HSYK'nin yeniden yapılandırılması

cumhuriyet.com.tr

Dünkü yazımda belirttiğim nedenlere bağlı olarak hazırlandığını düşündüğüm anayasa değişikliği paketinde medyada yer alan haberlere göre, HSYK ile ilgili yeni düzenlemeler yapılacağına kesin gözü ile bakılmaktadır.

Kırk bir yıl yargıda hizmet etmiş emekli bir yargıç olarak HSYK’nin yeniden yapılandırılmasına ilişkin görüşlerimi ve önerilerimi, ana çizgileri ile sunmak istiyorum. Bu görüşlerin temelinde bir yandan anayasanın öngördüğü “mahkemelerin bağımsızlığı” ilkesi, öte yandan yirmi dokuz yıldan bu yana yargının ana kuruluşlarından biri olarak faaliyette bulunan HSYK’nin bugünkü yapısından, görev ve yetkilerinden, işleyişinden kaynaklanan sorunlar, bunlar için oluşturulan çözüm önerileri ve yargının bu kurumdan beklentileri bulunmaktadır.

İki ayrı kurul oluşturulmalı

1- İdari yargı düzeni içindeki ilk derece mahkemelerinin, bölge idare mahkemelerinin ve Danıştay’ın örgütlenmesi, görev alanları, işleyiş ve yargılama usulleri, mensuplarının yetiştiği kaynaklar ile kanunun bunlar için öngördüğü nitelikler ve nihayet yargısal kararlarına egemen olan ilkeler adli yargı düzenindekilerden çok farklıdır. Bu nedenlerle ayrı yargı düzeninde yetişmiş olan yargıçların, diğer yargı düzeninde görevli yargı mensupları için alınan bireysel kararlara katılmaları, çoğu zaman isabetli sonuçlara ulaşılmasını engellemektedir. Bu durum dikkate alınarak “Adli Yargı Hâkimler ve Savcılar Kurulu” ve “İdari Yargı Hâkimler ve Savcılar Kurulu” isimleri ile iki ayrı kurul oluşturulmalıdır.

2- HSYK’nin anayasanın 159’uncu maddesinde sayılan görevleri aynen korunmalı; hâkim ve savcı adaylığına atama ve bununla ilgili alt işlemleri yapmak kurulun görevleri içine alınmalıdır.

3- Anayasa ile tanımlanan yetki ve görevleri çerçevesinde, hâkim ve savcıların bütün özlük işleri ile ilgili bireysel kararlar ilgili kurul tarafından verilmeli; yargı bağımsızlığının gereği olarak bu kurullar sadece hâkimlerden oluşturulmalı, yürütme organından hiç kimse bu kurullara katılmamalıdır. Kurul üyelerinin çoğunluğu, ilgisine göre Yargıtay veya Danıştay genel kurulları tarafından kendi başkan ve üyeleri arasından; kalan üyeler de birinci sınıfa ayrılmış hâkim ve savcılarca kendi aralarında seçilmelidir. Her iki kurul, kendi üyeleri arasından başkanlarını seçmelidir.

4- Ülkede hukukun eşit biçimde ve doğru olarak uygulanması yüksek mahkemelerin içtihatları ile mümkün olur. Adaletin gerçekleşebilmesi, temyiz mahkemesi görevini üstlenen bu mahkemelerin gücü ile doğru orantılıdır. Güçlü yargı; güçlü, nitelikli ve yansız yargıçlardan oluşur. Bu nedenle yüksek mahkemelere üye seçimi ayrı bir önem taşımaktadır. Yüksek mahkeme üyelerinin seçimlerinin olabildiğince nesnel ölçüler içinde yapılabilmesi için sadece bu seçimlerle sınırlı olarak görev yapmak üzere yeni bir kurul oluşturulmalıdır. Kurullar, bulundukları görevler itibarıyla ileriye dönük kişisel beklentileri kalmamış veya bunları bir yana bırakabilecek olgunluğa erişmiş olan, meslekte kıdemli ve deneyimli hâkimlerin katılımı ile genişletilmeli ve güçlendirilmelidir. Bu sonuca ulaşabilmek için Yargıtay ve Danıştay üyelerinin seçimlerinin yapılacağı toplantılar, ilgili yüksek mahkeme başkanı, başsavcısı, iki başkanvekili ve en kıdemli dört daire başkanının ilgili hâkim ve savcılar kuruluna katılımı ile yapılmalı, bu toplantılarda kurulların başkanlığını yüksek mahkeme başkanı üstlenmelidir. Üye seçilebilmek için nitelikli çoğunluk öngörülebilir.

