Hendek gerçekleri: Patlamaması mucizeymiş

Havai fişek fabrikasının enkazı patlamanın ne kadar şiddetli olduğunu anlatıyor.

Seyhan Avşar

Sakarya’nın Hendek ilçesindeki havai fişek fabrikasında meydana gelen patlamaya ilişkin gözaltına alınan Sorumlu Müdür Hasan Ali Velioğlu, ustabaşı Erşan Öztürk, Sorumlu Müdür Asiye Angın ile iş güvenliği uzmanı Aslı Bozkurt önceki gün çıkarıldıkları Hendek Sulh Ceza Hâkimliğince “taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan tutuklandı. Şüphelilerin savcılık ve hâkimlik ifadeleri ise alınmayan önlemleri ve ihmalin boyutunu gözler önüne serdi. 

GÜVENLİ DEĞİLDİ, BİLİYORDUM

Fabrikada iş güvenliği uzmanı olarak çalışan ancak 22 Mayıs’ta görevinden istifa eden Aslı Bozkurt ifadesinde fabrikadaki ihmalleri tek tek anlattı. Haftada 3 gün fabrikaya giderek şirketin çalışma birimlerini denetlediğini aktaran Bozkurt, “Olayın olduğu gün Sakarya’daydım. O bölgenin güvenli olmadığını bildiğim için fabrikaya gitmedim” dedi. İfadesinde fabrikanın bölümlerine değinen Bozkurt, “Fabrikanın Çin mahallesi olarak adlandırılan bölümüne çok fazla gitmezdim. Bunun nedeni orada çalışan A.Ç.’nin işini çok iyi yapan bir iş güvenliği uzmanı olmasıydı. Ancak bu bölümde de diğer bölümlerde olduğu gibi aksaklıklar görüyordum. En önemli sorun ise işçilerin yanlarına çok fazla malzeme almalarıydı” diye konuştu. 

‘TUTANAK TUTMADIM UYARDIM’

Bu konuda sorumluları ve işçileri sürekli uyardığını iddia eden Bozkurt, “Bölümlerde fazladan tespit edilen malzeme için tutanak tutmadım. Ancak işçilere daha fazla üretim yapmaları için fabrika müdürü Hasan Ali Velioğlu ile ustabaşı Erşan Öztürk baskı yapmaktaydı. Bu konuda uyarı yaptığımda, ‘Biz bu işi yıllardır yapıyoruz. Sen ne biliyorsun. Haftada iki gün geliyorsun’ diyordu. İşçilerin ne kadar malzeme ürettikleri listeye yazılıyordu. Bu kontrol kapsamında işçiler endişe taşıdıkları için tedbirleri unutarak daha fazla malzeme üretmeye çalışıyorlardı” dedi. Aslı Bozkurt ise ifadesinde özetle şunları söyledi: “İşçilerden bana sürekli şikâyet gelmekteydi. İşçiler bana, ‘burası patlayacak, başımıza bir şey gelecek, bir şey yapın’ diyordu. Yapmış olduğum incelemeler sonucunda her şeyi iş sağlığı güvenliği kurul toplantı tutanaklarına yazmama izin verilmiyordu, çünkü benim çalıştığım özel işletme bu şirketle çalışmaya devam ediyordu. Benim gücüm de bir yere kadar. Yeşil renkli binanın, bana ana barut deposu olduğu dahi söylenmedi. Burayı atıl bir bina zannettiğim için hiç denetlemedim. Denetlenecek yerleri bana onlar gösteriyordu. Ayrıca çalışanların kişisel koruyucuları ve donanımları da bulunmamaktaydı.”

‘BASKI YAPMADIM’

Ustabaşı Erşan Öztürk ise ifadesinde patlamanın yaşandığı fabrikada 30 senedir çalıştığını belirterek “Fabrikada imalat fazlası malzeme ve stokta olması gerekenden fazla malzeme yoktu. Üretilen mallar kolilendikten sonra sevkıyata hazır hale gelir, depoya götürülür. İşçilere daha fazla mal üretimi için baskı yapmadım. Baskı yapılmasına da şahit olmadım. Fabrikadaki denetimler Sakarya İl Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılır. Ankara’dan denetime gelenler olur. Denetim olacağı bana bir gün önceden söyleniyordu. Zaten tedbirli çalıştığımız için ekstra bir önlem almıyorduk. İşçilere koruyucu kıyafet vermiştik. Ama sıcak olduğu için bizi dinlemeyerek giymiyorlardı. İmal edilen ürünlerin konulduğu depoların bazılarına hammadde konulduğunu bilmiyordum” dedi. 

