'Hepimiz suspus olduk'

Ceza, “Suspus” albümündeki aynı adlı parça ile 2015’in en iyi şarkıları listesine girdi. Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu “Kötü bir Türk pop müziği gibi” diye değerlendiren Ceza, “Memleket olarak herkes suspus” dedi.

Ceren Çıplak

Maslak Oto Sanayi’deki müzik stüdyosunun merdivenlerini çıkarken ilk olarak Âşık Veysel karşılıyor bizi. Âşık Veysel’in duvardaki çizimini arkamızda bırakıp içeri giriyoruz. Sonra, Ceza, kapı ağzından fotoğraf çekimi konusunda agresif bir uyarıyla bir hışım içeri girince geriliyorum önce. Sohbet başlayınca anlaşıyoruz, fotoğraf da çekiyoruz. Sohbette anlaşıyoruz ama Ceza, her ne kadar sakin bir şekilde anlatsa da çok hızlı konuştuğundan ve art arda cümleler kurduğundan ben kaleci gibi cümleleri yakalamaya çalışıyorum. Evet, Ceza’nın ağzından kelimeler taramalı tüfek gibi etrafa saçılıyor... Bunu çok duyduğundan olsa gerek bir parçasında şöyle cevap veriyor: “Hızlı söyleyen ben değilim, yavaş dinleyen sizlersiniz hep. Yavaş söylesem anlayacakmış gibi konuşuyor.”

Sohbetimizde anlıyorum ki Ceza, eskisine göre artık daha az “kavga” eden, daha sakin, daha derin anlamların peşinde olduğu bir döneminde...

Ceza, mayıs ayında çıkardığı “Suspus” albümündeki aynı adlı parça ile ABD’nin en önemli radyo kanallarından ve uluslararası müzik platformu NPR Müzik tarafından açıklanan 2015’in en iyi şarkıları listesine giren ilk Türk sanatçı oldu. Ceza’nın parçaları zihin çeyizinden çıkıp serildikten çok sonra patlıyor, ses getiriyor, “Suspus” da öyle olacak, tıpkı “Fark Var” gibi..

Suspus’taki ifade gibi “İki kere iki Ceza eder net”; Ceza bugüne kadar rapte haklı bir gövde gösterisi yaptı, güç gösterisi yaptı. Suspus’ta ise gövde gösterisinden ziyade şarkı ve melodiye daha çok yönelmiş.

Ceza’yı sadece rapçiler değil, popçular da, rockçılar da dinliyor... Rap müziğinin ana akım olmasını sağlamak için çabalıyor, herkes dinlesin istiyor, o yüzden anlattıklarının sadece rapçileri değil herkesi ilgilendiren şeyler olmasına dikkat ediyor.

Ceza, şehir merkezine uzak düşen evinden gelince sohbet mesafelerden başladı...

- Neden şehirden uzakta yaşıyorsunuz?

Heyecanın en yoğununu müzikle beraber sahnede yaşıyorum. Şehirdeki hareketlilik artık bana göre değil. Kendime ve işime yoğunlaşabileceğim sakin bir alan arıyordum o yüzden biraz şehrin dışına taşınma gereği duydum. Stüdyom şehir içinde yine arkadaşlarla görüşüyorum.

- ‘Suspus’ henüz tam yayılamadı sanki, ‘Fark var’ parçası da geç patladı, ama slogan gibi olmuştu...

“Fark Var” çıktıktan iki yıl sonra patlamıştı. Albümün son sıralardaki parçalarından biriydi, hiç tahmin etmemiştim böyle olacağını. Bir anda patlamış. iTunes’tan gelen raporlara göre Türkiye’de en çok dinlenen müzik rap. Rap, virüs gibi yayılıyor, biri diğerine söylüyor. ‘Suspus’ albümü de öyle olacak, daha sonra iyice yayılacak.

‘Bir an önce huzur'

- ‘Suspus’u bugüne mi yazdınız?

