Herkes bazen unutmak ister
Kürşat Başar’ın yeni kitabı ‘Bazen Unutmak İstersin’, kadın-erkek arasındaki farklılıkların yer aldığı kısa öykülerden oluşuyor.
Öznur Oğraş ÇolakKürşat Başar’ın yeni kitabı “Bazen Unutmak İstersin” Everest Yayınları’ndan çıktı. Kitapta, Başar’ın yıllardır yazdığı yazıları, denemeleri, notları yer alıyor. Daha çok ilişkiler, evlilik, ayrılıklar, kadın erkek arasındaki farklılıklar üzerine kısa öykülerin bulunduğu kitabın oluşum sürecini Başar ile konuştuk.
-Kitabın oluşum ve yazım süresinden bahseder misiniz?
Birkaç yıldır yazdığım yazıları, denemeleri, notları toparlarken belli konular üzerine epeyce yazı biriktiğini gördüm. Yayıncım da bunları kitap haline getirmemi teklif edince oturup hepsini yeniden gözden geçirdim. Bazılarını yeniden yazdım, bazılarını değiştirdim, elimde kısa kısa notlar vardı onları yazıya dönüştürdüm. Böylece epeyce bir yazı çıktı ortaya. “Bazen Unutmak İstersin” de bunların yalnızca bir bölümünü kullanabildik.
-Kitabın adı neden “Bazen Unutmak İstersin”?
Ben kitaplarımı yazdıktan sonra bir kez daha baştan okuyup son değişiklikleri yaparım. Bu arada da kitabın ismi kendiliğinden kitabın içinden çıkar. Bu kez de öyle oldu.
-Sizin hayatta en çok unutmak istediğiniz biri olay ya da bir yer var mı?
Aslında çok unutmak istediğim biri ya da bir şey yok. Belki babamın erken yaşta ölümü gibi üzücü dönemleri unutmak isterim tabii. Belleğimin garip bir özelliği var, tatsız ya da kötü şeyleri kendiliğinden siliyor. Sonuçta yaşadığımız iyi ya da kötü her şey bizi oluşturuyor.
- Kitaba eklediğiniz kısa hikâyeler, anılar dışında kitabınız basıldıktan sonra aklınıza gelen ve keşke bu anımı da kitapta yazsaydım dediğiniz bir hikâyeniz var mı?
Her zaman bir şeyler eksik kalır kitap yayınlanırken ya da sonradan aklınıza bir şeyler takılır. Ama bu kitap boyutunda bir başka kitabın yazıları da zaten hazırlandı aynı anda. Bir anlamda bilgisayarda dağınık dosyalarda bekleyen metinler, kimi yarım kalmış öyküler, kimi denemeler böylece toparlanmış oldu.
-Yazarlığınızın yanı sıra müzisyen kimliğinizle de ön plandasınız? Müzik nasıl girdi hayatınıza?
Müzik de yazı gibi çocukluğumdan beri benimle birlikte aslında. Piyano dersleriyle başlayıp davulla devam eden ve saksofona kadar gelen uzun bir süreç. Gazetecilik, yazarlık, televizyon derken uzun yıllar saksofon bir hobi gibi devam etti. Televizyon programlarına ve köşe yazılarına ara verince aslında çok istediğim müziğe zaman ayırma şansı buldum. Bu arada da çok değerli müzisyenlerle bir rastlantıyla başlayan birlikteliğimiz yavaş yavaş gelişti ve Kürşat Başar Orkestrası 2011 yılında kuruldu. O günden bu yana da yaklaşık 600 konser gerçekleştirdik. Benim için bir hayalin geç de olsa gerçekleşmesi bu. Yazarlık çok yalnız bir iş.
Müzikte birileriyle birlikte birşeyler üretiyorsunuz ve farklı sesler, farklı fikirler o anda ortaya çıkıyor. Bu da bana büyük bir heyecan veriyor.
Sık sık âşık olur musunuz?
Hayır çok sık âşık olmam. Sanırım insan hayatında gerçekten aşk denilebilecek pek az öykü gerçekleşiyor. Tabii bazıları için her ilişki aşk olarak adlandırılıyor ama benim için çok özel, farklı bir duygu. Öyle kolayca rastlanan ya da siz istediniz diye olacak bir şey değil. Bir tür kaza gibi. Başınıza ne zaman geleceğini ya da ne zaman sizi bırakıp gideceğini bilemediğiniz bir duygu.