Hayatlarını çaldılar

Sulukule’de evlerinden edilen aileler, Danıştay kararına sevinemiyor.

Hazal Ocak/Cumhuriyet

Danıştay’ın Sulukule projesinin iptalini yıkımdan 9 yıl sonra onamasının ardından parçalanmış bin yıllık Roman Mahallesi Sulukule’deyiz. Evlerini satan ve şehrin dışına gönderilen 337 roman ailenin neredeyse hepsi gittikleri yerlerde tutunamayıp projenin etrafındaki mahallelere yerleşmiş. Evlerini satmak zorunda kalan bölge halkının bir kısmı da çevre mahallelerde ev kiralamış, Sulukule tamamen dağılmış. Mağdur olan bölge halkı bize hayatından çalınanları anlatıyor.

Mahalleye girdiğimizde ilk gözümüze çarpan eski görünümlü evlerin ortasında tellerle çevrilen yeni binaların bulunduğu site oluyor. Sulukule’nin ortasında kesici tellerle çevrilmiş lüks evlere site sakinleri kartlarını okutup geçiyor.

O evlerin asıl sahipleri de bulundukları yerden 45 kilometre öteye gönderildikleri Taşoluk’ta tutunamayıp Sulukule’nin çevresine geri dönmüş. Yeni binaların çevre mahallelerinde gezerken bölgede artan Suriyeli kiracılar da dikkatimizi çekiyor. Küçük bir caminin etrafında yer alan mahallede kahvelerin birine oturuyoruz. Bölge halkı sabah saatlerinden itibaren basının ilgisine alışmış.

Eşim de görseydi

Yanımıza 9 yıldır Sulukule için mücadelesini sürdüren Sulukule Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği’nin kurucusu Asım Hallaç yaklaşıyor. On hissedarlı bir eve sahip olan Hallaç’ın payına dönüşüm sürecinde 18 bin lira düşmüş. Hallaç’tan Danıştay kararını değerlendirmesini istediğimizde gözleri dolarak bize bu mücadelede hayatından çalınanları anlatmaya başlıyor:

“Evimizi kaybetmemizin üzüntüsüyle hanımım 59 yaşında geçen yıl yaşamını yitirdi. Ne toprak sahipleri ne kiraya giden kiracı grupları ne de yeni binaları satanların hiçbiri memnun değil, memnun olan bir insan yok burada. Hem mağdur edilenler hem de yeniler. Cumhurbaşkanı benim imam hatipten arkadaşım. Çok görüşüyorduk. Ben burada yapılan adaletsizlikleri görünce soğuk kaldım. Mutluyuz ama çok buruk. Benle birlikte mücadele eden hanımımın bugünleri görmesini isterdim.”

Doğma büyüme Sulukuleli olan 53 yaşındaki Engin Çokyazar da bu süreçte en çok zoruna giden şeyi “Analarımızın, babalarımızın, atalarımızın olan yerlere bizi sokmuyorlar şimdi” sözleriyle ifade ediyor:

Selam veren yok

“90 metrekare evim vardı. Belediye satmaya zorladı. Ben de en son dışarıdan birine 60 bine sattım. Evim hiç oldu. Önceden bir kaşık salça veren olurdu. Tuz isterdim, tuz verirdi. Hepsi bitti, hiçbir şey kalmadı. Oturamadık ki orada dağda bayırda. Dağıldık, mağduruz. Hiçbir şeyimizi bırakmadılar. Yarın ahrete gittiğimizde çocuklarımız babam bir ev bıraktı diyecekti bize o da yok artık. Şimdi çorbamızı zor kaynatıyoruz.”