Hiçbirimiz orada değildik be! (18.02.2014)
Mamak’taki Balyoz hükümlüleri ‘Seminerde değildik ama yine de ceza aldık’ dediler.
Utku Çakırözer / Barkın ŞıkAskeri darbelerin simge mekânlarından olan Mamak Askeri Cezaevi, özel yetkili İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkesi’nin Balyoz Davası ile ilgili yargılamayı noktalamasının ardından bu kez koğuşlarını muvazzaf subaylarla doldurdu. Balyoz davasından hüküm giyen 131 muvazzaf subaydan aralarında 5 general ve amiralin de bulunduğu 48 kişi halen Mamak Askeri Cezaevi’nde yatıyor. Balyoz davasının temelini oluşturan plan seminerine katılmadıkları halde 16 ve 18’er yıl hapis cezasına mahkûm edilen subayları Mamak Cezaevi’nde ziyaret ettik. Görüştüğümüz Balyoz mahkûmlarının en büyük tepkileri seminerde yer almamalarına karşın, “sahte ve üretilmiş” delillerle kendi haklarında verilen mahkûmiyetlere oldu. İşte o isimler ve tepkileri:
AKP’li vekil nerede?
Turgut Atman (Hava Korgeneral): Balyoz iddianamesine konu olan seminer yapılırken ben Diyarbakır’da 2. Taktik Hava Kuvveti Komutanlığı’nda kurmay başkanı olarak görev yapıyordum. 35’inci boylamın doğusunda kalan yani Sinop-Antalya hattının doğusunda kalan koca bölgeden sorumlu 2. Hava Kuvveti’nde benden başka kimse sahtekârlık ürünü senaryoda yer alarak suçlanmadı.
Mehmet Eldem (Tuğgeneral): 4 Temmuz 2011 tarihinde tutuklandım. Seminerin yapıldığı dönemde Ankara Akıncılar’da Öncel Filo Komutanıydım. AKP Milletvekili Şirin Ünal ise üs komutanıydı. Orada görev yapan tüm sıralı komutanlar Ünal dışında şu anda Balyoz’dan
tutuklu bulunuyor.
Şafak Yürekli (Tuğamiral): 2003’te Giresun firkateyninde görevliydim. Benim elimde devlet arşivlerinden çıkarılmış gemi jurnali var. Sadece milli değil, uluslararası belge. O tarihte Aksaz’ı bırakın, Türkiye’de bile değildim. Hayfa’daydım. Hatta şu andaki Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu o dönem İsrail’de büyükelçimizdi. Gemiye ziyaretimize geldi Hayfa’da. Ermeni meselesinde dünyayı Osmanlı arşivlerinden belgelerle ikna etmeye çalışıyoruz. Ama kendi donanmamızın, Deniz Kuvvetlerimizin belgesini siz yok hükmünde sayıyorsunuz. Ama niyet belgeye bakmak değil ki... Tasfiye.
ABD’lilerle keşifteydim
Nilat Altunbulak (Deniz Kurmay Albay): İstanbul’da seminer yapılırken ben Mersin’de Irak’a operasyona hazırlanan ABD kuvvetleriyle irtibatı sağlayan birliğin komutanıydım. Yarbay olarak oradaydım. CD’lerde benim için Marmaris - İzmir bölge komutanı diyorlar. Benim Marmaris’te toplantı yaptığımı söyledikleri zaman Mersin’deydim. Amerikalılar ile keşif yapıyordum. Gazetelerde fotoğraflarımız bile var.
Nuri Alacalı (Deniz Kurmay Albay): 2002 - 2003 arası ABD’de Newport’ta komuta eğitimindeydim. Yani seminer döneminde bir yıl boyunca Türkiye’de yoktum. Pasaportumu, Emniyet’in yazılarını gösterdim. Mahkeme heyeti, “Teknolojinin ulaştığı seviye nedeniyle işin içinde olabileceğim” iddiasıyla 16 yıla mahkûm etti. Bu hangi hukuk sisteminde var? Benim o dönemde tek başıma “Ankara Bölgesi Müzahir Personel Listesi”ni hazırladığım söyleniyor. Hatta başta toplantılara da katıldığım söylendi. Ama ABD’den bunu yapamayacağımı görünce o tezden vazgeçtiler. Roma’da ataşelik yaptım. Deniz Kuvvetleri’nde Genel Sekreterlik yaptım. Bu yatırım boşuna mı yapıldı bize?
Galaksilerin çarpışma senaryorusu gibi
Devrim Rehber (Deniz Mühendis Albay): Seminere katılanların büyük bölümü yargılanmadı. TÜBİTAK raporlarında olasılıklardan bahsediliyor. Galaksideki iki gezegenin çarpışma senaryosu gibi. Sıfıra yakın. Ben Ankara’da “Akıllı Kart”ı geliştiren proje ekibindeydim. İstanbul’da hele hele böyle toplantılardan bizim haberimiz dahi olmazdı. Durumumuz trajikomik. Haberimiz olmayan 8 satırlık yazı nedeniyle 16 yıla mahkûm oldum.