HESABI İŞÇİDEN SORULURDU

Sorumlu müdür olan Asiye Angın savcılık ifadesinde her işçi için üretim miktarının belirlendiğini aktardı. Angın, “İşçi başına düşen üretim miktarı ustabaşı tarafından belirleniyor. İşçiden bu miktarda üretim yapması isteniyor. Üretim çıkmadığı zaman da bu durum işçiden soruluyor. Bu geçmişten günümüze devam eden bir süreçtir. Patlamadan 15-20 gün önce jelatinleme bölümündeki arkadaşım Kosova’ya gönderilmek için üretilen ürünlerden rahatsız edici bir koku geldiğini söyledi. Bunu fabrikanın sahibi Yaşar Coşkun’a, Hasan Ali Velioğlu’na ve Erşan Öztürk’e söylediğini tahmin ediyorum. Daha sonra Erşan Öztürk kâğıdın yapışmasında kullanılan tutkalın fazla sürülmesi nedeniyle nemlenme olduğunu anlamış, bu mallar kurumaya bırakılmıştı. Pandemi sürecinde üretim yavaşladı. Ancak üretilen malların ne kadarının satıldığını ya da depoda saklandığını bilmiyorum. Şikâyetçilerin beyanlarında söyledikleri denetleme olmadan önce bize bilgi geldiği ifadesi doğrudur. İl emniyet müdürlüğü tarafından denetleme yapılırdı. Denetleme olmadan önce şirkete nasıl bilgi geldiğini bilmiyorum. Ben patlamanın muska bölümünde olduğunu düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.

FABRİKA SAHİBİ VE OĞLU GÖZALTINDA

Soruşturma kapsamında havai fişek fabrikasının sahibi Ali Rıza Coşkun ile oğlu Yaşar Coşkun da dün gözaltına alındı. Sakarya Cumhuriyet Başsavcısı konuya ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi: “İşverenin alınan bütün önlemlere uyulmasını temin etmek, geniş bir kontrol mekanizması kurarak iş güvenliğini işçinin inisiyatifine ve özenine bırakmadan, tehlikelere karşı bilinçlendirmek, iş disiplinini sağlamak, iş güvenliği malzemelerinin kullanılması yönünde denetim ve gözetim yükümlülüğünün de bulunduğu dikkate alındığında, söz konusu fabrika sahiplerinin de sorumlu olabileceği değerlendirilmiş olup 7 Temmuz 2020 günü sabah saatlerinde gözaltı talimatı verilmiştir.”

ÜRÜNLER SIKINTILIYDI, UYARDIK DİNLEMEDİLER

Sakarya’nın Hendek ilçesindeki havai fişek fabrikasında meydana gelen patlamaya ilişkin müşteki ifadelerindeki vahim iddialar dikkat çekti. Şikâyetçiler özellikle Kosova’ya gönderilmek için üretilen ürünlerlerde sıkıntı olduğunu ancak bunu yetkililere bildirmelerine rağmen önlem alınmadığını vurguladı. 

  • Patlamanın olduğu yerde muska ve torpil denilen patlayıcılar üretiliyordu. Üretilen mallar nemlenme yapmıştı. Kurutmak için dışarı çıkardılar. Hatta bu ürünlerden duman çıkıyordu. 
  • Kosova’ya gönderilecek patlayıcı malzemelerinin daha fazla ses çıkarması için imalathanenin hemen önünde masanın üzerinde kurutulmaya bırakıldığını gördüm. 
  • Patlamanın meydana geldiği yerde imalat fazlası malzeme olduğunu biliyordum. Üretilen malzemeler patlamanın olduğu yerde tutuluyordu. 

MAKİNELER AŞIRI ISINIYORDU

  • Pandemi sürecinde fazla olan ürünler depoya konuldu. Rutubetten dolayı çok sayıda malzeme kurutulmaya bırakılıyordu. Güneşe serilen malzemeler yanıcı olduğu için korkuyorduk. Çok kez uyarmamıza rağmen önlem alınmadı. ‘Siz çalışmaya devam edin’ denildi. Güneşle temas eden bu malzemeler patlamaya neden olur.
  • Muska isimli malzeme kolilerde şişme yapmıştı. Bu durumun tehlikeli olduğunu yetkililere bildirdik. Ayrıca jelatin bölümünde de makineler aşırı ısınıyordu. Ancak bunu da bildirmemize rağmen önlem almadılar.