Harddisk dışarı çıkmamalıydı
Cumhuriyet’e konuşan ‘Kozmik Oda Soruşturması’nda direnen Genelkurmay’ın hukukçuları ‘Takipsizlik kararı o günden belliydi. Dediğimiz noktaya gelindi” dedi.
Sertaç Eş
Özel Kuvvetler Komutanlığı Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı’na yönelik başlatılan “Kozmik Oda Soruşturması”na o dönemde itiraz eden Genelkurmay’ın hukukçuları “Verilen takipsizlik kararına bakınca haklı olduğumuz ortada. Ama süreçte hukuk çok yara aldı” dedi.
Özel Kuvvetler Komutanlığı Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı’na yönelik başlatılan “Kozmik Oda Soruşturması”na o dönemde itiraz eden Genelkurmay’ın hukukçuları, “O dönem yaptığımığız itirazlar ortada. O günden bugüne gelinen noktayı işaret eden çok şey var. Harddisk dışarı çıkarılmamalıydı. Devlet sırrı olan konuların incelemesine kovuşturma aşamasında geçilmeliydi. Bunları savunduk. Şimdi çıkan takipsizlik kararında dediğimiz noktaya gelindi. Aslında bugün verilen karar bizim için o günden belliydi” görüşünü dile getirdiler.
‘Her şey planlanmıştı’
Kozmik Oda Soruşturması dönemini Cumhuriyet’e anlatan emekli hukukçular, “O dönem Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) vesayeti elinde bulundurduğunu iddia eden bir yaklaşım vardı. Her şey ardı ardına geliyordu, planlanmıştı. Kozmik Oda da o sürecin bir parçasıydı” değerlendirmesini yaptı.
O dönem kendilerinin, arama kararlarına itiraz ettiklerini, “devlet sırrı oluşturan bölümlerin incelenmesine kovuşturma (yargılama) aşamasında geçilmesi gerektiği yönünde” savunmaları olduğunu anımsatan hukukçular, yapılan itirazda bunun kısmen de olsa kabul gördüğünü dile getirdi.
‘Haklı olduğumuz ortaya çıktı’
Devlet sırrı içeren bilgilerin nasıl inceleneceğinin Ceza Muhakemeleri Kanunu (CMK) 125. maddede belli olduğunu, bunun gerekçesinin okunarak hem komuta kademesine bilgi verildiğini hem de itirazların gerekli yerlere yapıldığını anımsatan hukukçular, “İlgili yasa maddesinin gerekçesi belli.
Devlet sırrı oluşturan belgelerin incelenebilmesi için başbakana kadar bilgi verilmesi gerektiği yazıyor. Nitekim o dönemki Genekurmay Başkanımız da açıkladı bunları. Biz harddiskin dışarı çıkarılmasına karşı çıktık. Hâlâ aynı noktadayız. Verilen takipsizlik kararına bakınca haklı olduğumuz da ortada” dedi.
21 konu başlığının aranmak istenmesi sinirleri gerdi
‘Özel yetkili değil, özel görevli yargı’
TSK’yi hedef alan sürecin profesyonelce yönetildiğini, kozmik bilgilere ulaşmaktaki ısrarın tavırlara da yansıdığını belirten hukukçular, süreci şöyle anlattılar:
“İlk geldiklerinde ‘yapamazsın’ dendi. Sonra mahkeme kararı ile geldiler, bu sefer fiilen engellendi. Konu başbakana kadar götürüldü. Başbakan’ın bilgisi olunca artık TSK personelinin töhmet altında kalmaması açısından incelenmesi sağlandı. Buna rağmen devlet sırrı niteliğindeki belge ve bilgilerin dışarı çıkarılmasına izin verilmedi. Mahkemeye yapılan itirazla harddiskin Genelkurmay’da kalması sağlandı.” Daha sonra harddisk imajının savcılığa teslim edilmesini öngören karar çıkarıldığını, bunun yanlış olduğunu savunan hukukçular, bunun gelinen aşamada takipsizlik kararıyla ortaya çıktığını, “yetkisiz ellere geçtiği” gerekçesiyle soruşturma açılacağını anımsattı.
Süreçte hukukun çok yara aldığını, bundan en çok da hukukçuların etkilendiğini ve acı çektiğini anlatan emekli hukukçular, “Biz o dönemki yargıyı özel yetkili değil, özel görevli olarak niteliyoruz. Kimseye kin, nefret, öfke duymuyoruz. Türkiye’nin bir hukuk devleti olması için, ülkenin selameti açısından yapanlar bulunup cezalandırılmalıdır” dedi.