Her 100 çocuktan 3’ünde nedeni bilinmeyen skolyoz görülüyor

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Bertan Cengiz, 0-5 yaş ve ergenlik döneminde olan çocukların ailelerinin, skolyoz (omurga eğriliği) hastalığı konusunda dikkatli olmaları gerektiğini söyledi. Erken teşhisin çok önemli olduğunu belirten Cengiz, "Her 100 çocuktan 3’ünde nedeni bilinmeyen skolyoz görülüyor. Kız çocuklarında görülme oranı erkeklere göre 10 kat daha yüksek” dedi.

DHA

“Skolyoz” adı verilen omurga eğriliği, çoğunlukla büyüme çağında tanısı konulan bir rahatsızlık olarak biliniyor.  Farklı nedenlere bağlı olarak omurların sağa, sola eğrilmesi veya kendi etrafında dönmesiyle gelişen skolyoz, küçük yaşlarda başlayıp, tedavi edilmediği takdirde kişinin yaşamını ciddi ölçüde etkileyebiliyor.

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Bertan Cengiz, 1-30 Haziran skolyoz farkındalık ayı nedeniyle açıklama yaptı. Skolyozun görülme durumuna değinen Dr. Cengiz, "Skolyoz,  omurganın eğriliğine verilmiş isimdir. Kifoz ise omurganın öne eğilmesi durumudur. Her ikisi de beraber görülebilir. Skolyoz,  anne karnında da başlayabilir ve tespit edilebilir. Daha çok kız çocuklarında görülür. Skolyoz en fazla, en hızlı büyümenin görüldüğü,  yaşamın ilk 5 yılında ve ergenlik döneminde artış gösterir. Bu yaşlarda dikkatli olunmalı. Başvuran 10 hastadan 8 veya 9'u kız. Aileler 0-5 yaş arası ve ergenlik döneminde skolyoz konusunda çocuklarını gözlemlemeli ve belirtileri varsa bir uzmana başvurmalı. Her 100 çocuktan 3’ünde nedeni bilinmeyen skolyoz görülüyor. Kız çocuklarında görülme oranı erkeklere göre 10 kat daha yüksek” diye konuştu.  

‘ÇOCUKLARIN KÜREK KEMİKLERİNE BAKALIM’ 

Dr. Cengiz, skolyozun erken teşhisinde ailelerin belirtilere dikkat etmesinin önemli olduğunu kaydederek, “Omuzda asimetrinin olması, kürek kemiğinin bir diğerine göre daha arkada olması, leğen kemiklerindeki eğrilik, bacakların boylarındaki eşitsizlikler skolyoz belirtisi olabilir. Aileler, çocuklarını şöyle gözlemleyebilirler; üzerini çıkarıp, dik durduğunda iki omzunun aynı düzlemde olup olmadığına dikkat edelim. Çocukların kürek kemiklerine bakalım. Eşit değilse önemli bir belirti olabilir. Ayrıca dik durduğunda ve öne doğru eğildiğinde omurgasında S şeklinde bir görünüm oluyor mu onlara bakalım. Eğer, eşitsizlik ve asimetri görülüyorsa, bir ortopediste başvurmak gerekiyor” ifadelerini kullandı. 

‘SKOLYOZ, AKCİĞER VE KALBİ ETKİLEYEBİLİR’ 

Erken teşhisin çok önemli olduğunu belirten Cengiz, “Skolyoz ilerlediğinde daha büyük sorunlara yol açabilir. Sırt bölgesindeki skolyoz, akciğer ve kalbi etkileyebilir. Akciğerlerin bulunduğu göğüs kafesinin hacmi daralıyor, daralma artarsa akciğer kapasitesinin azalmasına yol açabiliyor. Kalp de bu daralmadan etkileniyor ve aynı zamanda başka iç organlarda da sorunlara yol açabiliyor. Skolyoz şüphesi ile başvuran çocuklar bir bütün olarak değerlendiriliyor. Hastanın omurga grafi ve röntgenlerini çekiyoruz. Eğer ihtiyaç olursa MR ve tomografi ile de teşhisimizi güçlendiriyoruz.  Skolyoz teşhisi alan çocukların aileleri çok üzülüyor. Oysa ki;  Skolyoz, sık görülebilen bir durum. Her skolyozun tedavi biçimi de farklı. Hastanın yaşına ve eğrilik durumuna göre, korse ve fizik tedavi ile takip ediliyor. Ancak ağır skolyozlarda ameliyat gerekebiliyor” dedi.

‘SKOLYOZDA ERKEN TEŞHİS ÇOK ÖNEMLİ’ 

Skolyoz hastalığının erken teşhis ve tedavinin çok önemli olduğunu vurgulayan Ortopedi Doktoru Bertan Cengiz şöyle konuştu:

"Skolyozda erken teşhis ve takip çok önemlidir.  Skolyozda çocuğun yaşı ve ne kadar eğrilik olduğu bizim için en dikkat edilecek husustur. Çocuğun büyümesiyle birlikte skolyoz eğriliğinin artma durumu söz konusu olabilir.  O nedenle skolyoz teşhisi aldıktan sonra her 4 ile 6 ay arasında kontrol muayenesi yapılmalıdır. Aynı zamanda skolyoz tedavisinde kişinin egzersizlere uyması gerekir. Başarılı korseleme ve egzersizlerle, hafif skolyoz kontrol altına alınıp ilerlemesinin önüne geçilebiliyor.  Kontrol altına alınamadığı zaman hekim olarak cerrahi müdahalelere başlıyoruz.  Cerrahi müdahale ve özel sistemlerle skolyoza neden olan omurga eğriliğini kontrol altına alıp bundan sonraki yaşamında ileride organlarına baskı yapmasını engelliyoruz.”