"Her türlü dokunulmazlık kaldırılmalı"

TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, "Her tür dokunulmazlık ve ayrıcalıkların kaldırılması, hukuk devletinin ve kanun önünde eşitliğin vazgeçilmez bir unsurudur. Bağımsız yargı ve özgür savunma makamının hayata geçmesinin yanı sıra adaletin gecikmemesi, çağdaş fiziki şartların sağlanması ve nitelikli yargı personelinin varlığının çağdaş bir adalet sistemine sahip olmamız için çok önemli olduğunu düşünüyoruz" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Kamuoyunda hukuk devleti bilincinin güçlendirilmesine katkı sağlamak ve genç hukukçuları çalışmalar yapmaya teşvik etmek amacıyla yapılan "TÜSİAD en iyi Genç Hukukçu Ödül" töreni Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Yalçındağ'ın katılımıyla gerçekleştirildi.

TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, törende yaptığı konuşmada her tür dokunulmazlık ve ayrıcalıkların kaldırılmasının, hukuk devletinin ve kanun önünde eşitliğin vazgeçilmez bir unsuru olarak ortaya çıktığını belirterek "Hukuk devleti ilkesinin tam anlamıyla yerleşmesi için, hukuku uygulayacak organların bağımsızlığı ve hukuku uygulama kapasitesi de büyük önem taşıyor" dedi.

Yalçındağ, törende yaptığı konuşmada, tüm kesimlerin şikâyetçi olduğu 1982 Anayasasının, birçok değişikliğe uğradığı halde, yargı bağımsızlığını, denetim ve denge kavramını ve hukukun üstünlüğünü hayata tam anlamıyla geçirecek bir yapıya henüz ulaşamadığını ifade ederek şöyle konuştu:

"Bugün, yargı erkinin işlevinin ve sınırlarının halen yoğun olarak tartışılıyor olması, kuvvetler ayrılığı ve hukuk devleti ilkelerinin tam arzulanan düzeye henüz ulaşmadığının bir göstergesi olarak yorumlanabilir. Bununla birlikte, Türkiye'nin son 10 yılda demokratikleşme yönünde aldığı mesafeyi de azımsamamamız gerekiyor. Demokratikleşme paketleri adı altında peşi sıra gerçekleştirilen anayasal ve yasal düzenlemeler şüphesiz kamu yönetimi ve siyasal reformlar konusunda mesafe kat etmemizi sağladı. Yargının işleyişinde etkinlik ve şeffaflığın tam olarak tesisi, bireyin en tabii insani duygusu ve insanlık hakkı olan "adaletin haklı ve doğru tecelli ettiği" algılamasının sarsılmamasının hayati öneme sahip olduğunu düşünüyoruz."
 

"İstikrarlı kalkınma hukuk devleti ile mümkündür"

Yalçındağ konuşmasında, istikrarlı kalkınmanın ancak demokratik standartları makul bir eşiğe ulaşmış, katılımcı demokrasinin benimsendiği, birey hak arama özgürlüğünün garanti altına alındığı bir hukuk devleti ortamında mümkün olduğunu vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:

"Demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri tam olarak yerleşmeden, ulaşılan refah düzeyinin kalıcılığının sağlanamayacağına inanıyoruz. Gelişmiş ekonomiler, rekabet politikalarının temeline hukuk güvenliğini ve bu bağlamda iş ve yatırım ortamının öngörülebilirliğini oturtmaktadırlar. Yani istikrarlı kalkınma ve refah düzeyi ile hukuksal altyapının sağlamlığı ve öngörülebilirliği arasında doğrusal ve belirgin bir ilişki mevcuttur. İstikrarlı toplumsal gelişim ancak ve ancak işleyen bir hukuk devleti ortamında gerçekleştirilebilir."
 

Adalet gecikmemeli

Hukuk devleti kavramının, her şeyden önce, hukuka saygı ve hukukun üstünlüğü olarak anlaşılması gerektiğine işaret eden TÜSİAD Başkanı Yalçındağ, "Bu ise, hukuku yapanların ve onu uygulayanların yine hukukla bağlı olmalarını, vatandaşların ayrım gözetilmeksizin kanunlar önünde eşit olmasını ve yönetenlerin her zaman ve her durumda hesap verebilir olmalarını gerektiriyor. Her tür dokunulmazlık ve ayrıcalıkların kaldırılması, hukuk devletinin ve kanun önünde eşitliğin vazgeçilmez bir unsuru olarak ortaya çıkıyor. Hukuk devleti ilkesinin tam anlamıyla yerleşmesi için, hukuku uygulayacak organların bağımsızlığı ve hukuku uygulama kapasitesi de büyük önem taşıyor. Bağımsız yargı ve özgür savunma makamının hayata geçmesinin yanı sıra adaletin gecikmemesi, çağdaş fiziki şartların sağlanması ve nitelikli yargı personelinin varlığının çağdaş bir adalet sistemine sahip olmamız için çok önemli olduğunu düşünüyoruz" görüşünü ifade etti.

Yalçındağ, TÜSİAD olarak, ekonomik, sosyal ve siyasi konularda araştırma raporu yayınlama, konferans düzenleme ve görüş açıklamanın yanı sıra teşvik edilmesinde yarar görülen alanlarda "ödüller" tesis ettiklerini belirterek, "Son olarak geçen yıl, kamuoyunda hukuk devleti bilincinin güçlendirilmesine katkı sağlamak ve genç hukukçuları özgün çalışmalar yapmaya teşvik etmek amacıyla "En İyi Genç Hukukçu Ödülü"nü oluşturduk. Önümüzdeki yıl ise bu ödüllerimize, "En İyi Genç İktisatçı Ödülü" ile devam etmek arzusundayız. Kanımca Türkiye'de bu tür ödüller, uzmanlık alanlarında başarılı kişilerin ve kurumların toplumda daha çok tanınmasını sağlamakta ve ödül verilen alanlarda çalışan araştırmacıları teşvik edici bir rol oynamaktadır" dedi.
Yalçındağ, ödüllerin genç hukukçuları teşvik etmek kadar, bu gençlerin Türkiye'nin önemli hukuki sorunlarına ürettikleri çözümleri tartışmaya açmayı da hedeflediğini kaydederek, " Ödüle hak kazanan değerli çalışmanın, alanında üretken tartışmalara ve yeni çalışmalara ilham vermesini diliyorum"diye konuştu.


Ödülün sahibi Gemalmaz oldu

TÜSİAD'ın, kamuoyunda hukuk devleti bilincinin güçlendirilmesine katkı sağlamak ve genç hukukçuları özgün çalışmalar yapmaya teşvik etmek amacıyla geçen yıl tesis ettiği "En İyi Genç Hukukçu Ödülü"nün bu yılki sahibi, "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde Mülkiyet Hakkı" adlı eseriyle İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi Haydar Burak Gemalmaz oldu.