HDP: Bu savaşa yüksek sesle 'hayır' demeliyiz
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, "Şüphesiz toplumdaki her bir bireyi, kuruluşu, örgütlenmeyi muhatap alıyoruz ama bütün muhalefet partileri de bu çağrımızın muhatabıdır. Gelin birlikte demokrasi ittifakını örelim. Birleşebileceğimiz, uzlaşabileceğimiz, mutabık kalabileceğimiz temel ilkeleri tespit edelim, temel değerleri müzakere edelim ve ülkeye yeni bir yol önerelim" dedi.
cumhuriyet.com.trSancar, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, HDP'nin geçtiğimiz hafta kongresini gerçekleştirdiğini ve eş genel başkanlığa seçildiğini anımsattı.
"Bu onurlu bir görevdir ama biliyoruz ki bizde başkanlık, eş başkanlık ve diğer bütün görevler birer emanettir." diyen Sancar, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın üniversitede öğrencisi olduğunu aktardı. Sancar, "Bir hoca olarak kendisine öğrenciliğinde olmuşsa bundan gurur duyarım fakat şimdi ben onun öğrencisi olmaya adayım. Ben onun başkanlık pratiğinden, siyaset tecrübesinden yararlanacağım. Şimdi, o benim hocamdır." diye konuştu.
Demokrasi Partisi (DEP) milletvekillerinin 2 Mart 1994'te tutuklandığını hatırlatan Sancar, "O günden bugüne demokratik siyasete ve bu gelenekte ortaya çıkan partilerimize, yoldaşlarımıza yönelik çok insafsız baskılar uygulandı, uygulanıyor. O gün demokratik siyaseti ezme zihniyetindekiler şimdi tarihin çöp sepetindeler. Ondan sonra gelenler de aynı yöntemleri denediler, başaramadılar. Şimdi mevcut iktidar bundan medet umuyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Demokratik siyasette" ısrar ettiklerini dile getiren Sancar, "Bizim buradaki ısrarımız, demokratik siyasette ısrardır. 1994'te de aynı kararlılık vardı. Demokratik siyasette ısrar ettiğimiz için bu baskıların hiçbirine boyun eğmedik. Kalktık, yürümeye devam ettik. Siyaset bizim için ikbal meselesi değildir." ifadelerini kullandı.
"HİÇBİR PARTİYLE KAPALI KAPILAR ARDINDA PAZARLIK ETMEDİK"
Demokratik siyasetin "yolları", barışçıl çözümün de "hedefleri" olduğunu vurgulayan Sancar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Barışçıl çözümden kastımız elbette en başta Kürt sorunudur. Biz barış çağrılarını Kürt sorunuyla ilgili yaparken bazıları bunu farklı yorumlamaya çalışıyor. Bu çağrılarda bizim tek muhatabımız var. Bizim çağrımız, Türkiye toplumu, Türkiye'nin demokratları, vicdanlı, ahlaklı insanları, emekçileri, kadınları, gençlerinedir. Gelin barış mücadelesini büyültelim. Hangi iktidar mevcut olursa olsun ona barışı hep birlikte dayatalım. Yapmıyorsa, o iktidarı değiştirelim.
Biz kimseye 'gelin, masa kurun, oturalım' diye çağrıda bulunmadık. Biz ne yaptığımızın farkındayız. Demokrasi ittifakından söz ederken de toplumla ittifaktan söz ediyoruz. Şüphesiz toplumdaki her bir bireyi, kuruluşu, örgütlenmeyi muhatap alıyoruz ama bütün muhalefet partileri de bu çağrımızın muhatabıdır. Gelin, birlikte demokrasi ittifakını örelim. Birleşebileceğimiz, uzlaşabileceğimiz, mutabık kalabileceğimiz temel ilkeleri tespit edelim, temel değerleri müzakere edelim ve ülkeye yeni bir yol önerelim. Bunu hep birlikte yapalım. Biz, bunu hiçbir zaman gizli kapaklı yapmadık. Hiçbir zaman, hiçbir partiyle kapalı kapılar ardında pazarlık etmedik, müzakere yapmadık. Çağrımız açıktır, tutumumuz şeffaftır, berraktır. Demokrasi, barış, özgürlük isteyen herkesle temel ilkeler etrafında bir araya gelmeye hazırız. Gelin buluşalım, bu gidişata hep birlikte son verelim."
