Hanefi Avcı tüm planların yapıldığı yeri açıkladı: O akıl orada
Emniyet eski Müdürü Hanefi Avcı,"Yapılan tüm kumpaslar İstihbarat Daire Başkanlığı'nda planlandı. Kurmay heyet, o akıl orada" dedi.
cumhuriyet.com.trDevlet içindeki cemaatçi yapılanmayı anlattığı; “Haliçte Yaşayan Simonlar: Dün Devlet, Bugün Cemaat” kitabını yazdığı için başına gelmeyen kalmadı. 3 yıl 9 ay Silivri Cezaevi'nde yattı. Avcı ile tahliyesinin ardından, “Devlet sistemi içinde de güvenlik bürokrasisi içinde de hesap edilemeyecek büyüklükte bir tahribat var. Bu tahribat her geçen gün artarak devam ediyor!” demişti.
BU TAHKİKATI YAPANLAR, EN YUKARIYI DA KANDIRIYOR
Sözcü'den Nil Soysal'a konuşan Emniyet eski Müdürü Hanefi Avcı, cemaate yönelik soruşturma için, “Asker imamı ne yaptılar, MİT imamını ne yaptılar hâlâ bilmiyoruz. Bu imamlar kimlerle görüşüyor hiç haberimiz yok. Bence bu tahkikatı yapanlar, en yukarıyı da kandırıyor” dedi.
ŞOK ETKİSİ YARATIYOR
– FETÖ'nün bu boyutta bir kalkışmaya girişmesini bekliyor muydunuz?
Hiç kimse beklemiyordu. Bizler, yani bu FETÖ'nün mağdur ettiği Emniyetçi ve asker arkadaşlar zaman zaman konuşuyorduk aramızda. Diyorduk ki; “Çok ciddi bir askeri gücü var, bunu kullanacak.” Yine de bu boyutta bir şey hiçbirimiz beklemiyorduk. Ama zaten terör örgütleri tahmin ettiğinizi değil, tahmin edilmeyeni yaptıkları için etkin oluyorlar ve şok etkisi yaratıyorlar.
– Bu işin üst aklı Amerika fikrine de karşı çıktınız. Ama şu yabancı örgütlerin özellikle de CIA'in bile örnek alacağını söylemeniz de uçuk bir fikir değil mi?
Türk insanı komplocu fikirlere çok yatkın. Çünkü bu işi bir yabancı güce havale etmek çok kolay. Elbette bu insanları bir devlet kullanıyor olabilir, bir istihbarat kullanıyor olabilir. İtirazım yok, mümkündür. Ama FETÖ'yü de bu kadar hafife almayın diyorum ben. Bence bizi Allah koruyor! Çünkü 17 Aralık'ta hata yaptıkları için devlet 25 Aralık'ta tedbir aldı. İyi ki bunlar oldu. Yoksa şu darbeyle birlikte tüm savcıların, polislerin onlardan olduğunu düşünürseniz, bunun altından kalkılamazdı.
DALGA DALGA GENİŞLEDİ
– Emniyet'teki etkinlikleri için ne düşünüyorsunuz?
Polis teşkilatındaki etkinlikleri kırıldı. Ama tüm suçlar aydınlatılmadı ve polis teşkilatı bunlara ait tüm suçları çıkarıp ortaya da koymadı. Bu örgütün, bu cemaatin en çok kullandığı yer, Emniyet'in istihbarat birimleridir. Oradan başladı ve oradan dalga dalga genişleyerek diğer kurumlara sıçradı. Orada bunlarla ilgili çok emare var, çok bilgi var, çok delil var. Onlar çıkarılıp ortaya konmadığı için yeterince aydınlatılamadı. Sadece hukuka aykırı dinlemeler ortaya döküldü ama bunlar sadece beni, sizi dinleme değil, bir örgüt faaliyeti.
BUNLAR YETERLİ DEĞİL
– Nasıl temizlenecekler?
Bu cemaate karşı ilk yaptığı suçtan itibaren özellikle de 17 Aralık'tan sonra operasyonlar yürüyor ve bir şeyler yapılıyor. Ama bunlar yeterli değil. Örgütü çözme yöntemlerini denemiyorlar. İkincisi; şu anda Emniyet'te, özellikle istihbarat birimlerinde bu örgütle ilgili birçok bilgi var. Bunların işledikleri birçok suçun emareleri orada var. Bunları ortaya çıkarıp koymuyorlar ve bunlar o kadar açık ki. Ben adım kadar eminim koymadıklarına. Bütün sahtekarlıklar orada başladı. Bu birimi kullandılar. Mesela Deniz Baykal'a kurulan kaset komplosunu yüzde 100 bunlar yaptı. Daha sonra ortaya çıkan MHP'lilerin kaseti de bunların işi. Peki kimi kullandılar? İstihbarat Daire Başkanlığı'nı. İstihbarat Daire Başkanlığı organize oldu bununla. Bu bilgiler mutlaka orada var. Bu büyük planları, Balyoz'u, Amirallere Suikast'ı, Poyrazköy'ü, İzmir'i, fuhuşu, casusluğu buradaki savcı ve polisler planlamadı. O dairede planlandı bunlar. Kurmay heyet, o akıl orada. İstihbarat Daire Başkanlığı'ndan geçmeyen hiçbir şeyi dinleyemezsiniz. İstihbarat Daire Başkanlığı'ndan geçmeyen hiç kimseyi takip edemezsiniz. Mutlaka oranın bilgisi olur. Şimdi bütün beyin orası ve siz orayla ilgili fikrinizi açıkça ortaya koymuyorsunuz. Bu suç ortaklığını da aşan bir durumdur. Yeterince mücadele etmeyelim, bu makam, bu mevkide oturalım demektir. Orada hâlâ belli oranda örgüt mensupları var. Belli oranda örgütün uzaktan şantajla ve eski bağlantılarla kullandığı insanlar da var. Orada tüm cemaatin komplolorı, delilleri ve belgeleri var.
