Haydar Özay'dan 'Gezi Resmi'
Ressam Haydar Özay, Mimarlar Odası’ndaki dev tuvalinde Gezi Direnişi’ne dair dev bir tablo ortaya koymuştu. Özay, çalışmasını; yaşamı ve eserin oluşum süreci bağlamında ele aldığı bir katalogla okura sunuyor. Özay ile Gezi’de hayatını kaybedenlere bir saygı duruşu olarak nitelediği Gezi Resmi’ni ve sanatını konuştuk.
Reyyan BayarGezi için bir tablo yapma fikri nereden doğdu?
Gezi resmine hazırlıkla ve yer aramakla çok uzun bir zaman geçti. Gezi Resmi yapmak içinbakmadığım yer kalmamıştı ki 2007'de tanıştığım mimar Mücella Yapıcı'yla konuştum. Mücella Hanım, bir atölye oluşturmayı önerdi. Mimar Sami Yılmaztürk’ün de katkılarıyla beni bir yıl Mimarlar Odası'nda misafir ettiler. Mimarlar Odası emekçilerine minnettarım. Gezi'nin ikinci yıldönümünde, 30 Mayıs 2015'te büyük bir heyecanla karşılanan Gezi Resmi açılışını yaptık. Üçüncü yıla da bu sanatçı kataloğu yetişti.
Aile öykümün Gezi’yle bağını hiç hesaba katmasam bile, 2013’ün Gezisi’nden önce 2005’te Gezi emekçilerinin dünyasına ait bir duvar resmi yapmıştım (Yok Edilmiş Bir İşçi Resmi başlıklı bölüm, s.33-34). Gezi emekçilerini; işçilerini ve aileleriyle ilgili bir duvar resmiydi. Bu duvar resminin yapıldığı yer park ve bahçeler işçilerinin bağlı olduğu sendikanın binasıydı. 540x322 cm’lik bu dev resmi tek bir kuruş talep etmeden yapmıştım.
Kendinizi neden “Gezi Ressamı” olarak tanıtıyorsunuz?
Resmin yapılışındaki zorluklar karşısında kararlılık, sanat dünyasının yapaylıklarından uzak oluş, yapılan işin sponsorlukla gölgelenmeyişi, bir yıl boyunca sergilenmesiyle insanlara ulaştırılmasındaki çarpıcılık, çocuklarını kaybeden ailelerle buluşması, onların resme sahip çıkışı ve bunlara benzer pek çok sıra dışılık, bu özgün resme damgasını vurmuştu. Türkiye’yi sarsan tarihsel bir olayın üstünden çok uzun zaman geçmeden, bir ressam tarafından Gezi’de hayatını kaybedenlere bir saygı duruşu olan bu resim, iki yıla yayılan olağanüstü bir çaba ve adanmışlıkla ortaya çıktı. "Gezi Ressamı" denilmesi bunlara bağlanabilir. Gezi Resmi basına,yansıdığında bu ve buna benzer ifadelerle yazılıp çizilmeye başlandı. Gezi’nin ressamı, Gezi direnişinin ressamı dendiğine ben de sık sık şahit oluyorum. Bu tarifler benim dışımda başlayan ve kabul gören bir şey oldu… Gezi resmini bilen ve yapılışına tanık olanların benden bahsetme şekillerinden biridir; Gezi'nin ressamı. Bir ressamı bildikleri ve sevdikleri resmiyle tanıtıyorlar. “Gezi direnişinin resmini yaptı.” Yeni tanıştığım bir televizyoncu böyle söylüyor programına çıktığımda. Resmin öyküsünü biliyor, yaptığım işe değer veriyor.
Fotoğraf ve resim kelimeleri sürekli karıştırılıyor. Kitabın adındaki "tablo" sözcüğünün halkta bir karşılığı var. "Gezi'nin Eseri" başlığını etkili bir gazete haberinden ödünç aldım. Gezi Ressamı, etrafımızdaki duyarlılıklardan süzülerek konmuş oldu. Yalnızca Gezi Resmi ismi kendi resmime verdiğim isimdir. Ressamlar bazı resimleriyle tanınırlar. Resme ve ressama yönelik farklı adlandırmalar hep oluyor. Köylülerim için her zaman “köyün ressamı”yım. İtalyan bir şair içinse "İskele Ressamı”. Ressamlar resimlerinden biriyle diğerlerinden daha fazla anılabiliyor. 2000’de yaptığım Melankoli resmim çok tanınsa, çok benimsense “melankoli ressamı” olarak bahsedilirim. Bir Sivas resmi yaptığımda ve bunun hatırası insanların gönlünde dalgalandığında bu kez “Sivas ressamı” olarak hatırlanacağımı iyi biliyorum. 1 Mayıs 1977’yi bir resimde anıtsallaştırıp “1 Mayıs'ın ressamı” olarak adlandırılırsam memnun olurum… Zaman zaman ben de kendimi böyle ifade ederim.
