'Hükümet acil eylem planı yapsın'
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın hükümetin terör ve güvenlik konusunda bir acil eylem planı hazırlamasını ve muhalefeti de içine alan bir ortak çözüm için harekete geçmesini istedi.
cumhuriyet.com.trMHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. E. Semih Yalçın bölücü terör örgütü ve siyasi temsilcilerinin son eylemleri üzerine yazılı açıklama yaptı.
PKK'nin Meclis'teki temsilcilerinin artık isteklerini meydanlarda daha açık dile getirmeye başladıklarını belirten Semih Yalçın, "Bölücü ihanet senaryosunun bu yerli aktörleri, adeta devleti yok saymakta ve oldukça cüretkar bir üslup kullanmaktadır. Bunlar, nihai hedeflerine doğru kademe kademe ilerleme yolunda şimdiye kadar epey mesafe kat etmişlerdir. Son iki yılda sayıp döktükleri talepleri ise bölücüler güruhunun kanun, nizam ve de hukuk tanımadığını bir kez daha ortaya koymuştur" dedi.
Terör örgütü elebaşı için özgürlük, çok dillilik, ana dilde eğitim istendiğini, birkaç gün önce işin daha da ileri götürülüp Nevruz'u bahane ederek Diyarbakır'da düzenledikleri yasa dışı toplantıda sözde Kürdistan'a siyasi statü istendiğini söyleyen, Semih Yalçın, şu iddialarda bulundu:
"Bu son çıkışları, devletin bütünlüğünü açıkça tehdit eden kanunsuz bir isyandır, başkaldırıdır. Devlete karşı örgütlü ve silahlı isyan büyük bir suçtur. Ama PKK'nın siyasi sözcüleri hakkında herhangi bir cezaî soruşturma veya kovuşturma yapılmamıştır. Oysa varlığına karşı örgütlü ve silahlı isyana yeltenenlerin başını ezmek, devletin demokratik ve meşru bir hakkıdır. Hükümranlığın gereğidir. Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde böyle bir gayri meşru örgütlü isyana asla müsamaha gösterilmez."
"Anlaşılan odur ki bölücülerin 'Selamsız Bandosu'na, AKP'nin iştiyakla yontmaya çalıştığı anayasayı delme çomağı da yetmeyecektir" diyen MHP'li Yalçın, "Bölücüler siyasi statüden sonra yarın plebisit isteyecekler, referandum talebinde bulunacaklardır. Siyasi statünün bir sonraki adımı, siyasi bağımsızlıktır. Olmayan halk desteklerini varmış gibi göstererek devlet kurma rüyası gören zavallılar, darı ambarı sandıkları meydanlarda siyasî bandoları eşliğinde aç tavuklar gibi koro halinde gıdaklamaktadır" dedi.
Bölücülerin isteklerinin sınırı bulunmadığını, yarın kendilerini siyaset arenasına süren uluslararası matadorların talepleri doğrultusunda, bölgede bağımsız bir Türk devletinin kendileri için tehdit oluşturduğunu ileri sürerek eylem sınırlarını ve alanını genişletmeye de kalkışacaklarını ileri süren Semih Yalçın şöyle devam etti:
"Kan kırmızıya boyamaktan çekinmeyecekleri bölgede yanlarına kolayca hempa, yardakçı ve işbirlikçi bulacaklardır. Nitekim Türkiye'nin etine aşeren İsrail, pusuda beklemektedir. Barzani ABD'nin ileri karakolu olarak bölücü örgütün ve yandaşlarının hamiliğini vekâleten üstlenme fırsatını derhal değerlendirecektir. Suriye'de olup bitenler, Akdeniz'de İsrail-Kıbrıs Rum Kesimi işbirliği, ABD-İran gerilimi ve bu yüzden Hürmüz Boğazı'nda ısınan suların bölgeyi kaosa sürüklemeye başlaması, belanın göstere göstere geldiğinin bariz iki işaretidir. Böylesi bir atmosferin, PKK ve onun siyasi uzantılarına yeni tarz bir silahlı mücadele için uygun zemini hazırlama tehlikesi mevcuttur. PKK'nın siyasi ağızları, küresel güçlerin bölgede sahneye koymaya hazırlandığı karanlık senaryonun figüranı olmakla yetinmemek için, rol çalma gayretindedir. Nevruz'u fırsat bilerek baklayı ağızlarından çıkarıp siyasi statü isteme cüretini göstermeleri bundandır."
