HDP'li Osman Baydemir: Sözlerim yanlış tercüme edildi
Osman Baydemir'in "Hükümet de Kürtler de çözüm sürecinin bitmesini istedi" şeklinde ifadeler kullandığı iddia edilen röportajla ilgili Baydemir cephesinden açıklama yapıldı.
cumhuriyet.com.tr<video:783058>
HDP'den yapılan açıklamada ise Baydemir'in sözlerinin yanlış tercüme dildiği bildirildi ve açıklamanın görüntüsü ile Türkçe tercümesi paylaşıldı.
"Parti Sözcümüz Osman Baydemir'in, Kürdistan Bölgesel Yönetimi merkezli Waar TV'de katıldığı bir programdaki bazı ifadeleri, bir haberi ajansı tarafından hatalı olarak servis edilmiştir." denilen açıklamada, Baydemir'in programdaki sözleri şu şekilde aktarıldı:
O deklarasyonun yayınlanmasından iki gün sonra, Erdoğan aleni bir şekilde o deklarasyonu tanımadığını kamuoyuna deklare etti ve Kürt sorunu diye bir sorunun olmadığını, asıl sorunun terörizm sorunu olduğunu ifade etti. Çözüm masasına tekme atan Erdoğan ve AKP Hükümeti’nin kendisidir. O deklarasyondan Erdoğan’ın haberinin olmaması mümkün değil. Ve zaten Erdoğan’ın öyle bir görüşmeden haberdar olmaması mümkün olmadığı gibi, bunu düşünmek akıl ve ferasetten uzak bir durumdur. Keza ilerleyen günlerde o masada yer alan ve Hükümetin temsilcisi olan kişiler, yaptıkları açıklamada Erdoğan’ın durumdan haberdar olduğunu beyan ettiler.
Seçimlerden önce AKP 2013-2015 yılları arasında, acaba neler gelişti? 7 Haziran’dan 1 Kasım’a doğru acaba ne oldu da AKP’nin vekil sayısı 257’den 317’ye çıktı. Bunu belirleyen şey ölümler oldu. Çünkü Hükümet kendi istikbalini çatışma seçeneğinde buldu.
Çözüm süreci ilk başladığında hedeflenen şey, iç savaşı durdurmak ve mevcut sorunlara çözüm olmak amacı taşıyordu. Biz HDP olarak bugün de aynı noktadayız. Ama şunu belirtmek lazım, bu süreç aynı zamanda Suriye Kürtlerinin (Rojava) statü imkânlarının ortaya çıktığı dönemdir. Rojava’da Kürtlerin özgürlük ihtimali Ankara Hükümeti’nin “kırmızı çizgisi” oldu.
Soru: Dolmabahçe Mutabakatı önemlidir. Görüşmeler oluyordu ve Erdoğan bu deklarasyondan sonra çıkıp bunu kabul etmediğini söyledi. Selahattin Demirtaş da deklarasyondan 45 dakika sonra çıkıp Hükümete güvenmediğini ifade etti.
Baydemir: Türkiye’de savaşın durdurulması, ölümlerin son bulması noktasında halkın demokrasi talebinin daha güçlü olduğunu söylemek mümkün. Halk, çatışma ve savaşın durmasından sonra daha huzurlu ve özgür bir şekilde fikrini ifade ediyordu. Bu durum Hükümetin bazı siyasal ve iktisadi tıkanıklığı/kriziyle birleşince, halk desteğinin düşmesini sağladı. Hükümet, barış ve sulhun egemen olduğu bir ortamda tek başına Hükümet olamayacağını anladı. Dolayısıyla da sorun/çatışma üreten bir noktaya geldi. Bu durum aslında Türkiye’de daha önceki hükümetlerin de ortak noktası. Bütün partiler egemenliklerini korumak için çatışmaya yöneldiler, AKP de öyle.
Sayın Öcalan, 2013 Newrozunda demokrasi manifestosunu ve sorunun çözümü ile ilgili bir yol haritası yayınladı. O günden Dolmabahçe Mutabakatına kadar her iki taraf arasında güven ortamı oluşmadı. Hükümet Kürt Hareketi’ne güvenmediği gibi, Kürt Hareketi de Hükümete güvenemedi.
Aradaki 2 yıllık sürede Türkiye’deki birçok sorun tartışıldı. Halk bu süreçte bir takım beklentiler içinde oldu ve güven ortamının oluşmasını ve Hükümetin barış konusunda samimi olduğuna inanmak istedi.
Mesela bir talep vardı: cezaevlerindeki hasta tutsaklar meselesi. Bunlar için bir adım atılması beklentisi vardı. Fakat ne yazık ki bununla ilgili hiçbir adım atılmadı. Hükümet süreci ağırdan aldı. Bu da güvensizliğin oluşmasına sebep oldu. Her iki taraf da bu sürecin bitirileceğini ve çatışmanın tekrar başlayacağını düşünecek kadar birbirlerine güvenmiyorlardı.