‘5 No’lu harddisk’ kurbanlarıyız
Bayram Ali Tavlayan (Deniz Kurmay Albay): Ben o sırada Mersin-İskenderun arasında ABD kuvvetleri ile işbirliği için görevlendirilen birlikteydim. Deniz Kuvvetleri ve Genelkurmay bu görev belgelerini yolladı ama mahkeme heyeti itibar etmedi. Hiçbirimiz o seminerde yoktuk. Hepimiz 5 No’lu harddisk ile Eskişehir’de çıkan flash diskin kurbanlarıyız. HSYK’ye suç duyurusunda bulunduk. Hiçbir işlem yapılmadı.
Proje subayı Köşk’ü koruyor
Erdem Caner Bener (Tümamiral): 1 Temmuz 2011’de tutuklandım. Seminer yapıldığı tarihte Roma’da askeri ataşe olarak görevliydim. İki yıl Türkiye’ye hiç giriş çıkış yapmadığım halde yargılandım ve 16 yıl hapis cezası aldım. Yusuf Afat (Deniz Kurmay Albay): Seminerin proje subayı bugün Çankaya’da Muhafız Alay Komutanı. Sanık dahi olmadı. Olsun diye söylemiyorum. Çelişkiyi vurguluyorum. Toplantıda bile yokken ceza yememiz kabul edilebilir değil.
Seminer yapılırken 250 m. derindeydim
Engin Kılıç (Deniz Kurmay Albay): O seminere hiç katılmadım. Seminer yapılırken suyun 250 metre altında denizaltında görevdeydim. Kürşad Güven Ertaş (Yarbay): Seminer sırasında TCG Sarıca’da gemi komutanıyım. Tersanedeyiz. Zaten denizcilerden muvazzaf olup da o seminere katılan yok. Seminere katılan 160 kişi var. Bunlardan 37 kişi ceza aldı. Aralarında tek bir denizci yok. Ama öte yandan 134 denizci mahkûm edildi.
Adalete inanç kalmadı
Mehmet Eldem (Tuğgeneral): Yeniden yargılanma ümidimiz var. Ancak şu anki mahkemelere güvenmiyorum. Yargının içinde hayaletler var. Cemaat hayaletleri. Bir an önce çıkmak istiyorum. Dışarıdayken yeniden yargılanmak istiyorum. Hiçbir hâkime güvenmiyorum. Bizim geleceğimizin açılım sürecine bağlı olduğunu düşünüyorum. Dışarıya çıkma ihtimalimiz PKK ile ilgili gelişmelere bağlı. Bizim yargılanmamız hükümetin işine geldi. Darbecileri yargılıyoruz diye imaj yaptılar. Orduyu bitirdiler.
Yusuf Afat (Deniz Kurmay Albay): Yeniden yargılanalım, ama aynı kumpasın ürünü olan savcı ve hâkimlerle değil. Gerçek Türk adaletine teslim olmak istiyoruz.
Ahmet Sinan Ertuğrul (Tümamiral): Halk çözüm sürecine tepki olarak oylarını MHP’ye akıtırsa bizi korkudan çıkarırlar. Yoksa bizi KCK meselesinde kullanacaklardır.
Şafak Yürekli (Tuğamiral): AYM’ye yaptığımız yeniden yargılama ile ilgili bireysel başvurudan umudum yok. AYM Başkanı Haşim Kılıç ihsası reyde bulundu. İstanbul’daki mahkeme bizi 1 kere hayal kırıklığına uğrattıysa Yargıtay’dan çıkar karar bunu 10’a katladı.
Engin Kılıç (Deniz Kurmay Albay): Bizler, adalet dağıtmayan ve meşruiyetini yitirmiş olan özel görevlendirilmiş mahkemelerde değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarafsız yetkiye sahip gerçek mahkemelerinde yargılanmak istiyoruz. Bizler sadece adalet istiyoruz.
Erdem Caner Bener (Tümamiral): Yeniden yargılama talebimiz var. Mahkemelerse önyargı ve kasıt içinde. Yargılama sırasında kendimize tecavüz edildiğini hissettik. Şu an yaşanan toz duman dağılsın bizimle ilgili karar verilecek. AYM’ye yaptığımız bireysel başvuru talebimizden de çok umutlu değilim.
Muharrem Nuri Alacalı (Deniz Kurmay Albay): Herkes konuşuyor, ben yatmaya devam ediyorum. Alsın beni tarafsız bir mahkeme yargılasın. Hatta bir Türk subayı için utanç verici olacak, ama Avrupa içinde bir başka ülkenin mahkemesi yargılasın bizi. Bağımsız yargı tarafından suçlu bulunursam 16 yıl yatmaya razıyım. Vatandaş biliyor ki burada yatanlar masum. Çıkıp da bu insanlar şu nedenle yatıyor diyen yok. Ama en ufak bir adım atılmıyor.
Nihat Altunbulak (Deniz Kurmay Albay): Af hükümeti hırpalar. Hem bize kumpas yap hem de PKK’liler ile birlikte affet. Bunu Türk halkı affetmez.
Yolsuzluktan daha fazla hükümeti olumsuz etkiler.
Güven Ertaş (Deniz Yarbay Kürşad): Bizim seçimden önce dışarı çıkmamız zor. Belki Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde bırakabilirler. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın “Çalışma yapıyoruz,Başbakan karar verecek” sözünü ben öyle yorumluyorum. Tek düşüncemiz çıkıp sevdiklerimize kavuşabilmek.
1