Hukukun gözü önünde bu hale geldi

Kırklareli’de ormanlık alanda açılan taşocağına karşı 8 yıldır verilen hukuk savaşını köylüler kazandı ama dağın tepesi resmen tıraşlandı.

Hazal Ocak



Kırklareli’nin Vize Pazarlı Köyü’nde Özarslan İnşaat tarafından ormanlık alanda açılan taşocağına karşı mahalle muhtarları 2007 yılında dava açtı. Mahkeme şirket lehine karar verdi. Muhtarlar bu kararı Danıştay’a taşıdı. Danıştay muhtarları 2015 yılında haklı buldu. Danıştay “ÇED gerekli değildir” kararı alınmasının hukuka uygun olmadığını, bölgede incelemelerin yapılması gerektiğini belirterek mahkeme kararını iptal etti. 2007 yılında başlayan taşocağı faaliyetleri 8 yılda gözle görülür bir doğa tahribatına neden oldu. Ve tahribat hâlâ sürüyor. Kırklareli, Vize İlçesi, Pazarlı Köyü’nde eski mahalle muhtarı Fikret Uz, Ziraat Odası Başkanlığı ile civardaki köy ve mahalle muhtarları bir araya gelerek 2007 yılında 10 yıl süreyle işletme ruhsatı alınan kalker (mıcır) ocağının ‘doğayı katledeceği’ gerekçesiyle iptali için dava açtı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı aleyhine açılan davada mahkeme şirket lehine karar verdi. Bu sırada Kerem İnşaat kalker ocağını Özarslan İnşaat’a devretti ve Özarslan İnşaat yeni ruhsat aldı.

Yeraltı suları

Muhtarlar ve davaya müdahil olan Vize Belediye Başkanlığı kararı Danıştay’a taşıdı. Danıştay 8. Dairesi geçen günlerde verdiği kararda bilirkişi tarafından hazırlanan rapora dikkat çekerek faaliyet alanının yeraltı suları beslenme alanında kaldığını ve yeraltı sularını kirletecek türde yapılaşmalardan kaçınılması gerektiğini belirtti. Kararda kalker ocağı ve kırma eleme tesisi için “ÇED gerekli değildir” kararınının bilimsel değer taşımadığına vurgu yapıldı. “ÇED gerekli değildir” kararıyla alınan işletme izninin hukuka uygun bulmayan Danıştay taşocağına izin veren mahkeme kararını kaldırdı.

İzin verilmemeli

Konuyla ilgili gazetemize konuşan Doğal Yaşamı Koruma Vakfı Temsilcisi Göksal Çidem şöyle konuştu: “Danıştay yerel mahkemenin kararını bozarak, tahribata ‘dur’ diyor. Dava sürecinde birçok ruhsat verilmiş ve faaliyet başlamış olsa bile, bu karardan sonra yeraltı su besleme alanları üzerinde madencilik faaliyetine izin verilmemeli, verilmiş olanların da yarattığı tahribat bir an önce durdurulmalı.