Halkın gerçek sorunu pahalılık ve işsizlik

Üst düzey bir gelire ve lüks tükemi olmamasına karşın hayat pahalılığını fazlaca hissettiğini söyleyen İş Bankası ve Şişe Cam Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince’ye göre, Türkiye’de halkın gerçek sorunu hayat pahalılığı ve sürdürlebilir istihdam.

cumhuriyet.com.tr

Bir ‘banka’ olarak değil bir ‘Cumhuriyet kurumu’ olarak tanımladığı İş Bankası’nda 35 yıl çeşitli kademelerde çalışan, genel müdürlükten emekli olduktan sonra bakanın Yönetim Kurulu Başkanlığını üstlenen Ersin Özince, ekonominin geleceğini bugünkü verilerin değil bilim ve teknolojinin belirleyeceğini, Türkiye’nin ekonomide rekabetci konumunu yitirmek üzere olduğundan kaygı duyduğunu, ülkede pek çok konuda polemik ve kavgaların olduğunu ancak halkın gerçek sorununun hayat pahalılığı ve sürdürübelir istihdam olduğunu, gayrimenkul fiyatlarının gerek arsa gerek inşaat olarak fazla yükseldiğini, bizim gibi gelişen ekonomilerde paranın bu kadar toprağa yatırlmasının ekonomi için iyi olmadığın ve gayrimenkule yönelen paranın menkule dönüşmesini sağlayacak araçların yaratılması gerektiğini dile getirdi.

Rekabet Kurulu’nun kartel oluşturmaktan dolayı banka savunmalarını aldığı günlerde yapılan görüşmede, tüketicilerin çokca şikayet ettiği faiz, komisyon ve masraflardan Merkez Bankası polemiğine, Türkiye ekonomisinden Adatepe’nin çocuklarının açtığı miras davasına pek çok konuda sorduğumuz soraların yanıtları şöyle:
 

Bankacılıkta bir kartel var mı, içinde misiniz?

Bankacalık, aşırı rekabetin olduğu bir ortam. Tabi ki münferit bazı olaylar ve tesbitler varsa otorite bunu değerlendirir. Savunmalara gelince; Bana ulaşan bilgilerden İş Bankası ile ilgil bir bulgu yok. Banka yöneticilerinin biraraya geliği bir toplantıya ben de davetli imişim ama gitmemişim. Büyük ihtimalle ben o gün balık tutmaya filan gitmişimdir.
Biz ilke olarak asla ve kata bu tür işlerin içinde olmadık, olmayaz çünkü biz banka değiliz. Bir cumhuriyet kurumuyuz. Biz illa ve illa her işin, İş Bankası’nda sonuçlanmasını değil, bilakis müşterilerimize en uygun koşullarda hizmet verilsin isteriz. Misyonumuz serbet piyasa ekonomisinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının teşebbüs gücünün gelişmesidir. Bizim dışımızdaki kurumlar, bankalar ne kadar başarılı olursa onu biz kendi başarımızı olarak görürüz ve sürdürülebilirlik açısından da bu önemli. Biz farklıyız. Her yurttaşı iş bankası müşterisi yapmaya çalışmayız. Dışardan eleman transfer etmeyiz. Ne rekabet hukukunu ne de başka hukuku ihlal edecek tavır icinde olan da İşbankalı değildir...
 

Faizler ucuz mu?

Tüketicinin hakları için mücadele etmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak tüketici fiyat endeksi konusunda tereddütler duyuyorum.
Siz diyorsunu faizler ucuz mı, enflasyona bakacak olarsak faizler pahalı ama ben ücretli bir insan olarak belli başlı giderlerime baktığımda ki en lüks harcamam uçak biletidir. Uçak bileti dahil, elektirik su gıda, patlıcan, dometes son üç ay içinde yüzde 10 fazla, hatta yüzde 25’ler düzeyinde artışlar görüyorum. Belli bir gelir düzeyi üstünde olan bir aile olarak bu artışları yaşıyoruz.

Basında faiz oranı çok yüksek diye birşey vardı. Aman ne güzel; çünkü bu yalnız kredi faizleri açısından değil, mevduat faizileri açısından da böyledir. O zaman getirsinlere paraları, bankalara yığsınlar. Öyle bir durum yok. Kaanatim vaadeli mevdutan tasarruf sahibini artık pek cezbetmediği yönünde. Bunun için de insanımız harcamaya yöneliyor. Ya da farklı bir alana ağırlıklı olarak da gayrimenkule gideyim diye düşünüyor. E gayri menkule koydukça da gayri menkul fiyatları alıp gidiyor. Bana göre bugün kredi faizleri ucuz, en azından şunu net olarak söyelebilirim. 1976’dan beri bankacılıkta çalışıyorum. Ben günden bu güne bundan daha ucuz faizler görmedim.. TC’de TL bazında ne döviz bazında görmedim.
 

