HDP'li Yıldırım: Halk biliyor, istihbarat mı bilmiyor

HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, “IŞİD’le ilgili önergelere neredeyse hiçbir cevap alamadık. Sadece Gaziantep milletvekilimiz Mahmut Toğrul’un IŞİD’le ilgili 14 önergesi vardır, nötr olabilecek bir cevap dahi verilmemiştir” dedi.

cumhuriyet.com.tr



HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, TBMM’de verdikleri önergelerin geneline istedikleri kadar da olmasa cevap alabildiklerini ifade ederken “IŞİD’le ilgili önergelere neredeyse hiçbir cevap alamadık. Sadece Gaziantep milletvekilimiz Mahmut Toğrul’un IŞİD’le ilgili 14 önergesi vardır, nötr olabilecek bir cevap dahi verilmemiştir” dedi.

Yıldırım, “Öyle bir noktadayız ki AKP, kendi partilileri ve hükümet çevreleri dışında kimseyi IŞİD’le ilişkisi olmadığına inandıramıyor” ifadelerini kullanırken, Ankara Hacıbayram’da IŞİD yapılanması olduğunu söyledi. Yıldırım, “Bütün halk biliyor da emniyet ve istihbarat mı bilmiyor. İstanbul’da binlerce kişiyle namaz kıldıklarını, Adıyaman’da kahvelerde nasıl militan devşirdiklerini biliyoruz. Davutoğlu’nun “eyleme geçmeden harekete geçmiyoruz, burası hukuk devleti” veciz sözü de hala kulaklarımızda çınlıyor” ifadelerini kullandı.

Meclis’te düzenlediği basın toplantısında konuşan Yıldırım, şunları söyledi:

Biz bir buçuk yıla yakın bir süredir siyaset yaşamımızın her alanında Türkiye’nin IŞİD ilişkisinin devleti yöneten siyasi akılca kullanıldığını iddia ettik, belgeler sunmaya çalıştık. Son birkaç aydır bu barbar örgütün saldırılarının artması üzerine bir kez daha dikkat çekmek istedik. Bu konudaki her iddiamız iktidar sahipleri tarafından reddedildi, toplum vicdanını tatmin eden bir açıklamayla henüz karşılaşmadık. Toplum, hala bu konudaki kaygılarını ortadan kaldırabilmiş değil.

Türkiye’nin IŞİD’e karşı bugünlerde mücadele içine girmiş olması, geriye dönük ilişkilerini ortadan kaldırmaz. Çünkü Türkiye 5 yıldır Esad rejimiyle de mücadele içindeydi. Bugün geldiği noktada Esad’ın yine Suriye devlet yönetiminde kalmasını onaylayan bir anlaşmaya imza atmıştır. Aydan aya haftadan haftaya hatta günden güne değişen dış politika yaklaşımları Türkiye’nin bugünkü konumlanışını da ilişkilerini belirlemez. Bu konudaki iddialarımızı çürütmeye de yetmez.

"AKP kimseyi IŞİD’le ilişkili olmadığına inandıramıyor"

Milletvekilliği’ne başladığım dönemde ilk önergem IŞİD – Türkiye petrol ilişkisiyle ilgiliydi. Partimiz bu konuda pek çok önerge vardı. Nedense farklı konulardaki önergelere istediğimiz düzeyde olmasa da muhatap buluyoruz ama IŞİD’le ilgili önergelere neredeyse hiçbir cevap alamadık. Sadece Gaziantep milletvekilimiz Mahmut Toğrul’un IŞİD’le ilgili 14 önergesi vardır, nötr olabilecek bir cevap dahi verilmemiştir. Öyle bir noktadayız ki AKP, kendi partilileri ve hükümet çevreleri dışında kimseyi IŞİD’le ilişkisi olmadığına inandıramıyor. Ne uluslararası toplumu ne de Türkiye toplumunu inandırabiliyor. Bugün IŞİD’e karşı mücadeleye girilmiş olması, AKP hükümetinin IŞİD ile geçmişteki ilişkilerini ortadan kaldırmaz.

"IŞİD infazcıları serbest Ahmet Türk’e kelepçe şartı"

IŞİD’in infazcısı Ahmet Güneş, tutuklu yargılanırken tahliye edildi, Urfa ve Antep’te 3 gazeteciyi infaz eden başka bir IŞİD’li ile ilgili gözaltı bile uygulanmadı. IŞİD’in Türkiye sorumlusunun mahkemeye kelepçesiz çıkarılması bir yanda duruyor. Ahmet Türk’ün hastaneye götürülmesinin kelepçe şartına bağlanmasını da sizin vicdanınıza sunuyorum.

"Halk biliyor, istihbarat mı bilmiyor?"

