Hrant Dink cinayeti davasında 20. duruşma... "Bu kirli cinayete adımın karıştırılmasından hicap duyuyorum"
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin yeniden görülen davaya bugün Çağlayan Adliyesi'ndeki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediliyor. Savunmasına başlayan tutuklu sanık Yavuz Karakaya, “Bu kirli cinayete adımın karıştırılmasından hicap duyuyorum” dedi.
cumhuriyet.com.trAGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin FETÖ elebaşı Fethullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, jandarma ve eski emniyet görevlileri ile ana dava hükümlülerinin de aralarında bulunduğu 9'u tutuklu 85 sanığın yargılandığı davaya devam edildi. Duruşmada tutuklu sanık dönemin İstanbul İl Jandarma Komutanlığı görevlisi astsubay Yavuz Karakaya, görüntü inceleme tespit tutanağında cinayet işlendiği sırada orada bulunduğuna ilişkin iddiayı reddederek "Ortada olmayan bir görüntüden dolayı suçlanıyorum" dedi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, dönemin İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek ve Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz ile eski jandarma ve emniyet görevlilerinin de aralarında yer aldığı tutuklu sanıklar getirilirken; 13 tutuksuz sanık da hazır bulundu. Duruşmaya, 3 tutuklu sanık ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.
Savunmasına başlayan, dönemin İstanbul İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde astsubay rütbesiyle görev yapan tutuklu sanık Yavuz Karakaya, “Bu kirli cinayete adımın karıştırılmasından hicap duyuyorum” dedi.
"ORTADA OLMAYAN BİR GÖRÜNTÜDEN DOLAYI SUÇLANIYORUM"
Duruşmada, dönemin tutuklu sanıklarından İstanbul İl Jandarma Komutanlığı görevlisi Astsubay Yavuz Karakaya savunmasını yaptı. "Bu kirli davaya adının karıştırılmasından ötürü utanç duyuyorum" diyen sanık Karakaya, suçlamaları reddetti. Sanık Yavuz Karakaya, diğer sanıklar Yusuf Bozca ve Ogün Samast'ın soruşturma ve dava aşamasında verdikleri ifadelerle kendisini suçladıklarını, ayrıca dosyada yer alan görüntü inceleme tespit tutanağında, cinayetin işlenmesi sırasında orada bulunduğunun iddia edildiğini ancak kesinlikle orada bulunmadığını belirtti. Sanık Karakaya, "İstanbul TEM ekiplerince cinayet mahallindeki güvenlik kameralarının incelenmesine ilişkin hazırlanan tespit tutanağında, bir grup jandarma personelinin bulunduğu iddia edilmiş ve bu şahıslar da sanık Yusuf Bozca'ya onaylattırılmaya çalışılmıştır. Ortada olmayan bir görüntüden dolayı suçlanıyorum. Tutanaktaki görüntüdeki şahısların bir kısmına emekli, bir kısmına da FETÖ'cü denilmiştir. Bu tutanağı hazırlayan arkadaşlar, görüntüde emekli olarak belirttikleri şahısların emekli olduklarını ense tıraşından mı anladılar? 30 yıldır jandarma görevlisiyim böyle bir şeye hiç şahit olmadım" dedi.
"TUTANAK CİDDİYETTEN UZAK HAZIRLANMIŞTIR"
Tutanaktaki bilgilerle Ogün Samast'ın ifadelerinin çelişkili olduğunu belirten sanık Karakaya, şunları söyledi:
"Samast cinayetten 9 yıl sonra cinayette ihmali olan kamu görevlilerine ilişkin soruşturmada verdiği ifadesinde cinayet günü olay yerinde kendisini takip eden ve kameraya çeken kişilerden bahsetmiştir. Bu görüntülerin Samsun’da gözaltına alındığında kendisine gösterildiğini anlatmıştır. Ogün Samast’ın 9 yıl sonra anlattığı, varlığı bile kesin olamayan görüntüler nedeniyle bu davaya dahil edildik. Bu görüntülere ben ulaşamadım. Bu görüntülerin var olup olmadığı ortaya konulamamıştır. Soyut delil ötesine geçemeyen yorumları ete kemiğe büründürme çabasından başka bir şey değildir. Adı geçen tutanak ciddiyetten uzak hazırlanmıştır" diye konuştu.
