Hoşça kal Cüneyt Cebenoyan
Bir Gün gazetesi yazarı ve sinema eleştirmeni Cüneyt Cebenoyan, dün Bir Gün gazetesi önünde yapılan törenin ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.
Ayça Han‘Hesap adamı değildi’
Kaybettiği eşinin ardından konuşan Ayşegül Cebenoyan şunları söyledi: “Cüneyt benim 33 yıllık sevgilim, can yoldaşımdı. Birlikte hayatın birçok güzelliğini ve acısını yaşadık. İki gündür yazılanlara baktığımda yaşadığı acılara çok vurgu yapıldığını, isyan edildiğini gördüm. Ama ben sevgili Hayri gibi Cüneyt’in boyun eğmez, inatçı, ‘mış gibi’ yapmayan, dirençli yanından söz etmek istiyorum. Çünkü Cüneyt yaşadıklarının bu coğrafyanın kaderi olmaması için, kimsenin kaderi olmaması için mücadele etmeyi seçmişti. Kullandığı yöntemler konusunda anlaşamadığımız çok oldu onunla; onun o kimi zaman çocuksu bir öfkeyle dolu başkaldırılarını başka bir dille ifade etmesini istedim, daha az yaralanması için. Ama Cüneyt hesap adamı değildi, hiçbir zaman olamadı, olsaydı Cüneyt olmazdı. Bu nedenle çok yanlış anlaşıldığı oldu, çok kırıldı... Keşke şu iki gündür hakkında yazılanları okuyabilse, söylenenleri duyabilse, ne kadar çok insanın içinin nasıl yandığını bilebilse... Keşke bizler onun gibi insanların hayatımızı ne kadar zenginleştirdiklerini unutmasak, keşke birbirimizi daha çok dinleyebilsek. Hayatıma kattığı her şey için, sevgilim olduğu için, olağanüstü bir baba olduğu için çok teşekkür ediyorum. İyi ki hayatımı onunla geçirmişim, keşke daha uzun olabilseydi.”
‘Onu kahkahasıyla hatırlayın’
Babası için yaptığı veda konuşmasında “Ne şanslıyım ki 17 yılımı onunla aynı evde geçirme fırsatım oldu. Babam beni hayatta en çok güldüren insandı” diyen 17 yaşındaki Elif Cebenoyan, babasının ilkokul yıllarından bir anısını, dostlarıyla paylaştı. İlkokula henüz başlamış olan 6 yaşındaki Cüneyt Cebenoyan, neden bütün gününü okul sırasında geçirmesi gerektiğini sorgular. Sadece ortaokul öğrencilerinin firar ettiği okulundan, firar eder kendisi de. Sokakta dolaştığını gören ortaokul öğrencileri, neden okulda olmadığını sorduklarında bütün ciddiyetiyle “Ben de ortaokul öğrencisiyim ama cüceyim” diye yanıt verir. Elif Cebenoyan, hep komikliğiyle, şefkatiyle, huysuzluğuyla, sıcaklığıyla ve kararlılığıyla hatırlamak istediği babasının ardından; dostları ve sevenlerine de aynı tavsiyede bulundu: “Siz de lütfen bir şey seçmeniz gerekiyorsa; onu acılarıyla değil, kahkahasıyla hatırlayın.”
Cebenoyan’ın 45 yıllık dostu ve Bir Gün gazetesi yazarı Hayri Kozanoğlu, konuşmasına Enver Gökçe’nin “Ölüm adın kalleş olsun” dizesiyle başladı. Kozanoğlu konuşmasında şunları söyledi: “Çok güzel bir dizedir ama Cüneyt özelinde ‘Ölüm adın kalleş ama, bir aileye, bir insana bu kadar da kalleşlik yapmamalıydın’ diyebiliriz. Ben dün Cüneyt için bir yazı kaleme aldım, şöyle demiştim “Sevmesi kolay, anlaması zordu”; sevmesi kolaydı çünkü onunla karşılaşır karşılaşmaz, samimi olduğunu gözünden, vücut hareketlerinden anlardınız. Tanıyanlar bilir biraz savruk bir görüntüsü vardı, ama bu yanıltıcıydı. Bir Gün gazetesinde 15 senedir hiç aralıksız yazan çok az kişiden biriydi; zamanla bazı insanlar savruldu, bazı insanlar yoruldu, bazı insanlar beklediğini bulamadı ama Cüneyt hep devam etti yola. Bir arkadaşımız ‘Cüneyt devletten de örgütten de alacaklı gitti’ demişti, evet doğru. Yasemin’in yaşamını kaybettiği patlamanın öznesinin adının konulmasına çok büyük bir önem verirdi. Bunun PKK tarafından yapıldığının altının çizilmesini hep beklerdi, onun anısına bunu eksik bırakmayacağım. Ama yanlış da anlaşılmasını istemiyorum; Cüneyt Kürt halkının demokratik taleplerini, toplumdaki diğer demokratik talepler gibi her zaman savunageldi ve bu çizgisini anlatmakta bazen güçlük çekti. Son söz olarak Cüneyt’in bir bahtsızlık numunesi, bir kadersizlik abidesi olarak hatırlanmasını değil, tüm bu zor koşullara karşı sabırla, sebatla, kararlılıkla sözünü söyleyen değerli bir sanat eleştirmeni, önemli bir aydın olarak hatırlanmasını istiyorum.”