Ankara Hacıbayram’daki IŞİD yapılanmasını bütün halk biliyor da emniyet ve istihbarat mı bilmiyor. İstanbul’da binlerce kişiyle namaz kıldıklarını, Adıyaman’da kahvelerde nasıl militan devşirdiklerini biliyoruz. Davutoğlu’nun “eyleme geçmeden harekete geçmiyoruz, burası hukuk devleti” veciz sözü de hala kulaklarımızda çınlıyor.

Her gün IŞİD’e yönelik operasyon düzenleniyor. Ama 30 gözaltı 2 gün sonra serbest, 40 gözaltı 3 gün sonra serbest bırakılıyorlar. Ama bizim legal siyaset yapan İstanbul eş başkanlarımız tutuklanıyor. Urfa’daki siyasiler toplama kampında tutuluyor ve tutuklanma oranları yüzde 80.

"Elektrik kesintileri vizyonsuzluğun sonucu"

Son bir yılda şiddet ortamının hakim olmasından sonra, ekonomik ortamdaki bütün parametrelerin geriye gittiğini biliyoruz. Maliye bakanlığı 2016 için ortaya koyduğu hiçbir hedefi tutturamadı. Ne faiz oranlarını, ne işsizlik oranlarını, hiçbir hedefini tutturamadı. Kim, bunun sebeplerini neye bağlarsa bağlasın bizim için sebebi çatışmalı ortamdan sonra yatırımcıya ve iş çevrelerine karşı güven problemi yaşanmasıdır. Ülke ekonomisi bu haldeyken bir darbe de yatırım faaliyetini sürdürenlere Enerji bakanlığında elektrik kesintileriyle gelmiştir. İstanbul’un büyük kesimi, elektriksiz kaldı, üretim durdu. Bu bir vizyonsuzluğun ürünü, sonucu. Bu ülkeye şiddet hakim olmaya başladıktan sonra hem canlarımızı kaybediyoruz, hem ciddi bir kaynak kaybımız var.

Enerji bakanlığı, enerji iletim hatlarında kopma olduğunu açıklamış, bunun için haftalarca beklemeye gerek var mıydı? Enerji nakil hatlarında bir kopma varsa bu bir gün içerisinde tespit edilebilir. Gerçek sebep bu ise o zaman onlarca yıllık nakil hatları neden yenilenmiyor? Böyle bir yönetim böyle bir enerji politikası olabilir mi?

"Rusya ve İran’la ilişkimiz bozulursa enerji problemi yaşarız"

Biz de sektörün uzmanlarıyla görüştük, toplantılar yaptık. Vardığımız sonuç enerji hatlarındaki eksiklik olduğu değil. Dışa bağımlı bir elektrik yönetimimiz, enerji kaynaklarımız var. Tüm enerji kaynaklarında dışa bağımlıyız. Düşünün Rusya ile, İran’la ilişkimiz bozulursa bu ülke yeniden enerji problemi yaşayacağız. Zaten Cumhurbaşkanı ‘olmazsa tezek yakarız’ demişti.

 "Yaz saati uygulaması anlamsız bir inat ve plansızlıktan kaynaklı"

Yaz saati uygulamasıyla çocuklarımızın karanlıkta okula gidişine mi yanalım enerjide karşımıza çıkan ekstra yüklere mi yanalım bilemiyoruz. Düşünün bu uygulamaya ve üretimin azalmış olmasına rağmen geçen yıla göre elektrik tüketimi yüzde 6.5 artmış. Anlamsız bir inattan, plansızlıktan kaynaklı yaz saati uygulamasından vazgeçmemenin bir anlamı yoktur.

Biz bir güneş ve rüzgar cennetinin içindeyiz ama hala nükleerle ve onun ortaya çıkaracağı potansiyel risklerle, doğamızı, tarihimizi yok eden hidro - elektrik santrallerle uğraşıyoruz.  Bu ülke büyük bir öngörüsüzlük, plansızlıkla yönetildiği için sahip olduğu kaynakları kullanabilme noktasından çok uzaktadır.

"Anayasa konusunda MHP ve AKP’nin birbirine karşı tutumu güvensiz"

Bu değişikliğe anayasa değişikliği demiyoruz, Anayasa paketi olarak kabul etmemiz için bunun toplumsal bir sözleşme olması lazım. Bu sadece bir kişiye ve zümreye dönük değişiklik metnidir. MHP ve AKP’nin birbirine güvensizlik suçlamasını bir yana bırakarak söylüyorum açıklamaları var. AKPyi kurmuş, yönetmiş birçok ismin bu paketi eleştirdiği ortada duruyorken, bütün AKP’lileri tatmin etmemişken; aynı şey MHP için de geçerliyken, bu paket daha tam olarak MHP ve AKP’nin paketi olamamışken biz “80 milyonun paketi”, “anayasa paketi” demeyeceğiz.

Vatan hainliğiyle ilgili tartışmada azadeyiz, bu değerlendirmeyi doğru bulmuyoruz. Bu noktada Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili açıklamasını hatırlatırım, “ahlaksız bir teklif ama evet diyeceğim” demişti.