"GÜÇLÜ BİR BARIŞ HAREKETİ"
Suriye'nin İdlib kentinde rejim unsurlarının hava saldırısında şehit olan askerlere Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı dileyen Sancar, "Unutmayın, savaş devam ederken ölenlerin milliyeti, cinsiyeti ve geldiği köken sorulmuyor. Biz orada ölen herkesin acısını yüreğimizde hissediyoruz. Savaş, insanları, insanların gerçek hayatlarını yok ederken buna ayrımcı yaklaşmak vicdanları yok eder. Biz hem acıyı yüreğimizde taşıyoruz hem de vicdanı korumaya devam edeceğiz. Bu savaş durmalıdır. Bu savaşı durdurmalıyız. Ölen askerler, siviller, hepsi insanlığımızı eksiltiyor. Eğer insanlığımızı kurtarmak istiyorsak, bu savaşa yüksek sesle 'hayır' demeliyiz" dedi.
Yurttaşların özellikle son bir ay içerisinde, "Suriye'de ne işimiz var?" diye sorduğunu ileri süren Sancar, "Biz, 'savaşa hayır' diyen her sesin, her yürüyüşün içinde olacağız. Bütün arkadaşlarımız, teşkilatlarımız bu sesi zaten çıkarıyorlar, daha da güçlü çıkaracaklar. Kim buna katılırsa onlarla birlikte bu sesi yükseltmeye hazırız." diye konuştu.
Sancar, Demokrasi İçin Birlik, Diyalog Grubu, Doğu Güneydoğu Dernekler Federasyonu, Yurttaş Girişimi'nin konuya ilişkin yayınladığı bildiriyi okudu.
Türkiye'de "güçlü bir barış hareketi" oluşturmanın zamanı olduğunun altını çizen Sancar, "Fakat sadece Türkiye ile sınırlı kalmamasını istiyoruz. Orta Doğu'da güçlü bir barış hareketi kurma imkanımız var. Orta Doğu'da savaşlardan zarar gören bütün halklara buradan çağrı yapıyoruz: Hep birlikte ülke, inanç farkı gözetmeksizin, hiçbir sınıra aldırış etmeksizin, gelin hep birlikte güçlü bir barış hareketi kuralım. Bu barış hareketi, bizim demokrasi ittifakı hedefimizin de bir parçası olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
"MÜLTECİLERE, AVRUPA'DAKİ BÜTÜN DEVLETLER KAPILARINI AÇMALI"
Düzensiz göçmenlerin Avrupa'ya geçişine değinen Mithat Sancar, şunları kaydetti:
"Toprağından göçmüş; evini, yurdunu, akrabasını, dostunu terk etmek zorunda kalmış insanları, pazarlık malzemesi haline getirenler, şantaj malzemesi olarak kullananlar, utanmalıdır. Mülteci krizi, insanlık krizidir. Mültecilere karşı her saldırı insanlığa saldırıdır. Mültecileri, pazarlık kozu olarak ölüm yolculuğuna sürüklemek büyük vicdansızlıktır fakat onları sınır kapılarında, soğuk havada çadırsız, gıdasız bekletmek, gaz ve plastik mermiyle müdahale etmek de o kadar büyük bir vicdansızlıktır. Mültecilere, Avrupa'daki bütün devletler kapılarını açmalıdır. Bu insanların barınma, sağlık ve diğer bütün temel ihtiyaçlarını karşılayacak bir uluslararası fon kurulmalıdır."