5- İki kurul için müştereken veya her kurul için ayrı ayrı, hâkim ve savcıları denetlemek, gerektiğinde haklarında araştırma, inceleme ve soruşturma yapmak üzere hâkim statüsünde müfettişlerden oluşan bir teftiş kurulu; özlük işleri ile ilgili hazırlık işlemlerini yapmak ve diğer sekreterya hizmetlerini yürütmek üzere bir personel dairesi kurulmalıdır. İnceleme ve soruşturma izni ilgili kurul tarafından verilmelidir.

Muğlak ve yoruma açık

Bu konu ile ilgili olarak 2009 yargı reformu stratejisinde “Çağdaş hukuk sistemlerinde iddia ve karar makamları, gerek usul hükümleri gerekse yapısal olarak birbirinden ayrılmıştır. Bu ilke göz önüne alınarak denetim sistemi HSYK’nin yeniden yapılandırılmasına paralel olarak iddia ve karar makamlarının tek elde birleşmesini engelleyecek şekilde kurul bünyesinde yeniden yapılandırılacaktır” ifadesi yer almıştır.

Bu ifade muğlak ve yoruma muhtaçtır. Eğer iddia makamından maksat, kurul dışındaki bir idari makam, örneğin Adalet Bakanı ve buna bağlı olarak soruşturma izni de bakana ait olacaksa denetim ve soruşturma yönünden bugünkünden farklı bir sonuca ulaşılması mümkün değildir. Soruşturma izni yine bakanın keyfine bırakılacak, eşit olmayan uygulamalar ve huzursuzluk sürdürülecek demektir.

6- İki kurulun başkanlarının, eşit sayıda üyelerinin ve Adalet Bakanı’nın katılımı ile “Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu” oluşturulmalı; bu kurul iki yargı alanını ilgilendiren genel ilkeleri belirlemek, adalet hizmetleri ve yargıyla ilgili düzenleyici kararlar almak, yargının ve kurulların sorunlarını hükümete iletmek görevini üstlenmelidir.

Hâkim ve savcıların özlük işleri ile ilgili bireysel kararların alındığı ve yüksek mahkeme üyelerinin seçildiği kurullara katılmayan Adalet Bakanı’nın yüksek kurula üye veya başkan olarak katılması ve genel düzenleyici kararlarda oy hakkına sahip olması “hâkimlik ve savcılık” teminatı ilkesi ile çatışmayacak; yargının sorunlarının konu ile ilgili ve yetkili bakan olarak hükümete ve gerektiğinde yasama organına ulaştırılması ve çözüme kavuşturulması bakımından yararlı olabilecektir.

7- Yüksek kurulun ve kurulların kararlarına karşı yargı yolunun kapatılmış olması, hukuk devleti kavramı ile bağdaşması mümkün olmayan bir sınırlamadır. Özlük işleri ile ilgili idari işlem ve eylemlere karşı kamu görevlilerine tanınmış olan idari dava yolunun yargıç ve savcılardan esirgenmesi, kanun önünde eşitlik ilkesi ile çelişir ve hak arama özgürlüğüne aykırı düşer.

İdari yetki verilen her makam veya kurulun kararlarının yargısal denetimi yapılabilmelidir.

Sonuç:

Bu yazıda önerdiğim HSYK modelinin ana ilkeleri büyük ölçüde, AKP henüz iktidara gelmeden önce, 10 Mayıs 2002 tarihinde “Danıştay ve İdari Yargı Günü”nde yaptığım konuşmadaki önerilerimle örtüşmektedir.

Modelin vazgeçilmez ilkesi, hâkim ve savcıların özlük işleri ile ilgili bireysel kararların sadece yargıçlardan oluşan bir kurul tarafından alınmasıdır. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, 1982 Anayasası’ndan önce, 14.05.1981 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2461 sayılı kanunla kurulmuş; eleştiriler o tarihte başlamış, her iktidar döneminde yinelenmiştir. 1982 Anayasası’nı, bu arada HSYK’nin yapısını eleştirenler ve daha demokratik düzenlemeler isteyenler, “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma” endişesi içinde AKP’nin dayattığı anayasa önerilerine sıcak bakmamaktadırlar.

Nuri Alan- Emekli Danıştay Başkanı