Ucuz diye kredi alıyor musunuz?

Hayır yok. Çünkü ununu elemiş eleğini de asmış biri olarak artık herhangi bir gayrimenkul almaya sempati duymuyorum, Zaten biz kendi çalıştığımız bankada beş maaştan fazla kredi alamadığımız için kredi almıyorum. Velhasıl alacak olsam banka kredilerini rahatlıkla tercih ederim.

Kredi kartı dışında, yalnız konut kredisi aldım Emlak bankasından. Bir o zaman ödediğimiz faizlere bakıyorum; öde öde yalnız faizleri ödeyebilirdik. Ama çok şükür sağolsun, Emlakbankası o misyonla çalıştıranlar, devamını dilerim...O döneme göre bakınca bu gün tüketici çok önemli iktisadi bir fırsat ele geçirdi. Kredi piyasından en büyükler yararlanırdır. Bugün birey olarak da KOBİ olarak da her isteyen kredi piyasasından yararlanabiliyor.
 

Tüketici sizce niye şikayetçi?

İnsanlar tüketiciyi bu piyasadan soğutacak, kaygılandıracak söylemler geliştirmemeli. Herkes nasıl daha iyi yararlanılırı, nasıl daha iyi rekabet ortamı oluru, sektörle de görüşerek, yani bugün bankalar birliğinin kavga edilecek bir kuruluş olduğunu düşünmüyorum. Tüketici birliklerinin çok rahatlıkla, bankalar birliğini dinleyerek, anlayarak konuya yaklaşması gerektiğini düşünüyorulm.
 

En uygun faizler hangileri?

Özellikle konut kredi faizlerini oldukça uygun ama konut fiyatlarını pahalı buluyorum. Arsa maliyetlerinin aşırı yükseldi. Ama bir ekonomide para bu kadar toprağa yatırılırsa iyi çalışmaz, onda da hiç bir terddütüm yok. Paranın gayrimenkulde kilitlenmesi, paranın dönüşümünün azalması gelişmekte olan bir ekonomi için tercih edilmemeli.
Gayrimenkul sektörüne ilişkin nasıl bir düzenleme gerek?
Gayrimenkul sektörü bu şekilde gelişmeye devam edecekse o zaman gayrimenkulü, menkulleştirebilecek, gayrimenkul piyasaları kurup o kaynakları bağlı halden kurtarmaya çalışmak gerekir. Tabi bu işler devlet yapmalı. Gayrimenkul piyasısı gelişmiş ülkeleri inceleyep bakmak, bu gayrimenkul piyasasını likite edecek enstrümanlar geliştirmek gerek.

Bu yıl hangi alanda rekabet artar?

Ekonomi yönetimi bankacılık sektörünün belli bir oranını üzerinde büyümemesi konusunda kararlı. Sektör kredi rakamının genel büyümesi Merkez Bankası tarafından yüzde 15 olarak öngörülüyor. Bu durumda az kredi verebileceğiz kaygısıyla randımanı en yüksek kredilere koşuyorlar. Tabi iş bankası öyle koşmaz, birinci konu kredidir ama İş bankası kredi kartında ne birinci ne ikinci ne üçüncüdür. O nedenle başta kredi kartı olmak üzere nakit tarzlı krediler alanında rekabet sürüyor. KOBİ finansamında ciddi alan
var.

Diğer bir konu da yatırım projeleri ihtiyaçları için başta enerji projeleri olmak üzere uzun vadeli döviz üzerinden yatırım finansmanı için kullandırılan kredilerde rekabet olur.
Mevduat faizinde yılın ikinci yarısında artan bir rekabet görülür..
 
Kredi kartları tüketici için niçin şikayet konusu?

Niye böyledir; bunu kimliğimiz teşkil ediyor. Geçenlerde Adnan Bey’in de ifade ettiği gibi kredi kartı ile ilgili gelişmeleri tedbirli bir şekilde izliyoruz. Tabiki kredi kartı çok yararlı birşey ben tüketici olarak yıllarca istifade ettim. En azından ödemeleri erteliyorsunuz.
Ama halkımızın bir bölümü kredi kartını borçlanma aracı olarak kullanmakta ısrar ediyor. Bu ısrar ya imkansızlaklar ya da alışkanlıklar nedeniyle..

Peki komisyon ve masraflar normal mi?