"BAKIRKÖY'E FARKLI AMAÇLARLA GİTTİM"
Bülent Aydın'ın twitter hesabından aktardığına göre Yavuz Karakaya, olay gününe ait Ogün Samast’ın söz ettiği video kaydının kanıtlanamadığını belirterek, "Samsun’da bu görüntünün kendine izlettirildiğini söyledi. Bu kayıt henüz dosyada Yok. Ogün Samast ifadesi inandırıcı değil. Olay yeri kamera kayıtları teşhise uygun değil. Düzenlenen polis teşhis tutanağı kasıtlıdır. Jandarma personeli doğrudan suçlanmış. Kullanılan ifadeler kabul edilemez. Cinayetle ilgili beni suçlayan kanıtlar şaibelidir. 15 Temmuz ile ilgili suçlamalar masumiyet karinesine aykırı. O davada henüz sanık durumundayım. Darbe girişimine katılmadım. Çatışmalara katılmadım. 15 Temmuz günü kışladan çağrılarak giden ama aslında darbeyle ilgisi olmayan binlerce kişiden biriyim. Hrant Dink ile ilgili keşif yaptığı iddia edilen Trabzon personelini tanımıyorum. Bakırköy’e farklı amaçlarla gittim" dedi.
"SAMAST'I TAKİP EDEN ARAÇ POLİS TARAFINDAN TAHRİF EDİLMİŞTİR"
Hrant Dink’in apartman görevlisini tehdit edenlerin tavır ve konuşmaları polis olmadıklarını gösterdiğini belirten Karakaya. "Kanımca bunlar mafyavari sivil kişilerdir. Davaya yıllar sonra dahil edildik. Ben ve arkadaşlarım olay yerinde değildik. Benziyor şeklindeki tesbiti kabul etmiyorum. Ogün samast’ın ifadesini kabul etmiyorum. Görüntülerdeki şahıslar biz değiliz. Kimlikleri telefon kayıtlarından tesbit edilebilir. Olay günü Samast’ı takip eden Renault araç konusu polis tarafından tahrif edilmiştir. Bu araçlar bize ait değil. Muharrem Demirkale benim amirim değil. Olay günü Beni yönlendirdiği doğru değil" dedi.
"FETÖ ÜYESİ DEĞİLİM, GÖREVİM GEREĞİ ONLARLA MÜCADELE ETTİM"
Karakaya, "Olay günü telefon görüşmelerim için bu kadar yıl sonra kesin olarak bir şey söylemem mümkün değil. Fetö üyesi değilim. Görevim gereği onlarla mücadele ettim. Özel yaşamımda da böyle bir ilişkim olmadı" dedikten sonra tahliyesini isteyerek ifadesini bitirdi.
Yavuz Karakaya'nın sorgusunun tamamlanmasının ardından duruşmaya saat 14.00’e kadar ara verildi.
Savunmasının ardından üye hakimin, "Sanıklardan Muharrem Demirkale'nin kendisine 'abi' diye seslendiğini" sorması üzerine sanık Yavuz Karakaya, "Bu ciddiyetsiz bir iddia. Muharrem Demirkale herkese aynı şekilde hitap eden kişidir" diye cevap verdi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde öğleden sonra görülen duruşma sanık ifadeleriyle devam etti. Dönemin İstanbul İl Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi sanıklardan Ali Barış Sevindik ifadesinde, cinayet sırasında olay yerinde olmadığını ve görüntülerde tespit edilen kişi de olmadığını söyledi. Sanık Hacı Şefik Şimşek ise Hrant Dink'in katledildiği caddeye hiç gitmediklerini söyleyerek, "Ne Hrant Dink'i, ne de Agos Gazetesi'ni biliyordum. Dink cinayetinde toplu iğne ucu kadar ne bir bilgim, ne de görgüm vardır. Görüntülerdeki kişiler ne ben, ne de İstanbul İl Jandarma'dan değiller. Halen Edirne Uzunköprü İlçe Jandarma Komutanlığı'nda muvazzaf olarak çalışıyorum. El konulan silahımın iadesini istiyorum" diye konuştu.
Diğer sanıklar Metehan Kadir Yıldırım ve Mikdat Özbek de suçlamaları kabul etmeyerek beraatlarini istediler. Duruşma, sanık savunmlarına devam edilmek üzere yarına bırakıldı.