KİMSENİN GÜCÜ YETMEZ!
– Delil ve belgeler imha edilmiş olamaz mı?
Hayır edemezler. O belge, bilgi ve bulgular imha edilemez. Buna kimsenin gücü yetmez. Bir kısmı mutlaka orada kalır. Bunlar ortaya çıkarılacak ki; cemaati, işlediği bütün suçları ve örgütü görelim. Kimlerin yönettiğini görelim. Bu örgüt ortaya çıkarılmadığı müddetçe, dün polis, bir gün sonra hakim, bugün asker, yarın maliyeci, öbür gün mühendis, sonraki gün bir başkasını kullanabilir. Farklı bir şekilde karşımıza çıkar. Biz hâlâ hangi sahada ne kadar örgütlü bilmiyoruz. Asker imamı ne yaptılar, MİT imamını ne yaptılar hâlâ bilmiyoruz. Bu imamlar kimlerle görüşüyor hiç haberimiz yok. Şu ana kadar hiçbir imamın görüştüğü insanlarla ilgili bir tahkikat duydunuz mu?
Bence bu tahkikatı yapanlar, en yukarıyı da kandırıyorlar. Her şeyi yapıyoruz diyerek, yalan söylüyorlar.
BU KADAR BAĞIRMAYA RAĞMEN FETÖ'NÜN GELİŞİNİ GÖREMEDİK
– Yaşar Büyükanıt'ı Şemdinli olaylarına ilişkin çete kurmakla suçlayan ve hakkında dosya hazırlayan dönemin Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın itirafları gündeme bomba gibi düştü. Ama siz bunu kitabınızda anlatmıştınız. Nasıl yorumladınız?
Şemdinli iddianamesi sırasında Edirne'de görevliydim. Türkiye'nin Van'a en uzak yerinde… Ama ortaya dökülen bilgilere baktığınız zaman bunları görmek mümkündü. Görev gözünüz olursa, olaylara objektif bakarsanız; bu iddianamenin suni olduğu, bu savcının kendi başına hareket edemeyeceği, Büyükanıt'ın önünü engellemek için bunun bir cemaat organizasyonu olduğu çok belliydi. Bu kişinin direkü örgütle bağlantısı olduğu net gözüküyordu. Bu iddialardan dolayı, yargının cemaat tarafından kullanıldığını anlattım diye ceza aldım ben. Kitaptaki sayfalar bana suç olarak döndü, ceza olarak geldi.
– Bu size ne hissettiriyor?
Benim düşüncem şu; devlet sadece yaşadığı bir olayda eksiği, yanlışı görüyor. Ne yazık ki bizim olayları iyi analiz eden bir anlayışımız, bir istihbaratımız yok. Biz devlete yönelik gelen tehlikeleri zamanında algılayamıyoruz. Algılayamadığımız için de bunu iyi değerlendiremiyoruz ve iyi karar veremiyoruz. Bizim Güneydoğu'yu gelirken görmemiz lazımdı, göremedik. Biz Sinagog ile HSBC bombalanıncaya kadar El-Kaide'yi de göremedik. Biz yerlerin altından insanlar çıkarılıncaya kadar Hizbullah'ı da göremedik. Biz Suruç ve İstanbul bombalanıncaya kadar IŞİD'i de göremedik. Bu kadar bağırmaya rağmen, bu FETÖ'nün gelişini de göremedik. Yani devlet algılayamadığı için, tedbir geliştiremedi. Sonra da diyor ki; istihbarat yok. Ama son gün alınan istihbaratın da bir manası yok. Öyle bir gün gelir ki; aldığınız istihbarat işe yaramayabilir, kurtarmayabilir. Şimdi insanları tutuklayarak büyük olayı önlemek marifet değil ki. Mühim olan küçükten, daha basit tedbirlerle büyük tedbiri almaktı. Devletin böyle bir körlüğü var. Bu büyük bir devlet sistemi sorunu. Onu düzeltmediğimiz zaman, yarın başka tehlikeyi de göremeyeceğiz.
Avcı, “Haliçte Yaşayan Simonlar: Dün Devlet, Bugün Cemaat” kitabı yüzünden hedef oldu.
YASAKÇI ANLAYIŞ YANLIŞ
– Şu anda alınan tedbirleri yeterli ve doğru bulmuyor musunuz?
Olay henüz soruşturma boyutunda. Biz her şeyi de bilmiyoruz. Bazı şeyleri eksik biliyoruz. Ama bu kısıtlı bilgimize rağmen, isabetli gördüklerim de var, hiç isabetli görmediklerim de var. Bir darbe ile karşı karşıya gelmişseniz, o olaya karışan, karışma ihtimali olan insanlara yönelik geçici tedbirler almanız normal. Ama daha soruşturmanın başında, kimlerin irtibatta olduğu tam bilinmeden bu tür toptancı ve yasakçı anlayış doğru değil. Hastaneleri de işin içine katarak, “Bu örgüte dahil” diyerek bütün birimleri toptan kapatmak, men etmek pek makul gelmiyor bana. Bu her şeyden önce kolaycılıktır. Dünyanın eleştirdiği baskıcı anlayışa hizmet etmektir.
Emniyet eski Müdürü Hanefi Avcı,"Yapılan tüm kumpaslar İstihbarat Daire Başkanlığı'nda planlandı. Kurmay heyet, o akıl orada" dedi.