek “Hurşit Güneş inceleme (kampa alınmamıştı) yaptı. Bazı kampların niteliğinin değişik olduğu anlaşılıyor” dedi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun tampon bölgenin kurulması için gelenlerin sayısına ilişkin 100 bin limitinden söz ettiğini anımsatan Korutürk, “Bakan ‘100 binden sonra kurmayı düşünürüz’ demişti. Sayının 80 bini geçtiği haberleri var. Telaş oldu herhalde” yorumunu yaptı.

Tampon bölgenin hangi şartlarda kurulabileceğine ilişkin değerlendirmede bulunan Korutürk, şu irdelemeyi yaptı: “Tampon bölgenin kurulması için şu anda uluslararası meşruiyeti oluşturmak için bir şey yapılmış değil. Uluslararası meşruiyetin dışında bir de onun milli meşruiyeti gerekiyor. O da Türkiye’de bir tezkere geçmesi lazım tampon bölge için. Onun üçüncü bir sıkıntısı var tabii netice itibarıyla tampon bölgeye, karşı taraf taraftar olmadığına göre bir yerde savaş riskini de içeriyor. Onun için bunun dikkatle ele alınması gerekiyor. Kendi sözleri kendini bağlayacak hale geliyor, ‘100 bin sınırını geçtikten sonra kurarız’ cümlesiyle.”

Korutürk, hükümetin Suriye politikasının çok yanlış olduğunun artık sadece Türkiye’de değil Batı’da da görülüp söylendiğine işaret ederken, “Çünkü Esad sonrası ne olacağı, Esad’ın zamanından daha mı kötü ya da iyi mi olacağı, etrafa sirayet edecek mi bunlar bilinmeyen unsurlar. Hükümet yanlış politikasından da geriye dönmüyor. Geriye döndüğünde yanlışını kabul etmiş olacak. İşi aceleye getirip Esad bir şekilde devrilirse, işte ‘bakın biz haklı çıktık’ diyecek. Halbuki haklı çıkması Esad’ın devrilmesiyle alakalı değil. Esad bir noktada gidecektir. Esad gittiği zaman hükümet haklı çıkmış olmuyor. Esad gittikten sonra başlayacak meseleler bizim başımıza çok daha büyük işler açacak meselelerdir. Hükümet kendi konumunu ayarlamaya çalışıyor bu tür düzenlemelerle” diye konuştu.