Hiçbir şey kaybolmamış ki bilinçaltında duruyor!
Baktı ki geçmiyor, kısıtlı kapanmayı da boş verdi, “Kayıp Eşyalar Atölyesi” adını verdiği sergiyi fikir babası olduğu “Dünya Sanat Günü’nde açtı; Bedri Baykam’ın 2018’den beri yaptığı ve bir yıldır görücüye çıkmayı bekleyen yeni eserleri Piramid Sanat Galerisi’nde sevenleriyle buluşuyor!
Yazgülü AldoğanBedri Baykam, kendini bildi bileli, üreten bir sanatçı. Resim yapmaya çocukken başladı, aldığı eğitimler, üstün yeteneklerini köreltemedi! Demek ki çocukluk hevesi değilmiş. Ama bir yaramaz çocuk hali var. Bir de biriktirici. Sergiyi açılış öncesi birlikte gezerken, aynı gazetenin çalışanları olma ayrıcalığından olsa gerek, atölyeyi de gezdiriyor. Annemin deyişiyle Çıfıt çarşısı! Yok yok. Bir resmin üzerindeki eski kalası gösteriyor, uçakla taşımış bulup aldığı ülkeden, herkes şaşkınmış. Eski bir kahve çuvalının parçası da yine resimlerden birinin üzerinde, o da Amerika’da yaşarken hep kahve içtiği bardan yürütme! Bir başkasının üzerindeki tüylü kumaş parçası okşamak içinmiş. Yumuşak bir teması var, çılgın renklerinin yanında. Genelde bu kadar çok şeyi yan yana getirip birleştirmek için büyük boyutlu çalışıyor. Bitmemiş iki resim, yerde! “Yerde mi çalışıyorsun?” diyorum, onu tuvalin üzerinde koşuşurken hayal etmeye çalışarak, Bazen yerde, bazen duvardaymış. Babasının bir kravatı, eski bir kartpostal, bir çocukluk anısı, bir konser bileti, ne ararsan var. Ben de biriktiriciyim, ne anısı olanları, ne bulup aldığım ilginç şeyleri kolay kolay atarım, yıllar içinde ev içinden çıkılmaz bir hal alıyor, bir kısmını Bedri’ye götürmeyi düşünüyorum! Resimlerden birinin üzerinde görmek hoşuma gider? Tabii bunun için onun bilinçaltında yeri olan şeyler olmalı, benimkinde değil, latife ediyorum.
KENDİ KENDİSİYLE SATRANÇ
Serginin küratörü Sinan Eren Erk, şöyle tanımlıyor bu kolajları: “Sanatçı, Kayıp Eşyalar Atölyesi’nde aslında hiç yitirmediği, dolayısıyla yeniden bulması gerekmeyen hatıralarını sanatın geçmişiyle birlikte düşünür ve artık bir gerçeklik senaryosu haline gelen alternatif evrenleri, kaybetmek, bulmak, aramak gibi kavramların omuzlarında yükselttiği bir diyalektiğe dönüştürür. Baykam, geçmişi de bu süreçte yeniden okur, ancak bu okuma bir yandan kendi yaşamıyla yaptığı bir satranç maçını da andırır. Baykam, yine Baykam’a karşı!”
Yine de kendisinden dinlemeli. En çok anlattığı, üzerinde en çok çalıştığı, bir tür Sanat Tarihi Haritası: “Bedri Baykam’s Art History Map” Sanat ekollerinin birbiriyle bağlantıları, Batı’dan Doğu’ya gidiş gelişleri, sanatçıları, o sırada hangi siyasi olayların cereyan ettiği, önemli isimlerin aralarındaki ilişkiler, korelasyonlar, oklar ve gidiş dönüşlerle çok düşündürücü, çok öğretici! Sinan Eren Erk de bununla noktalıyor zaten: “Kaybolan hiçbir şey yoktur aslında, değişen sadece olaylara, insanlara ve fikirlere olan mesafemizdir.”
Bu eserinin iki ayrı boyda kopyalarını basmış, imzalı ve sayılı olarak satmış da. Bir yolunu bulup güzel sanatlar fakültelerine armağan etmeli!
Üzerinde uzun sohbet ettiğimiz resimlerden biri de “Bordel Philosophiques 1907 / Felsefi Kerhane 1907” Çeşitli kelime oyunları da yaptığı bu resmin sağ tarafında Picasso’nun ünlü “Les demoiselles d’Avignons” var ki ressamın kübizme geçiş ve modern sanatın doğuşu kabul edilen resmidir. Solda ise Picasso ve en çok etkilendiği kadın kabul ettiği Ferdinande var. Sağ alt köşede malum çuval parçası. Ve ortasında bütün o dönemin resim tartışmaları. Tabii bunları anlayabilmek için illa ki kendisinin anlatması gerekiyor mu, çoğunlukla EVET! Hiçbir şey anlamasanız bile bakması keyifli mi? Zevkinize bağlı, ama kimi koleksiyonerler için yaptığı küçük boyutlularda kesinlikle EVET! Bütün resimlerde şunu görüyorsunuz: İsterse Picasso gibi de çizebiliyor, Avignonlu genç hanımları; isterse Mona Lisa’yı Da Vinci gibi, ama o canı istiyor, kovayı dökmüş gibi boyuyor, yanlışlıkla yapmış gibi çiziyor, grafiti gibi yazıyor, bilinçaltından anılar paylaşıyor, birleştiriyor. Daha çok anlar ve anlatırsam mahremine girecekmiş, suçüstü yakalanacakmışım gibi hissediyorum. Bu renk ve ışık fırtınasının, kimi zaman pazaryeri karmaşasının görselliğine kaptırıp kendimi, bakmakla yetiniyorum. Siz de öyle yapabilirsiniz, mayıs sonuna kadar açık!