Herman Koch'tan 'Havuzlu Yazlık'
Herman Koch, eylemlerimizin sınırlarını ve sınırsızlığını özetlediği “Havuzlu Yazlık”ta, bir anlamda çılgınlık çağının çerçevesini çizerken “doğru zamanın” nasıl geride kaldığını edebi bir dille okura aktarıyor.
Sevgi Özdemir
Herman Koch, yazarlığının yanı sıra televizyon yapımcısı ve aktör. Kitaplarına, ki Türkçeye Havuzlu Yazlık’tan önce Akşam Yemeği çevrilmişti, bu yönlerini fazlasıyla katan bir isim; hangi sahneyi nasıl kurgulayacağını ve bunu kelimelere ne şekilde döküp okura sunacağını gayet iyi biliyor. Sofra sahnesi ve ardından gelen toplumsal eleştirilerle hızla ilerleyen Akşam Yemeği bunun güzel bir örneğiydi. Koch, pırıltılı kibarlıkların ve gösterişin altında kaynayan huzursuzlukları ya da fırsatını bulduğu anda ortalığa saçılan asıl kişilikleri okura başarıyla sunmuştu. Üstelik tepeden bir bakıştan öte karakterlerin dönüşümünü sindire sindire anlatıp sınıfsal çelişki ile gerilimleri de bu anlatımın merkezine yerleştiriyordu. Mutlu ve mutsuz ailelerin yapısını masaya yatırırken buralarda büyüyen çocukların gözünden olaya bakmayı da ihmal etmemişti. Samimiyetin hâkim olduğu sofra, hem kavganın hüküm sürdüğü bir gerçeklikti hem de güçlü bir metafordu.
Koch’un Akşam Yemeği’ndeki gerilim yüklü ve mizahi anlatımı, Havuzlu Yazlık’ta da devam ediyor. Oradaki gibi bu kitapta da iyimserlik, dürüstlük ve insanın kendisine bile söylemekte güçlük çektiği gerçeklerin vücut bulmasıyla dozu artan sinir harbi öne çıkıyor.
“BASİT” TIBBİ HATA
Romanın ana karakteri aile hekimi Marc Schlosser. Bir başkası ise aktör Ralph Meier. Meier ve eşi, Dr. Schlosser ve ailesini yakın geçmişte yazlık evlerinde konuk ediyor; buradan yakın dostlukları olduğu zaten anlaşılıyor. Bu yakınlığı sekteye uğratansa Dr. Schlosser’in “basit” bir hatasından dolayı Ralph Meier’in ölümü. Koch, bu noktadan sonra gerilimi arttırıyor ve kimi anlarda karakterlerin ağzından dökülenlerle ve tavırlarıyla kimisindeyse satır aralarında insanın bilinçaltına ittiklerinin açığa çıkışını yansıtıyor.
Şu meşhur yazlık ev buluşması, Meier’in ölümü ve Ralph ile Marc’ın eşi Caroline arasında geçenler, Koch tarafından intikam duygusunun nerede başladığını, nasıl seyrettiğini ve sınırının ne olduğunu sorgulatıyor.
“Bazen olaylar çok hızlı ilerler; tesadüf demek için fazla hızlı” cümlesi, romandaki eşiklerden yalnızca biri. Bu sıralarda araya giren ahlaki sorgulamalar, kuşkular ve onlarla beraber yürüyen hakikatlere eşlik eden (ve Koch’un kitaplarındaki ana temanın başında gelen) koruma-korunma güdüsü, Havuzlu Yazlık’ı bambaşka kulvarlara sokuyor. Bunlardan biri, kimin suçlu kimin temiz olduğuna dair karanlıkta kalan noktalar. “Yanlış teşhis koyma imkânı olan” Schlosser mi “haklı”, yoksa ölen Meier mi?
Koch, hiç ayırt etmeksizin hastalarının tümüne küçümseyen bir tavırla yaklaştığı için bir anlamda onlardan intikam alma hakkını kendinde buluyor ya da yazar en azından okura bunu çağrıştırıyor. Buna, Marc’ın, kızına zarar verdiğine inandığı kişiye her şeyi yapma yolunun açık olduğunu düşünmesini de ekleyebiliriz.
EYLEMLERİN SINIRLARI
Koch, bunu isteyerek mi hareket etti, bilemeyiz ama zamanımızın en önemli ahlaki açmazlarından olan “her şey yapılabilir” anlayışının sorgulanması şeklinde de okunabilir Havuzlu Yazlık. Yazar, karakterlerini ahlaki bakımdan tartmıyor fakat gerek olayların gidişatı gerek her birinin hali tavrı, okura bu anlamda ardına kadar açık bir kapı bırakıyor. Üstelik intikam gibi bir duygu, eyleme dönüşmeye yüz tuttuğunda, hiçbir sınır kalmadığı ve yapılabileceklerin önündeki engellerin yıkıldığı da unutulmamalı. İşte Koch’un vardığı yer de burası. Böylece yazarın kitabı getirdiği noktaya ulaşıyoruz: Setler yıkıldığında öç alma arzusunun kişinin benliğini ele geçirmesi; buna ister koruma veya savunma refleksi densin ister şiddete eğilim gibi bir tanımlama getirilsin, insan sonunda geri döndürülemez eylemlere girişiyor. Yazarın düşünmesi için okura verdiği “zehirlerden” biri de bu, “Yine olsa aynısını yapardım der insanlar, kendi düşüncesiz hareketlerini savunmak için” cümlesi de bu zehri destekliyor bir bakıma.
Koch, kitabında yer verdiği olaylar silsilesi ve insanın zihninde yarattıkları, bu doğrultuda gerçekleştirdiği eylemler ve ardından geri dönüp baktığında araya giren zamanın da etkisiyle özeleştiriye dek varan bir kurgu meydana getirmiş. Eylemlerimizin sınırlarını ve sınırsızlığını özetleyen roman, bir anlamda çılgınlık çağının çerçevesini çizerken “doğru zamanın” nasıl geride kaldığını edebi bir dille okura aktarıyor.
Havuzlu Yazlık / Herman Koch / Çeviren: Semin Suvarierol Hoen / Doğan Kitap / 342 s.