HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu: "Erdoğan adım atarsa HDP AKP ile tabii ki uzlaşır"

HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu, yeni bir 'çözüm süreci'ne ilişkin ilginç açıklamalarda bulundu. Katırcıoğlu "Erdoğan adım atarsa HDP AKP ile tabii ki uzlaşır" dedi.

cumhuriyet.com.tr

HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı görüşme ve AKP ile uzlaşma konusunda ilginç açıklamalarda bulundu.

FETÖ'ye yakınlığıyla bilinen Kronos Haber isimli sitenin sorularını yanıtlayan Katırcıoğlu, görüşmede Biden’ın Erdoğan’a “Demokrasiye yönelik adımlar atarsanız size destek veririz” dediğine dair duyumlar aldıklarını belirtip AKP ile yeniden bir “çözüm süreci” başlatılırsa HDP olarak iktidarla uzlaşabileceklerini söyledi.

Katırcıoğlu, HDP İzmir il binasına yapılan saldırıyla da AKP’ye “Sakın demokratik bir yola doğru evrilme, burada dur” denilmiş olduğunu öne sürdü.

Röportajın ilgili bölümü şöyle:

Saldırı ile ilgili yeni gelişmeler var mı? Soruşturma ne aşamada? Devlet Bahçeli’nin yaptığı açıklamalarına ne dersiniz?

Soruşturma ne aşamada bilemiyorum. Özellikle Devlet Bahçeli ve tabii MHP kendileri olmadıklarını söyleseler de -kimseyi kanıtı olmadan suçlamak istemem- anladığım kadarıyla AK Parti’ye bir mesaj veriyorlar.

Nasıl yani?

Evet. Duyduğumuza göre ABD Başkanı Biden ve Erdoğan görüşmesi sırasında Biden Erdoğan’a “demokrasiye yönelik adımlar atarsanız size destek veririz” demiş. Erdoğan ve Erdoğan’ın birlikte olduğu koalisyon güçleri bunlar derin devleti temsil eden kişiler- anlaşılan bıçak sırtı bir dengedeler aslına bakarsanız. Ya düşecekler ya da despotizme doğru ülkeyi yönlendirecekler diye düşünüyorum. Eğer demokrasi yönünde adımlar atmak mümkün olabilirse ki ben Erdoğan’ın yapabileceğini düşünüyorum, ama bu ortaklık içinde bunun pek mümkün olmayacaktır.

‘ERDOĞAN UÇURUMDAN KURTULMAK İÇİN DEMOKRATİK ADIMLAR ATABİLİR' 

Burada hemen şu sorumu sorayım. Yeni Yaşam Gazetesi’nde yazdığınız bir yazıda, “Kapatma davası, Kobane davası, İzmir’ deki saldırının iktidar bloğundaki çatlamanın ima ettiği ayrılıklarla ilgili olabilir. Karşımızda değişmek istemeyen bir devlet var. Sanırım sorun burada.” diyorsunuz. Bunu detaylandırır mısınız? Kim bu aktörler ve ayrılmanın nedeni ne?

Birkaç ay içerisinde arka arkaya olan bir takım gelişmeler oldu. Bir tanesi 104 amirale açılan soruşturma. Ardından Sedat Peker’in çıkışı ve ortalığa döktüğü özellikle Ağar ekibi ve yolsuzluk hikayeleri. Burada bir çatlama var gibi gözüküyor. Bir de son olarak Balyoz davasında yedi kişinin cezasını yenilediler. Şimdi bunlar tesadüf de olabilir. Fakat bunları yan yana getirdiğimiz zaman sanki 15 Temmuz’dan sonra Tayyip Erdoğan bir koalisyon kurdu. Bunun içinde Hulusi Akar da var, Süleyman Soylu da var, Bahçeli de var ve muhtemelen başkaları da var. Hulusi Akar’la orduyu kontrol ediyor. Bir takım yakın adamlarıyla büyük kurumları yönlendiriyorlar. Süleyman Soylu da İçişleri Bakanlığı’nı yönlendiriyor. Böyle bir koalisyon oluştu. Bu koalisyon Sedat Peker’in gündeme getirdiği davalarla oluşan bir çatlak ihtimalini bana düşündürüyor.

