'Hasar gizleniyor, tüm yapılar incelensin'

İzmir'de deprem sonrası yapılan hasar tespit çalışmalarına katılan inşaat yüksek mühendisi Ömer Arslan, bazı vatandaşların “Binamız mühürlenir” korkusuyla hasarlı yapıları bildirmediğini, İzmir’deki tüm yapıların sağlamlığının detaylı olarak incelenmesi gerektiğini söyledi.

İZMİR / Cumhuriyet

30 Ekim’de 6.9 büyüklüğündeki depremin ardından başlatılan hasar tespit çalışmaları sona erdi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın İzmir’deki hasar tespit çalışmalarına katılan inşaat yüksek mühendisi Ömer Arslan, kentte binaların durumuna ilişkin değerlendirmelerini Cumhuriyet’le paylaştı. Bazı vatandaşların “Binamız mühürlenir” korkusuyla hasarlı yapıları bildirmediğini kaydeden Arslan, İzmir’deki tüm yapıların hasar tespitinin detaylı olarak yapılması gerektiğini söyledi.

'RIZA BEY' ÖRNEĞİ

Ağır veya orta hasarlı olarak tespit ettikleri binaların çoğunun eski ve yapı denetimi olmadan inşa edildiğini kaydeden Ömer Arslan, “Eski binalar, kullanılan demir ve beton kaliteleri, yapım şartları ve uzun zaman boyunca uğradıkları korozyon nedeniyle 7 büyüklüğünde deprem kuvvetine dayanacak güçte değil” dedi.

Deprem öncesi 32 daire ve 5 iş yerinin bulunduğu Rıza Bey Apartmanı'nda 37 kişi hayatını kaybetti.

Yaşanan depremde binaların hasar almasının etkenlerinden birinin de tasarım hataları olduğunun altını çizen Arslan, yıkılan Rıza Bey Apartmanı’na dikkat çekerek, “Bu yapı, güçlü (büyük) kiriş, zayıf (küçük) kolon tasarımı ve malzeme kalitesizliği nedeniyle 37 kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu” ifadesini kullandı. İzmir’deki binaların yüzde 85’inin eski olduğunu ve ‘2007 Türkiye Deprem Yönetmeliği’ne uygun bulunmadığını belirten Arslan, “6.9 büyüklüğünde bir depreme maruz kalmış ve yorulmuş bu özellikteki binaların bir sonraki depremde daha ağır sonuçlar yaratacağını söyleyebiliriz” diye konuştu.

HASARLI BİNALAR BİLDİRİLMEDİ

Deprem sonrasında binası hasar alan vatandaşların inceleme sırasında kendilerine en çok “Binamız güvenli mi?” sorusunu yönelttiğini ifade eden Arslan, “Bir binanın bu depreme dayanmış olması bir sonraki depreme dayanacağı anlamına maalesef gelmiyor. ‘Binamız mühürlenir’ korkusuyla hasarlı binaları ihbar etmeyen ev sahipleri, “müşteri kaybederiz” korkusuyla binada oluşan hasarları depremden hemen sonra kapatmaya çalışan esnaf oldu. Böyle bir depremden sonra bu şekilde korkusuz ve tedbirsiz davranılması kabul edilemez. Bu yüzden ihbar gelmemiş de olsa İzmir’deki tüm yapıların hasar tespitinin detaylı olarak yapılması gerekiyor” diye konuştu. Arslan, İzmir depremi ve buna benzer büyüklükteki depremleri Türkiye için bir uyarı olarak düşünmek gerektiğini söyledi.

İnşaat yüksek mühendisi Ömer Arslan

Ege Denizi’ndeki fayların aktifliği ve daha büyük depremlere neden olabileceğinin altını çizen Arslan, “Bu depremde 115 kişi hayatını kaybetti, 12 bina yıkıldı ve yaklaşık 400 bina ağır hasar aldı. Tekrar aynı durumu yaşamamak adına binaların riskli yapı tespitinin ve gerekli güçlendirmelerin 2018 Deprem Yönetmeliği’ne uygun şekilde yapılması gerekiyor” dedi.

HANGİ İLÇELER RİSKLİ, HANGİLERİ GÜVENLİ?

Hasar tespit çalışmaları ve deprem sonrası araştırmaları değerlendiren Ömer Arslan, İzmir'in zemin yapısına ilişkin ise şu bilgileri aktardı:

Deprem en çok Bayraklı ilçesine hasar verirken Karşıyaka ve Konak ilçelerinde de ağır hasara neden oldu. Deprem merkez üssüne coğrafi olarak daha yakın olmasında rağmen Balçova, Gaziemir ve Buca gibi ilçelerde daha az şiddette hissedildi. AFAD’ın deprem sonrası paylaştığı deprem ivmeleri incelendiğinde Bayraklı, Karşıyaka, Konak ve Çeşme ilçelerinde kaydedilen ivme değerleri, diğer ilçelerin ivme değerlerinden ortalama 3 kat daha yüksek. Bunun nedeni literatürde “zemin büyütmesi” olarak adlandırdığımız kavram. Bayraklı ve Karşıyaka ilçeleri daha çok alüvyon zemin üzerine kurulu olduğu için depremi kaya veya marn tabakası üzerine kurulu olan Buca, Balçova gibi ilçelerden daha şiddetli hissetti. Ayrıca bu bölgelerde yeraltı su seviyesi yüksek ve alüvyon zemin olduğu için 1999 Gölcük depreminde birçok binanın yıkılmasına neden olan “sıvılaşma” kavramı da binaların hasar almasında etkin rol oynadı.