Homofobinin dik âlâsı her an LBGTİ bireyin yanı başında
Bugün Uluslararası Homofobi ve Transfobi Karşıtlığı Günü. Ne yazık ki, geyler ve trans bireyler kendilerine yönelik nefretle, homofobik yargılarla sürekli mücadele etmek zorunda.
Damla YurGeylere ve trans bireylere yönelik nefret söylemlerini, tacizleri, saldırıları, cinayetleri zaten neredeyse her gün duyar olduk. Önü alınamasa da, bu konuda belli bir sosyal duyarlılık geliştiği söylenebilir. Fakat homofobi toplumun içine öyle işlemiş durumda ki, aile bireyleri ve arkadaşlar bile kullandıkları bir kelime ya da bir davranışları ile istemeden de olsa şiddetin bir parçası olabiliyor. 17 Mayıs dünyanın pek çok ülkesinde Uluslararası Homofobi ve Transfobi Karşıtlığı Günü olarak kutlanıyor. Biz de LGBTİ bireylere maruz kaldıkları homofobik tacizi sorduk.
İnsan kendini numunelik hissediyor
Eyüp Çakır, Gaziantep, ZeugMADİ Derneği
Homofobik olmadıklarını düşündüğüm arkadaşlarım yeni birileri ile beni tanıştırmadan önce cinsel yönelimimi onlara çoktan anlatmış oluyorlar. Bunu tanışırken hissediyorsun. İnsan kendisini bazen numunelik ya da uzaydan gelmiş cins bir yaratık zannediyor. ‘Çok iyi niyetli’ gibi laflar duyuyorum.
Esprili olduklarını düşünürken de fena şeyler söyleyebiliyorlar. “Sen neden eşcinselsin ki? Neden çevremde gördüğüm eşcinseller hep yakışıklı, güzel? Sizin yüzünüzden bize kimse de kalmıyor” gibi mesela.
En yaralayıcı söz anneminkiydi
Gizem Derin, Mersin, 7 Renk Derneği
Ailem beni aseksüel olarak görüyor. Bir gün annem izlediği bir filmi yorumlarken bana, “Sen aşktan anlamazsın, sende o duygu eksik" demişti. Hayatım boyunca duyduğum en yaralayıcı sözdü bu. Tam o dönemde çok ciddi bir aşk acısı çekiyordum.
Toplu taşıma araçlarında sürekli çözemeyen bir bakışa maruz kalıyorum. Birkaç kez hadsiz insanların aralarında benim kadın ya da erkek oluşum üzerinden iddiaya girdiğine şahit oldum.
Katıldığım bazı atölye ve panellerde genç arkadaşlardan “Tecavüze mi uğradınız?”, “Siz âşık olabiliyor musunuz?”, “Kardeşiniz de mi böyle?”, “İlaç mı kullanıyorsunuz?” gibi sorular geldi.
Duydun mu, taktırmış!
Berk İnan, trans erkek blog yazarı
Cinsiyet kimliğimi üniversiteye başladığım yıl açıkladım. İlk kulağıma gelen, arkadaşlarımdan birinin diğerine "Duydun mu, taktırmış" dediği oldu. Üniversite öğrencisi bir erkekti bunu söyleyen. Yanına gidip tüm yaşadıklarımı anlattım. Penis ameliyatımdan meme ameliyatıma kadar geçirdiğim süreci ayrıntılarıyla paylaştım. Özür diledi.
"Sağlıklı bedenine zarar veriyor" diyenler de var. Bu da durumumu hastalık olarak gören zihniyet.
Çocuğum, ay deme kalıbının adamı ol
Eyüp Çakır
“Babamın "Ne o öyle i..e gibi kırmızı pantolon, küpe" lafları… Annemin "Çocuğum ay deme, çok kibar olma, kalıbının adamı ol" şeklindeki uyarıları… Ay demesem, kırmızı pantolon giymesem eşcinselliğimden ne kaybederim ki?”
LBGTİ haberleri renklendirme unsuru
Homofobik ve transfobik tavrın önemli bir kısmı ise medya üzerinden gerçekleşiyor. “Sapıklar” gibi ifadeler zaten doğrudan nefret suçu teşkil ederken, LGBTİ haberlerini sayfayı renklendirme unsuru olarak kabul etmek de sorunlu bulunuyor. KAOS GL yazarı Yıldız Tar durumu örneklerle şöyle anlatıyor: “LGBTİ’lerin ‘renkli kişilikler’ veya mizah unsuru olarak kullanılması da çoğu zaman iyi niyetli görünen ancak ayrımcılığı pekiştiren bir habercilik tarzına örnek verilebilir.”
Yargıya gitmemekte haksız değiller
Avukat Hayriye Kaya henüz yaşam hakkı tam anlamıyla sağlanmadığı için homofobik söylemlerin yargıya taşınmadığını söylüyor: “LGBTİ’ler adalete güvenmedikleri ve daha fazla ifşa olacaklarını düşündükleri için çoğu zaman yargı yoluna başvurmak istemiyorlar. Çok da haksız değiller. Yasalarda yer alan genel ahlak, meslek onuru, Türk aile yapısı gibi muğlak kavramlar aleyhlerine yorumlanıyor. Etkin bir soruşturma yapılmıyor, hakim ve savcıların önyargıları da söz konusu."