Bunu Biden’la ilişkilendirerek düşündüm. Eğer gerçekten de Adalet ve Kalkınma Partisi veya Tayyip Erdoğan uçurumu gördü ve uçurumdan kurtulmak için yavaş yavaş da olsa daha demokratik adımlar atmak gibi bir düşünceye gelmiş olsa bunu MHP varken nasıl yapacak? Dolayısıyla Tayyip Erdoğan bence gerçekten zor durumda. Çünkü partisine yeteri kadar hâkim değil. Daha doğrusu parti siyasetine hâkim diyeyim. Bildiğimiz kadarıyla bize dava açılması konusunda Adalet ve Kalkınma Partisi içinde birçok insan rahatsız. Bunu bize ifade ettiler. MHP ısrarla “kapatılmalıdır” diyerek bence Tayyip Erdoğan’ın elini belirliyor. Bu konuda bir karara varmak için biraz beklemek lazım. Deniz Poyraz’ı öldüren kişinin her ne kadar psikolojisi bozuk biri olarak gösterilmeye çalışılsa da görüntüleri ve hareketlerinden hiç öyle olmadığını görüyoruz. Tam bir profesyonel. Bu adamın yalnız başına bu işi yapmış olması çok zor bir ihtimal. En azından benim bu zamana kadar öğrendiğim, bu ülkede cinayetlerin içinde hep derin devletin olduğudur. Sedat Peker, Uğur Mumcu cinayeti için Ağar’ı işaret etti. 1990’larda beyaz Toroslarla kaçırılan bir sürü faili meçhul cinayetin varlığı, gerekse çözüm süreci sonunda özellikle 7 Haziran sonrasında olan olaylar, bunların hepsi bir iradeye tekabül ediyor. Türkiye devleti veya onu kontrol eden başka bir irade.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bu iradenin dışında mı konumlandırıyorsunuz?

Hayır. O şu anda bunlarla koalisyon halinde ama çıkışında böyle bir şey yoktu. Hatta söylemekten hiçbir sakınca görmüyorum, Adalet ve Kalkınma Partisi’ni bir itiraz hareketi olarak yani ceberut bir devlet yapısına karşı bir itiraz hareketi olarak desteklemiş insanlardan biriyim. Çünkü Cumhuriyet yönetimi her ne kadar CHP iktidar olmasa bile İttihat ve Terakki zihniyeti hep vardı. Bunu unutmuyoruz. Ben o sırada üniversitede Rektör Yardımcısıydım. Başörtülü kızları üniversiteye almıyoruz derdi yönetim. Neden almıyoruz? “Çünkü öyle istemiyoruz.”

"İZMİR SALDIRISI İLE 'HDP'YE AYAĞINIZI DENK ALIN' MESAJI VERİLDİ "

HDP’nin İzmir İl Başkanlığı’na saldırının Bahçeli’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir mesajı olduğunu ve elini bağladığını söylediniz. Cumhurbaşkanı’nın zor durumda olduğunu düşündüğünüzü de. Bu soruyu o nedenle sordum. Böyle düşündüğünüz için saldırıyı nereye konumlandırıyorsunuz diye sorayım bir de. Bahçeli tarafına mı?

Bahçeli demeyelim, çünkü suçlama gibi olur ama biraz evvel bahsettiğim o irade değişmek istemiyor. Yani gücünü devam ettirmek istiyor. Erdoğan buna da razı olabilir belki, ama hadise hızla illegal yerlere doğru gidiyor. Tayyip Erdoğan bunu görüyor ama çaresiz bir şekilde bunların önü olmaya devam ediyor diye düşünüyorum. Bize yapılan saldırıyla kapatma davası başlamadan önce bir mesaj verildi.

Kime verildi?

Bize tabii ki verildi.

Ne denmiş oldu?

Ayağınızı denk alın. Bizim mevcut siyasi yapının değişmesi, çok kimlikli, çok inançlı yeni bir demokrasi anlayışı üzerinden siyaset yapmamız onların bütün konumlarını bozuyor. Bütün bu baskılarına rağmen partimizin değil barajın altına düşmek giderek artan bir desteği olduğunu görüyorlar. Dolayısıyla bu seçim manevraları içinde de anlamlı bir şey. Bizi tasfiye etmeleri mümkün olabilse onlar için olumlu olacak diye düşünüyorlar. Ve bu çerçevede bize mesaj veriyorlar.

Başka kime ya da kimlere bir mesajdır?

AK Parti’ye ve Erdoğan’a.

Onlara ne denmiş oldu?

Sakın demokratik bir yola doğru evrilme, burada dur denmiş oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan demokrasi yönünde adımlar mı atıyordu ve engellenmiş oldu?

Böyle bir şey söyleyemem ama kendisine yöneltilen bir teklif var. Bu da eğer varsa. Biden’ın söylediği doğruysa böyle bir teklif var.

Erdoğan'ın Kandil'e mesaj göndermesi çözüm arayışında olduğunu gösteriyor  

Tam bu noktada şunu sormak isterim. Murat Karayılan 9 Haziran 2021 tarihinde, “Birkaç ay önce Türk devleti bazı dostlar vasıtasıyla, hatta Tayyip Erdoğan bizzat kendisi bize bilgi göndererek Türkiye’nin içinde, Kuzey Irak’ta ateşkes ilan edin. O zaman biz de yapacağınız hiçbir şeye müdahil olmayız dediler” iddiasında bulundu. Bekleyen ya da başlamış ya da başlaması planlanan bir müzakere mi var?