Bu yaraya daha fazla derinleşmeden neşter vurmanın zamanı geldiğini savunan MHP'li Yalçın, "Ancak Başbakan Erdoğan ve avenesi bütün olan biteni gaflet ve rehavet, hattâ bazen de zevk içinde seyretmektedir. Hükümet ve bilhassa Türk dışişleri sadece havanda su dövmektedir. Başbakan, her zamanki saldırgan üslubuyla MHP'ye saldırmak suretiyle ürkütücü gerçekleri örtbas etmekte, tehlikeli gidişi halktan gizlemektedir. Türkiye üzerine oynanan oyun, AKP tarafından sanki önemsiz bir siyasi gelişme veya sıradan bir sokak eylemiymiş gibi lanse edilmeye çalışılmaktadır" dedi.
AKP hükümetinin devletin bütünlüğü ve milletin bekası için derhal gereken tedbirleri almasını, yasaları uygulamasını ve Yüce Meclis'i işletmesini isteyen Yalçın, "AKP'nin terör politikaları milletimize pahalıya mal olmuştur. Başbakan Erdoğan açılımdan bahsettiği günden bu yana binlerce vatandaşımız terör saldırılarında hayatını kaybetmiştir. Son olarak dün Şırnak'ta arama tarama faaliyeti yapan özel harekât timine ateş açan teröristler, 5 polisimizi şehit etmiştir. Böyle gittiği sürece kan durmayacak, şehitler kervanına yenileri eklenecektir. Açılım, teröristleri ve kanlı eylemlerini durdurmak şöyle dursun, onları daha çok bilemiş, cesaretlendirmiş, devletimizi yok sayma noktasına getirmiştir. Üstelik devlet, her zamankinden daha ciddi bir tehditle karşı karşıya bırakılmıştır. Türkiye devleti geleceği açısından kritik bir eşiktedir" dedi.
Yalçın, hükümetin terör ve güvenlik konusunda bir acil eylem planı hazırlamasını ve muhalefeti de içine alan bir ortak çözüm için harekete geçmesini isterken "Terör; siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel ve askerî boyutlarıyla yeniden ele alınarak, devletin varlığına halel getirmeyen bir yol bulunmalıdır. Bunun yapılması sanıldığı kadar zor değildir. Mesele bu hususta irade ve kararlılık göstermek, siyasetin bütün kesimlerini içine alan bir konsensusa varmaktır. MHP terör konusunda üzerine düşeni yapmayı sürekli vaat etmiştir, şimdi de elini taşın altına koymaya, proje sunmaya hazırdır" dedi.
Oluşturulmaya çalışılan korku atmosferini yok etmenin, terörü ve teröristleri sindirip yok etmenin birinci şartının kararlılık ve caydırıcılık olduğunu belirten Yalçın, "İkinci şartı ise asla taviz vermemektir. Çözüm bunun ardından kendiliğinden gelecektir. Devlete silahlı isyana cesaret eden eşkıyanın sırtını sıvazlamanın, demokrasi ve insan haklarıyla ilgisi yoktur. Bunun adı korkaklık ve acizlik değilse, ihanet ve işbirlikçiliktir. Unutulmamalıdır ki insan hakları ve demokratikleşme edebiyatının varacağı son nokta, bölünme ve ayrışmadır" görüşünü savundu.
Devlet törenlerinde her vesileyle boy gösteren AKP kurmaylarının, hamaset edebiyatını bir an evvel bırakmasını ve Türkiye'nin gerçeklerine dönmesini isteyen Yalçın, "Önemli günlerde, parti etkinliklerinde, basın toplantılarında nutuk atarak devletin bütünlüğünün korunamayacağı bilinmelidir. Milletimizi; bin bir zorlukla kurulan Cumhuriyet'i ve bağımsızlığını korumaya, bir defa daha kendi kaderini tayin hakkını kullanmaya mecbur etmek yerine, devletin gerekli mekanizmaları bir an önce harekete geçirilmelidir" dedi.
Semih Yalçın açıklamasına şöyle devam etti:
"Kanun ve nizam tanımayan eli kanlı teröristlere ve onların siyasi temsilcilerine karşı, atalarımızın kanı ve canı pahasına tesis ettiği ve bize emanet bıraktığı milli egemenliğimizi korumak üzere, savcılarımızı göreve çağırıyoruz. Siyasette dağ kanununu hakim kılmaya çalışan eşkıyanın başı, hukuk ve kanun marifetiyle ve devletin yetkili organlarınca koparılmalıdır. Türkiye, geçmişte olduğu gibi bugün de bağımsızlığını korumak, bütünlüğünü muhafaza etmek için kimseden izin ve icazet almayacaktır. Hükümet, üzerine düşeni yerine getirmediği takdirde, bütün yaşananların sorumlusu olacaktır. Köpeksiz köyde değneksiz dolaşanlar bilmelidir ki köyün sahiplerinin de sabrının bir sınırı vardır."