Hayaletin gölgesi
Hayaletin gölgesi toplumun ve bireysel hayatlarımızın üzerine düşerken, yeni bir hayat ihtimali doğmaya başlıyor. Yakında bu ihtimali de konuşmaya başlayacağız.
Özge Mumcu Aybars/ Statik EnerjiDünyanın içinde ve üzerinde bir hayalet dolaşıyor. Her yerde ve her an karşınıza çıkabilir. Şeklinin yuvarlak olduğuna dair bir rivayet var. Yuvarlağı saran çıkıntıları var ve ucu yamuk bir üçgene benziyor. Hayaletin varlığı insanları korkutuyor. Öksürük olarak belirebiliyor. Porselene, kumaşa, metale, plastiğe yapışıyor ve günlerce orada tüm benliğiyle duruyor. Covid-19 adı verilen bu hayalet her an, her yerde bulunuyor ve insan vücudun akciğer sistemini çökertmeyİ amaçlıyor. Covid – 19 hayaletiyle savaş için uzmanlar düzenli el yıkamayı, el dezenfektanları kullanmayı ve de hasta olmayanların maske takmaması gerektiğini söylüyor; bağışıklığı güçlendirmek şart, deniyor. Tokalaşmadan, sarılmadan, öpüşmeden geçen bir dönemde sosyal mesafelenme önemli.
Bu dönem sadeleşeceğiz...
Kalabalık marketlerde herkes birbirine düşman gözlerle bakıyor, ya o diğeri aslında taşıyıcıysa ya Umre’den henüz geldiyse, karantina şartlarına uymadıysa, ya İtalya’dan uçtuysa; kim bilebilir değil mi? Toplumsal güvensizliğin vardığı nokta şu: topluma hangi test kiti uygulandı, bu test kiti güvenilir mi; Dünya Sağlık Örgütü hangi test kitini uyguluyor? Bu test kiti aslında Türkiye’den giden bir test kiti mi? Bizlerin bireysel olarak çözemeyeceğimiz sorular akla gelince, hastanede çalışan yakınlarımıza danışıyoruz; kesin bilgi olarak onu paylaşıyoruz. Ve de tam bu noktada, sesli mesajlar gruptan gruba yayılıyor; “Arkadaşlar, ben …. Hastaneden bildiriyorum… aslında saklıyorlar, şu kadar kişi karantinada ama duyurmuyorlar.” Toplumsal bir histeri hali yaşarken, sanırım en tehlikeli olan doğruluğunu asla teyit edemeyeceğiz, kimliksiz, isimsiz böylesi mesajlar. Diğeri ise televizyonlarda her gün beliren akla ziyan öneriler sunan şarlatanlar.
Bu yazıyı yazdığım gün, whatsapp fısıltı gazetesinden karantinya alınacağımıza dair bir bilgi okudum. Eğer bilgi doğruysa, bu yazıyı karantina günlerinde okuyor olabilirsiniz. Süpermarketlerde ve eczanelerde tedarik zincirinin kırılmayacağını umut ediyorum. Bu dönemi, en temel hijyen gereklerini -zorunlu olarak- yerine yetireceğimiz ve bireysel olarak sadeleşeceğimiz bir dönem olarak geçireceğiz. Ülke dışına çıkmak imkansız, Avrupa ülkeleri kapılarını kapattı bile.
Yeni bir hayat ihtimalini konuşmak...
Kaosun yeni düzenini, İtalya’da, Fransa’da askerler ve polislerle oturmaya başlıyor. Fransa’da sahra hastaneleri kuruluyor, askerler alışveriş merkezlerinden insanları çıkartıyor. İngiltere ise tuhaf bir sosyal deney uyguluyor, Herbert Spencer’ın Sosyal Darwinizm ilkesini hayata geçiriyorlar, “güçlü olan ayakta kalır”. Bu mantıkla bakıldığında, Tıp Bilimi neden görece güçsüz olanlara destek veriyor? İngiltere Deneyi, bakalım hastalığın yayılma sürecini nasıl engelleyecek? Bunlar bu kaotik dönemde hepimizin sorusu ve sorunu.
Yuvarlak ve bombeli karakterli, Covid – 19 Hayaleti’nin, şimdiden, yaşadığımız ve alışageldiğimiz küresel sistemi alt üst edeceği ortada. Havacılık, turizm, akademi, eğitim, kültür, sahne sanatlarını da içerisine alan birçok alan dalgalanmaya başladı bile. Gün içinde on binlerce insanın gittiği Alışveriş Merkezleri, mevcut küresel ekonomik sistemi mahallelere kadar yayan; sosyal yaşamımızı şekillendiren ve de düzenli bir şekilde aynı sisteme borçlanmamıza neden olan bir sihirli küre. Şimdiyse zorunlu olarak o küreden çıkıp sadeleşmeye başlayacağız, temel ihtiyaçları gidermek için çalışmanın yanında çekirdek aileler olarak zorunlu bir içe kapanma süreci de başlayacağız. Acılı, sancılı ve zorlu.
Hayaletin gölgesi toplumun ve bireysel hayatlarımızın üzerine düşerken, yeni bir hayat ihtimali doğmaya başlıyor. Yakında bu ihtimali de konuşmaya başlayacağız.