Bu haber bir işaret tabii ki. Tayyip Erdoğan’ın hâlâ bir çözüm arayışı içerisinde olduğuna işaret eder. Dolayısıyla benim söylediğimi biraz destekleyen bir hadise. Tahmin ediyorum Tayyip Erdoğan şunu görüyor, MHP’lileşiyor bir kere. Kendisi “bütün milliyetçilikleri ayaklarımın altına aldım” dememiş miydi? Şimdi nereden çıktı bu Türk milliyetçiliği? Hani siz ümmetçiydiniz? Hani farklı etnik kökende insanlara yakındınız? Böyle diyorlardı. AK Parti içinde akil birtakım insanlar var ve onlar bu rahatsızlığı söylüyorlar. Bu gidişin iyi bir gidiş olmadığını söylüyorlar. Zaten AKP içerisindeki muhalif seslere baktığımız zaman böyle bir itirazın orada olduğunu görüyoruz. Daha önce de Başkanlık Sistemi noktasında itiraz edenler de olmuştu. Onların hepsi tasfiye edildiler ve böyle bir yola girdi.

Yeniden bir çözüm masasına oturulur mu sorusu çok ortadadır. Keşke olsa diyeceğim bir şey. Benim gönlümden geçer. Çünkü akıl şunu gerektiriyor, bir kimliğin üzerine baskı yapıldığı vakit o kimliğin içindeki farklılıklar yok olur. Sınıfsal farklılıklar dahi yok olur. Diyarbakır’da iş adamları ile konuşurken “ekonomik sorunlarınız var ama esas sorunumuz özgürlük sorunudur” dediler. “Kimliğimizle ilgili sorunumuz var” dediler. Dolayısıyla 2015 itibarı ile Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesi gerekçe gösterilerek başlatılan saldırılar, bunun karşılığında tek çare olarak hendek kazarak kendisini savunmak durumunda kalmış olan gençler arasındaki kavga esasında onların iddia ettiği gibi PKK’nin yaptığı bir kavga değildi. Bunun içinde en başta FETÖ’cü subaylar vardı. Bu hiç konuşulmuyor. O sırada bütün Güneydoğu’da yönetimde bulunan üst düzey askerlerin hemen hemen hepsi FETÖ’den tutuklu şu anda. Bu bir tesadüf olamaz ki.

O iki polisin öldürülmesinden de bir fiyasko ortaya çıktı. Tek bir kanıt bulamadıkları için tutukladıklarını bırakmak zorunda kaldılar. Çünkü onlar öldürmemişti. O iki polisi gerekçe gösteren hangi zihniyetse -derin devletin de yapmış olabileceğini düşünüyorum- ses kayıtları çıkmıştı “bir bomba atarız savaş çıkarırız” diye ona benzer bir şeydi. Yabancı örgütler, istihbarat örgütleri de olabilir. Türkiye’nin kanayan yarasını daha da kanatmak için bir hamle olarak görülebilir. Bunun Tayyip Erdoğan 7 Haziran’da iktidardan düştü ama bu olayları yaratarak 1 Kasım’da tekrar seçimleri kazandı. Fakat bu kez öncekinden daha zayıftı. Ancak MHP’nin desteği ile ayakta durabildi. Bütün bunlar bir şey söylüyor, Kürt sorununu bu şekilde çözemezsiniz. Bütün bu olaylardan, bütün bu yaşananlardan sonra Kürt sorununu böyle çözmek demek Kürtleri daha fazla birleşmeye iter. Öyle de oluyor zaten. Açıkça sana söyleyeyim, İş ve Aş Buluşmaları’nda İzmir’den Van’a Anadolu’daki çeşitli yerlerini dolaştık. İnsanlar partimizi eleştirse de “bizim partimiz sizsiniz, arkanızdayız” diyor.

ERDOĞAN ADIM ATARSA HDP AKP İLE TABİİ Kİ UZLAŞIR  

“Gönlümden geçer” dediğiniz için tekrar sormak isterim. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu yönde adım atsa HDP tekrar AKP ile uzlaşır mı?

Tabii ki.

Gerçekten bu şekilde bir çözüm çıkmasına inanç var mı?

Her an var. Sayın Öcalan da söyledi. “Ben bir hafta da çözerim” dedi. Bu çözülmeyecek bir mesele değil.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile müzakere edilir ve çözülür diyor musunuz?

Evet. Çözüm konusunda bir adım atmayı düşünürse tabii ki konuşuruz. Ben bunun doğru olacağını düşünüyorum. Çünkü Kürt sorunu sadece Kürt sorunu değil. Türkiye’nin hem eksik demokrasisinin sorunu hem de ekonomik bir sorun. Kürt sorununu çözen bir Türkiye ekonomik sorunlarına da çözebilir."

HDP'DEN TEPKİ

Katırcıoğlu'nun Twitter'da kendi hesabından paylaştığı röportajdaki açıklamalarına HDP içerisinden tepki geldi. HDP MYK Üyesi Veli Saçılık "Bu tartışma HDP'ye yarayacak bir tartışma değil. HDP, Saray Rejiminin demokratikleşme ihtimali üzerinden bir tartışma yürütmez." ifadelerini kullandı.