Evet, zaten son üç dört yıldaki toplumsal olayların yansıması bu albüm. Yaşadığımız toplumsal olaylar albümün gidişatını etkiledi.

- Şimdi memleket olarak suspus muyuz?

Hepimiz suspusuz. Herkes suspus...

- Memleket halleri nasıl yansıyor müziğinize?

Söyleyeceklerimiz kısıtlanıyor, çevreden gelen baksılar artıyor. 20’ye yakın konserim iptal oldu. Olaylar olurken herkes işine gidiyor akşam TV’de eğlence programı izliyor, yarışma programlarında kopuyor ama konserlerin ertelenmesi gerekiyor. Bunu anlayamıyorum.

- Siz sahnede sıklıkla barış mesajı verirsiniz. Artık barış diyenler bile vatan haini, terörist ilan ediliyor. Buna ne dersiniz?

Bir an önce huzur olmalı. Nasıl olacak bilmiyorum, zaten bunun çözümünü bilsem siyasetçi olurdum. Pek çok milletvekili ve siyasi isim var, onlar bizi yönetmeye çalışıyorlar, o zaman bulsunlar bunun formülünü. Ben olsam hallederdim de o işe atılmak istemiyorum. Bir işe girdiğimde sonuna kadar götürür, canımı ortaya koyarım.

- Öyleyse Başbakan olmak ister miydiniz?

Allah korusun, bu konumu bedava verseler kabul etmem. Dünyanın yönetimini verseler yine istemem. Siyasete atılmak istemem.

- Neden?

Yönetmek bana göre değil.

- Siz en çok neyin kavgasını veriyorsunuz?

Her şeyin. İnsan gibi yaşamanın, insanların da insan gibi yaşamasını istemenin kavgasını veriyorum her zaman. Ama cahillerle tartışmaktan yoruldum. İnsanlar ne derse “He” diyorum birçok şeye.

- Ruhunuz isyankâr mı? Sanki daha sakin bir döneminizdesiniz. Öyle mi?

Çok duygusalım, bir anım bir anımı tutmaz. Olmadık bir yerde olmadık bir şey diyebiliyorum. Hiç olmadık bir yerde de susabiliyorum, sonra niye sustum da diyebiliyorum. Daha sakin bir dönemim olabilir çünkü biraz yoruldum.

- Türkiye’de olan bitenin, bugün içinde bulunduğu gündemin müziği ne? Türkiye’de bugün hangi müzik çalıyor? Pop, arabesk, rap?

Kötü Türk pop müziği gibi. Acıklı ve dayatma olan kötü pop parçalar var ya, onun gibi.

'Rap yumruktan daha tehlikeli'

- Rapçiler hep birbiriyle kavga ediyor, birbirini iğneliyor. Neden sevmiyorsunuz birbirinizi?

Aşıklar gibi atışma yapıyoruz. Aynı müziğe aynı ruha sahip olduğumuz için ve tam tersi kavgadan kaçmak için şarkılarla kavga ediyoruz. Rap, bileğini, silahını kullananların yapacağı bir iş değil. Rap, akıllı, konuşmayı bilen ve düşünen insanın yapacağı bir iş. Bizim silahımız, dilimiz daha tehlikeli. Birçok şeyi değiştirip yönlendirebilir. Biriyle yumruklaşmaktansa cümlelerle vurmak daha etkili. Söylediğiniz bir cümle milyonlara yayılabilir o yüzden rap daha tehlikeli bir silah. Buna inanıyoruz. Ben etrafıma bakınca rapçilerin kavgasından çok sporcuların, spor yazarlarının popçuların, yarışma programlarına katılanların kavgalarını görüyorum. Rapçiler bence Türkiye’de dayanışma halindeler. Daha arabesk kafasında olan rapçiler var, onlar bölünmüş durumda.

