HDP'nin Vicdan ve Adalet Nöbeti devam ediyor: Ülke ve rejim tanımsız halde
İzmir’deki Vicdan ve Adalet Nöbeti'nin dünkü ziyaretçileri arasında Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi üyeleri de yer aldı.
Hakan DirikHDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “sarayından” yönettiği ülkeyi ve rejimi tanınmaz hale getirdiğini dile getirerek “Türkiye şeyi” benzetmesi yaptı. Tanımında ısrar eden Kürkçü, “Türkiye şeyi bir dil sürçmesi değildir. Böyle bir şeye ancak şey denir, faşist bir şey” dedi.
Partisinin İzmir’de devam eden “vicdan ve adalet nöbetinde” konuşan Kürkçü, “Türkiye şeyi”ni şöyle tanımladı: “Türkiye’nin bilinen devlet kategorilerinden hangisine girdiği, sadece siyaset bilimi açısından değil, Erdoğan’ın rejiminin kendisini adlandırması açısından da bir muammaya dönüştü. Durmaksızın bağıran, tehdit eden bir partinin genel başkanı olan şahıs ile onun eşi, oğulları, kızları, damatları, gelinleri, eniştesi, eltileriyle oturduğu bir saraydan hiç kimsenin bilmediği usullerle yönetilen, ordusu ve donanmasının kapısında general hapsetmek için polislerin pusu kurduğu, yargıçların duruşma sırasında polis tarafından gözaltına alındığı, o gözaltı kararını veren savcıların başka savcılarca tutuklatıldığı, güvenliğin emekli kontrgerilla paşalarının taşeron güvenlik şirketlerine emanet edildiği, başbakan ve cumhurbaşkanının örtülü ödeneğinin bakanlık bütçesi büyüklüğüne ulaştığı, meclisin kendisine düşünce ifade yasağı uyguladığı, 12 vekilin hapiste onlarcasının hapis tehdidi altında olduğu, tarafsızlık yemini altındaki cumhurbaşkanının sarayından parti yönettiği, başkanı olduğu şeyin ülke mi devlet mi olduğunu kendisinin bile bilmediği, kendisini Türkiye başkanı sandığı bir şeye ancak şey denebilir, faşist bir şey.”
Milletvekili kebabı
Kendilerine tente verilmemesinin demokrasi literatürüne “milletvekili kebabı” olarak geçeceğini kaydeden Kürkçü, “Vicdan ve adalet nöbetini tasarlarken amacımız yaygın medyanın HDP ambargosu nedeniyle Türkiye ve dünya kamuoyunu haberdar edemediğimiz hak ihlallerine eylemli olarak dikkat çekmekti. Dünya, İzmir’in orta yerindeki şu kafesi gördüğünde, kuşatılanların ülkenin 3. büyük siyasi partisinin milletvekilleri olduğunu öğrendiğinde ‘Türkiye’de demokrasi var mı, adalet var mı, vicdan var mı?’ diye soracaktır elbette. Gerçekleri yazan gazetecilerin hapiste olduğunu, binlerce bilim insanının ‘firavun’un öğrenilmesini istemediği gerçekleri araştırdıkları için üniversiteden kovulduğunu bilen dünya bunu sormayacak mıdır? Bırakın Sur’u, Cizre’yi İzmir’de şu Gündoğdu Meydanı’nda şu kafeslerin gerisinde adalet ve vicdan var mı?” diye konuştu