Yayımladığınız katalog, sadece Gezi Resmi’ne dair değil. Gezi’nin öncesi de var; kişisel tarihiniz... Çocukken Erzincan’dan İstanbul’a göç edişiniz, resme ilgi duymaya başlamanız, aile üyelerinizin yaşamlarından ilginç dipnotlar yer alıyor çalışmada. Tüm bunların sanatsal gelişiminize etkisi nedir?
Köyden İstanbul’a göç, resim atölyeleri, öğrencilerim, anılar, Gezi… Bunların hepsini, tek bir türle sınırlamadan bir parça da olsa hatırladım, hatırlattım. Ne bir aile öyküsü ne bir ressamın sanat öyküsü, ne de ülkeye dair tek başına bir politik öykü. Geçmişe, iç dünyaya dönük ama geleceğe yönelik yapılacakların da bir anlatımı var burada. Ben Anadolu insanının sanata, sanatçıya olan büyük hoşgörüsünü her şeyden önce anne ve babamdan biliyorum. Onların sonsuz sabrı ve desteği olmadan sanatçılıkta ilerleyemezdim. Anlatılan kırk-elli yılın öyküsü biraz da budur.
Toplumsal duyarlılığınızı orta koyduğunuz tek eser Gezi Resmi değil sanırım. Şan Tiyatrosu’ndaki Büyük İstanbul Resmi’nden de bahseder misiniz?
Şan Tiyatrosu 1987'deki yangından sonra olağanüstü bir harabeye dönüşmüştü. Ben 2006'da, bir zamanlar senfoni orkestralarının, sinema filmlerinin, tiyatro oyunlarının sahnesine 70 metrekarelik boş bir tuval gerdim. Sahneye çıkan bir tiyatro oyuncusu gibi Büyük İstanbul Resmi'ne başladım. Oyun aylarca sürdü. Sonra 2007'de ikinci bir tuvale, yeni bir resme başladım. 2008'te bitirdiğim bu resim yıllar sonra Gezi Resmi'ne dönüştü. 2014'ten 2015'e, Gezi resmine dönüştüreceğim bu tuval (Paslaspandıraspera), Şan Tiyatrosu’nda doğdu.
Uğur Kurt, Özgecan Aslan, Nuh Köklü gibi isimleri de resmetmişsiniz…
Ayrım yapmadan Türkiye'de insani değerlere inanan, onun mücadelesini veren insanları yan yana getirmeye çalıştım.Nuh'la yirmi yıl önce, çok değil; belki bir saat, tanışmışlığım ve konuşmuşluğum olmuştu. Onu, çok okuyan, iyi bir insan olarak hatırlıyorum. Özgecan da olmalı diye düşündüm.Özgecan Aslan'a gösterilen büyük hassasiyet neredeyse kadınların Gezi'siydi.
Resmi yaparken “Gelip giden herkesten fikir aldım” diyorsunuz. “Evet, bunu da yapmalıyım” dediğiniz, zihninizi açan fikirler hangileriydi?
Çalışırken resmin sayısız izleyicisi oluyordu. Nerdeyse hepsiyle konuştum. Ne oluyor, ne yaşanıyor anlamaya çalıştım. Örneğin bir iş kazası oluyordu, resmin önünde konuştuğumuz insanlar sarsılmış bir halde bunun resimde olması, unutulmaması gerektiğine inanıyorlardı. Büyük bir duvar gazetesi gibiydi resim. Ne yazık ki resmin boyutu yetmiyordu her şeyi anlatmaya. Gezi Resmi'nde niye polis yok, niye toma yok sorularıyla çok karşılaştım. Ters ve güzel bir etki oldu. Bunları yapmamalıyım sonucuna ulaştım. Polis ve toma yok resimde. Gezi'de var, Gezi Resmi'nde yoklar.
Gezi’ye, “Gezi’nin Turnaları”na ilişkin ne söylemek istersiniz?
Gezi'nin Turnaları aynı zamanda Turnaların Gezi’si. Onlar bize müthiş bir gelecek yaratılabileceğini gösterdi. Gezi Direnişi, Türkiye'nin doğa, tarih ve kültür mücadelesinin sembolüdür. Gezi ruhu sönmeyecek bu yüzyılı aşacaktır.
Gezi Resmi / Haydar Özay / Kataloğun edinilebileceği yerler:
Gezegen Sahaf, Meşrutiyet Cd.Aslıhan Pasajı No:10/28 Beyoğlu-İstanbul
Gezegen Sahaf Cafe, Balat Mah. Vodina cd.No:7/A Balat-İstanbul
Mihrican Kitabevi, Meşrutiyet Cd.Aslıhan Pasajı No:18/32 Beyoğlu-İstanbul