Ben tüketiciyim geçenlerde İsviçreye gittim otomobil kiraladım, benzinin bizden ucuz olduğunu gördüm. Çok sigara içmem ama bir paket sigaraya verdiğim parayı düşündüğümde, bir yumartaya verdiğim parayı düşündüğümde yahutta kişi başına milli gelir yüsek olan ülkelerle kıyasladığımda bizim ülke çok daha pahalı... Bunun içinde diyorsanız bankacılık pahalı hayır değil...
Benim çocuğum hasbelkader, ABD’de bir üniversitede tahsil yaptı geldi. Onun bir bankada hesap açtırmak, hesaptan bir transfer yapmak için karşılaştığı ücret-masfar vs o kadar yüksekti ki... Bunlar ne ile ilgili. Özellikle insan istihdamı ile ilgili... Bizim gibi ülkelerde en önemli gider kalemlerinden biri personel giderleri. Daha ucuza mal etmek için bankalar giderek personel çıkarıyorlar...
Masrafı kısmak isteyen banka yükleniyor personele. Diyorlar ki ya bu müşteriden daha fazla gelir elde edersin ya da seni kapının önüne koyarız.
Ayrıca biz masraf, komisyon vermede çaresiz değiliz ki, benim babam devlet memuru idi. Ben bankada yönetici idim, o 70’li yaşlarında bile PTT’den havale yapardı.
Bu kayıkcı kavgasi ile toplumun gözünü boyayanlar var; bir kısmı siyasette bir kısmı medyada bir kısmı iş hayatında..Haa masraf, komisyonu çok yüksek uygulayan, yanlış uygulayan, tüketici mevzuatına uymayan bankalar tabi ki oluyordur ve onlar da cezalandırılılmaladır. Bu konuda da tüketici haklarını arayacak.
Ama bankaya da para kazandıracak bir şey gerekiyor. Siz gidip de o bankanını hizmetinden yararlanıyorsanız, banka da bir AŞ nihayetinde, para kazanılmayacak bir işi kim niye yapsın ki.
 

Banka çalışanları memnun mu?

Şu anda ülkemizde de yüzlerce çalışanı kapının önüne koyan bankalar var. Malesef sektörümüzde çalıyanların sosyal hakları açısından çok ciddi eksiklikler var.. İş bankası ordada örnektir.. Öyle ilginç ki sendikasızlık göze batmıyor, bazı bizim gibi bankalar sendika yönünden eleştiriliyor. Efendim, onların sendikası var, sendika bankayı yönetiyor allaha allaha, sendika bankayı yönetiyor, sendika cam şirketini yönetiyor, biz bugün Petrol İş’ten Kristal İş’e, Liman İş’ten Genel iş’e pek çok sendika ile çalışan bir bir grubuz. Biz yalnız Basisen sendikası ile çalışmıyoruz.
 

Türkiye ekonomisinde orta ve uzun vadede sıkıntı yaratcak unsurlar neler?

Ben Türkiye’nin rekabet gücünü yitirmekte olduğundan kaygı duyuyorum. Türkiye’deki üretim maliyetleri, başta enerji ve istihdam olmak üzere artı vergisel düzenlemeler olmak üzere birçok ülkeye kıyasla en rekabetçi ülkelerden değil..

İkincisi Türkiye’nin gelişmiş ülke olabilmek için, sosyal adaleti geliştirebilmek için daha çok yol katatmeye ihtiyacı var. Türkiye’nin sağlıklı büyümeye ihtiyacı çok. Bunlara bakıldığında, Türkiye’nin bunu gerçekleştirebilecek iç kaynaklarının yeterli olmayabileceği kaygısını giderek daha fazla taşıyorum.

Neden daha fazla taşıyorum: Bugün iftiharla diyoruz ki dünyanın en güçlü bankacılık sektörlerinde biri bizde, ekonomi eskiye oranla çok daha iyi makro ve mikro verilere sahip. Ülkemizde, nihayet yatırım yapılabilir ülke konumunun en düşüğüne ulaşabildi. G20’ye girebildik, ama hala ülkede eğitim ve hukuk alanlarında biz ilk 20’de olan bir ülke değiliz.

Neler yapılmalı?

Bizim ekonomide ne yaptığımızdan çok bilim ve akılda ne yaptığımız önemli. Bakın şu anda kullandığımız bütün elektronik aletler yabancı, basit de aletler, en azından otomobil gibi değil. Biz rekabet gücü sağlak açısından bir Kore olamayacağız kaygısını çok taşıyorum. Örneğin cam sektöründe çok ciddi bir oyuncuyuz. Muazzam cam yapıyoruz, ciddi fabrikalar, kapasiteler var ama temel teknolojiler hep dışardan...
Bir ülkenin sürdürülebilir ekonomisini artık bilim ve teknoloji tayin edecektir. Ekonominin bugün ne kadar güçlü olduğu önemli değil. Biz ilerde neler üretip neler satacağız. Besbelli ki enerji kaynaklarının yetersizliği nedeniyle sürekli bir enerji ithalatı yapacağız ve sürekli bir dış ticaret açığı vereceğiz. Ülke büyüdüğü sürece, hele de bu nüfusla sürekli bir dış ticaret açığı ile karşı karşıya kalacağzı. O zaman bunu nasıl kapatacağız.
 