Biz lafımızı esirgemeyiz, eleştiririz, yeri geldiğinde yerden yere vururuz. Her rapçi kendini dünyanın en iyi yazarı zanneder. Ben de öyle sanıyordum o duygum şimdi azaldı. 99’da albüm yaptık ve biz Amerikalılardan daha iyiyiz dedik. Bu inançla müzik yapmak güzel.

'Deli değilmişiz gibi gözükmeye çalışıyoruz'

- ‘Evin Delisi’ adlı kıyafet markanız nasıl gidiyor? Siz mi tasarlıyorsunuz?

Birlikte çalıştığım arkadaşlarım var. Ara vermiştik, yeniden başlıyoruz. Ben de kendi markamı giyiyorum.

- Siz de ‘evin delisi’ miydiniz yoksa?

Evet. Toplumda deli değilmişiz gibi gözükmeye çalışıyoruz oysa ki herkes kaçık.

- Çok hızlı konuşuyorsunuz. Bu mesleki deformasyon mu yoksa hep mi böyleydiniz?

Çocukluğumdan beri hızlı konuşuyorum. İlkokulda arkadaşlarım yavaş konuş derlerdi.

'Sesimiz hızlı çalınan bir davul gibi...'

- Küfürsüz rap, arabesk rap, dini rap gibi kategorilerin ortaya çıkmasına ne dersiniz?

Rap saçma sapan dallara ayrıldı sanki çok aşmışız gibi. Dünyada artık Hıristiyan rap diye bir gelenek oluştu. Nazi rap bile var. Bizim için ağacın dalları vardır ama tek bir gövdesi vardır.

- Sizin müziğiniz hangi kategoriye daha yakın?

Ben yıllarca Battle rap dediğimiz herkese saldırıp iğneleyen rap yaptım. Yaklaşık 10 yıldır bunu bıraktım, daha çok toplumsal meseleler, kendi iç dünyam ve dünyaya odaklanıyorum. Elimden geldiğince de yaratıcı olmaya çalışıyorum. Rap müzik yaptığınız zaman sesinizi enstrüman gibi kullanıyorsunuz; hızlı çalınan bir davul gibi hızlı çalınan piyano gibi...

'Rüşvetle, hırsızlıkla ilgili hiç fetva duymadım'

- Başbakan Davutoğlu “Doğum yapmak vatani görevdir” dedi.

Çocuğu olmayan vatan haini gibi... Bu cümle de kabul edilecek, 200-300 yıl sonra okullarda “doğum yapmak vatani görevdir” diye yazıyor olabilir.

- Diyanet’in nişanlıların el ele tutuşmasını bile yasaklayan fetvaları gibi garip cümleler geçiyor gündemden. Bu kelimeler nasıl etkiliyor sizi?

İnançlıyım. Aklı, mantığı olan fetvalardan önce Kuran’ı okur. Müslüman olmak için ve bir şeye inanmak için ille bir lideri, hocayı takip etmek zorunda değilsiniz. Neden başkasının lafını dinliyorsunuz? Okuyun aklınıza yatıyorsa yatar. İnsanlar o kadar çok şey söylüyor ki şu günah bu günah diye. Rüşvet günah değil mi? Hırsızlık günah değil mi? Hiç rüşvetle, hırsızlıkla ilgili fetva duymadım. Cahillik de günah.

- Popüler rapçilerden Kanye West, parçalarında kızlar, uyuşturucu ve seksten bahsediyor. Yeraltı rap daha mı politik?

Daha ciddi desek daha uygun olabilir. Rap, diğer undergroud tarzlardaki gibi dinleyiciyi düşünmeye, sorgulamaya ve bilinçlendirmeye yönelik olduğu için daha ciddi bir durum söz konusu. Türkiye de bazıları sadece bir kişiyi dinliyor, takım tutar gibi o ismi tutuyor, dinliyor. Sanat böyle takım tutar gibi olmaz. Popüler isimleri de takip ediyorum tamam kızlardan bahsediyorlar ama iyi müzik yapıyorlar. Ama, kadınları seks objesi gibi kullanıp aşağılamak benim tarzım değil.