‘Hepimiz suçluyuz’
Danimarka’nın Oscar adayı, Sundance Film Festivali’nde İzleyici, Selanik Film Festivali’nde erkek oyuncu ödülünü alan The Guilty (Suçlu/ 2018) bugün gösterime girdi. Gustav Möller, ilk filminde 'Yaşamda her şey siyah ya da beyaz değildir, gri bölgeler de vardır' diyor.
Aslı SelçukKopenhag Polis Merkezi’nde sıradan bir akşam. Polis memuru Asger Olm (Jakob Cedergen) peşpeşe acil çağrılar alır. Bu akşam hattın öteki tarafında eski kocası Michael tarafından bıçakla tehdit edip kaçırılan Iben vardır. Asger, Iben’le kodlarla konuşmaya başlar. Iben’in ev telefonunu arayınca Asger’in karşısına Iben’in altı yaşındaki kızı Mathilde çıkar. Mathilde’ye sorular soran Asger evde Oliver adlı bir bebeğin olduğunu da öğrenir. Duygusallaşır ve onlara tüm gücüyle yardım etmeye karar verir. Meslekdaşı bu senin görevin değil, duygusallaşma diyerek onu uyarır. Ertesi sabah mahkemede savunması olmasına karşın parçalanmış bu aileye yardım etmek için Asger görevinin başından ayrılmaz. Mathilde ve Oliver için endişe duymaktadır. İki küçük çocuk evde yapayalnızdırlar. Zamanla yarışan Asger bir yandan da kendi canavarlarıyla da mücadele eder. Kim suçlu kim masumdur ?
Anti kahraman Asger
Polis merkezinin donuk, renksiz, soğuk odalarında geçen bu gerilimli yolculuk sesli yorumların üstünde yükselir. Çağrı sesleri, kesintiler, yeniden aramalar, çevre sesleri filmin dinamiğini oluştururlar. Herşeyi polis Asger’in göz seviyesinden izleriz. Asger dengesiz bir karakterdir ama Iyi niyetlidir. Sistemin istediğini yapmaz, kurallara uymaz. Filmi tek başına götüren Jakob Cedergren’in sesi, bakışı, klavyede gezinen parmakları, stres topuyla oynaması, alnından akan ter, gözlerinin yaşarması, çaresizliği, öfkesi filmin gerilimini yükseltir. Tek mekandan tüm Kopenhag kentini, Danimarka’yı izleriz. The Guilty (Suçlu/2018), 1988 İsveç doğumlu Danimarkalı Gustav Möller’in ilk filmi. “You Tube’da ABD’inde yapılan gerçek bir acil arama çağrısı izledim. 20 dakika süren bu konuşma beni başka bir boyuta taşıdı, çok etkilendim. Kafamda çeşitli görüntüler oluştu. Aynı çağrıyı dinleyen başka biri olayı bambaşka görüntülerle imgelerdi. Adeta büyülenmiştim, büyülenme Suçlu’nun başlangıç noktası oldu” diyor Gustav Möller.
‘Suç göreceli bir kavramdır’
Danimarka Ulusal Sinema Okulu mezunu Möller, Martin Scorsese’nin Taxi Driver (Taksi Şoförü/ 1976) ile Sidney Lumet’in Dog Day Afternoon (1975) filmlerinden esinlenmiş. “Suçluluk, toplumda ve filmlerde siyah ya da beyaz olarak algılanır. Oysa suç göreceli bir kavramdır. Bilgi her an değişir, ortaya yeni bir durum çıkar. Suç, masumiyet, iyilik, kötülük algılarını işlemek istedim” diyor genç sinemacı. Möller, çekim öncesi Dog Day Afternoon, 12 Angry Men, Locke, Buried, Phone Booth filmlerini izlemiş. 1970’lerin Amerikan filmlerinin hayranı Gustav Möller, Suçlu’yu 13 günde, üç kamerayla, düşük bir bütçeyle gerçekleştirmiş. “Olanaklarınız ne kadar az olursa o kadar çok yaratıcılığınız devreye girir. Karakterlerimin sıradan olmalarını istemedim” diyen Möller, izleyicinin düş gücünü de harekete geçiriyor. Film ilerledikçe suç, masumiyet, iyilik, kötülük beklentileri de değişiveriyor.
Danimarka’nın Oscar adayı
“Gerçeğin olduğu yerde sadece iyilik ve kötülük yoktur, gri bölgeler, başka unsurlar da vardır. İzleyicinize güvenmeli ve onları öykünün ortak yaratıcıları yapmalısınız” diyen Möller, Suçlu’yu plan sekanslarla olayın sürdüğü gerçek zaman diliminde çekmiş Gustav Möller. Danimarka’nın Oscar adayı, Sundance Film Festivali’n de İzleyici, Selanik Uluslararası Film Festivali’n de erkek oyuncu ödüllerini alan, ahlak, önyargı, empati, duyarsızlık, iletişimsizlik, şiddet, çaresizlik kavramlarını sorgulayan, Gustav Möller’in yönettiği, Jakob Cedergren, Jessica Dinnage, Omar Shargawi, Johan Olsen, Katinka Evers-Johnson’un oynadığı The Guilty (Suçlu/ 2018) bugün gösterime girdi.