Merkez Bankası ile siyasiler arasındaki polemiği nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Ağzı olan her kesimin her konudu fikir beyan etmesini doğru bulmuyorum. Dünyanın doğru düzgün çalışan bütün ekonomilerinde MB bağmısız... Bağımsız demek, değerlendirilmeyecek demek değil. Yani her yerde MB’ler eleştiriliyor olabilir. Burada da bizim MB’nin de, oyla seçilmediğine göre eleştirilerden dolayı yarın oy alamayacak da görevini yapamayacak diye birşey yok. Uzun lafın kısası bizi ilgilendiren bir durum yok. MB’nin icraatleri açısından bir sıkıntı görmüyorum. Ama polemiklerle de pek ilgilenmiyorum. Bunlar halkın gerçek gündemi değil. Ben eğitim istiyorum, hukuk istiyorum.
 

Halkın gerçek gündemi ne?

Bugün halkın gerçek problemi hayat pahalılığı, sürdürülebilir istihdam, halkın problemi fırsat eşitliği, eğitim kalitesi. En büyük sorun da geride kalmak. Çağdaş değerlerin gerisinde kalmak, dünya rekabetinin gerisinde kalmaktan söz ediyorum özellikle de bilim ve akıl olarak. Geri kalırsak geçmiş ola.
 
Avae bir gün kara gececek
 
* Avea’daki yüzde 18 gibi bir payımız vardı, son sermaye artırımında yüzde 10’dan biraz fazlaya indi, zaten küçük ortağız. Biz şirketin iyi idare edildiği kanaatindeyiz. Nefesimiz yetiyor, karlılığa varacağını düşünüyoruz.
* Ülkü Adatepe hanımefendinin çocuklarının davası hukuki bir konu. Benim bildiğim şimdiye kadar beklentileri CHP aracılığı karşılanmıştır. en son bir araba ve şoför istenmiş o da maaşı artırılarak karşılanmıştır. Son konuyu da hukuk değerlendirecektir.
* Bugün Atatürk’ün vasiteyetine isteyen herkes ulaşabilir. Bana göre her Türkiye vatandaşının bilmesi gereken çok önemli vasiyeti ‘ben size hiçbir doğma bırakmıyorum. Bilim ve Aklı manavi miras olarak bırakıyorum’dur.
 
Beyinden tek başına salata olur

Ben banka ya da şirket yöneticiliği yapmıyorum. Ben cumhuriyet kurumlarının yöneticiliğini yapıyorum. Bizim işlerimizde kolay pozisyon yok. Ama keyifli ve aktif poziyonlar var onlar da şube ve bölüm şeflikleridir. Evet yöneticiler, kurmaylar bir bakıma beyin gibidir ama beyin tek başına salata olur, bir sinir sistemi olmazsa ve onu aksuyona dönüştürecek organlarınız olmazsa hiçbirşey yapamazsınız...

Şuanda çok keyifliyim. İşbankası icrasının başarılığı olduğunu düşünüyorum. Genel müdürken tabi ki daha çok yoruluyordum dinlenmek için emekli oldum. Şimdi benden 10 yaş genç bir arkadaş var daha dinamik bir ivme görüyorum.
 
Ulusal bankacılık gerekiyor
 
Bizim gibi genç toplumlarda finansal okur yazarlığın şart olduğunu düşünüyorum. Bu sektörü ilişkin ilk tesbitim. İkincisi de bizde çok ciddi bir ulusal bankacılık politikasına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Çünkü, ulusal kalkınmanın en önemli desteklerinden biri bankacılık. Cumhuriyet kurulurken, o günkü kadronun ilk yaptığı işlerden birinin bankacılık sektörünün libarel bir yaklaşımla kurmaya kalkmalarının önemli nedenlerinden biri, bu topraklarda iki imparatorluğun finansal nedenlerle çökmesidir.

Piyasa rekabetinin iyi ve kaliteli olması için de çok iyi çalışan taraflar ve taraflar tarafındana benimsenen ve uyulan kurullar olması gerekir. Ayrıca bu kuralların güzel işleyeceği bir kültürün de yerleşik olması gerekiyor. Türkiye’de 2001 sonrasında bankacılık daha şefaf kurallarla çalışıyor ancak finansal okuryazarlık da gerekli.