Halkevleri’nin ‘kamu yararına dernek’ statüsü kaldırıldı

Halkevleri’nin 1961 yılından itibaren sahip olduğu “kamu yararına dernek” statüsü, ikinci kez kaldırıldı

cumhuriyet.com.tr

Daha önce 2011’de Bakanlar Kurulu kararı ile kaldırılan statü, Halkevleri’nin açtığı dava sonucu Danıştay 10. Dairesi’nin kararı ile 2015’te yeniden kazanılmıştı. Statünün ikinci kez kaldırıldığına ilişkin kararın dün (28 Aralık) kendilerine iletildiğini açıklayan Halkevleri, bu durumun “ideolojik” olduğunu belirterek şunları kaydetti:

Halkevleri'nin 1961 yılından itibaren sahip olduğu kamu yararına dernek statüsü, ikinci kez elinden alınmış, karar 28 Aralık günü tebliğ edilmiştir. 

Bu kararın alınmasını sağlayan iktidarın derdi “kamu yararı” değil, Halkevleri’nin varlığı, 87 yıllık tarihi, programı, temsil ettiği değerler ve bugünkü çalışmaları, mücadelesidir. 

Halkevleri, bu saldırı karşısında her tür mücadeleyi verecektir. 

“Kamu yararı” bir statü değil temel ilkemizdir 

Ne vazgeçeriz, ne hukuksuzluğunuza izin veririz 

Halkevleri’nin 87. yaşını ülkenin dört bir yanında kutlamaya hazırlandığımız bu günlerde, iktidarın “kamu yararına dernek” statümüzü kaldırmak için bir kez daha harekete geçtiğini 28 Aralık günü elimize ulaşan tebligat ile öğrenmiş bulunuyoruz. 

“Bir kez daha” diyoruz çünkü 1961 yılından itibaren “kamuya yararlı dernek” olan örgütümüzün bu statüsü, 2011 yılında AKP tarafından bakanlar kurulu kararı ile kaldırılmıştı. Açtığımız davada, Halkevleri’nin tüm çalışmalarının “kamu yararı”na olduğu ve Halkevleri’nin asıl olarak üye aidatlarından oluşan tüm bütçesinin bu faaliyetler yararına sevk edildiği ispatlanmış ve Danıştay 10. Dairesi’nin kararı ile 2015 yılında bu statü yeniden kazanıldı. 

Dönemin Başbakanlığı ve İçişleri Bakanlığı tarafından bu karar, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na (DİDDK) temyiz incelemesi için itiraz edilerek gönderilmiş, aradan geçen üç yılın ardından, Danıştay Başkanvekilliği’ne 2 Ekim 2018 tarihinde Hasan Güzeler’in seçilmesinden tam üç gün sonra İçişleri Bakanlığı’nın “dosyanın kamu güvenliği sebebiyle öne alınması” talebi dosyaya girmiş ve DİDDK hukuksuz ve gerekçesiz bir biçimde Danıştay 10. Dairesi’nin Halkevleri’nin kamuya yararlı bir dernek olduğu hükmünü bozmuştur. 

İktidar, “kamuyu” dincilik, piyasacılık, milliyetçilik ve bunlarla kaynaşmış bir kadın düşmanlığı temelinde yeniden tanımlamak istemektedir. Eşitlik, toplum, adalet, eşit yurttaşlık, kamu değerleri kavramları tedavülden kaldırılmıştır. Onlar için “kamu yararına” demek “iktidarın ve sermayenin yararına” demektir ve hatta kamu yetkisinden alınan güç her tür özel çıkar için kullanılmaktadır. İktidar, bu yüzden Halkevleri’nin “kamu yararına dernek” statüsü ile barışamamaktadır.

 Halkevleri’nin ne tarihinde ne de bugününde en ufak bir kara leke bulamayanlar, bu tarihin ve mücadelesinin meşruluğuna gölge, geri adım attıramayanlar, dava dosyalarına yazacak suçlama bulamayanlar ve giriştikleri her operasyon girişimi ayaklarına dolananlar bir tür itibarsızlaştırma çabası ve saldırı hazırlığının ön adımı olarak “kamu yararına dernek” statüsünü yeniden elimizden almak istemektedir. 

Geçtiğimiz yıl Şubat ayında Halkevleri Eş Genel Başkanı Dilşat Aktaş ve MYK üyemiz Kutay Meriç’in de içinde yer aldığı, yönetici ve üyelerimize yönelik hukuksuz gözaltılar, kimi şubelerimizin çocuklara yönelik çalışmalarımız gerekçe gösterilerek mühürlenmek istemesi, geçtiğimiz Ekim ayında Ankara’da 4 şube başkanımızın gözaltına alınması, üyelerimize verilen cezalar, para cezaları iktidarın bir halk örgütü olarak Halkevleri’ne yönelik sistematik saldırısını gözler önüne sermektedir. 

Ancak her saldırı girişimleri “Halkevleri memlekettir, memleketi susturamazsınız” diyen halkımız, ülkenin emek ve demokrasi güçleri ve Halkevi üye ve yöneticileri tarafından geri püskürtülmüştür, bundan sonra da püskürtülecektir. Halkevleri, tam da “halkın yararından” başka bir çıkar gütmediği için bu topraklara kök salmıştır, iktidarlar gelip geçer, Halkevleri dimdik ayakta kalır. 

İktidarın, örgütümüz Halkevleri’ne yönelik saldırısı “ideolojik”tir. 

İktidar ile ilişkili, çoğunluğu dinsel cemaat ve tarikatlerle bağlantılı dernekler, vakıflar kamu kaynakları, arazileri, binaları devredilerek ihya edilirken, tek maddi kaynağı halkın verdiği aidatlar olan, tüm çalışmalarını gönüllü emekle gerçekleştiren Halkevleri, türlü baskılarla karşı karşıya bırakılmaktadır. Çocuklara, kadınlara, yetişkinlere, engellilere, doğanın korunmasına, halkın haklarının savunulmasına yönelik çalışmaları önce engellenip ardından “kamu yararı gözetilmemektedir” denilmekte, faaliyetleri ne kadar para harcadığı ile ölçmeye çalışmaktadır. Açık ki ne iktidarın ülkemize ve topluma verdiği zarar ne de Halkevleri’nin topluma sağladığı yarar parayla ölçülebilir. 

İktidarın derdi “kamu yararı” değil, Halkevleri’nin varlığı, 87 yıllık tarihi, programı, temsil ettiği değerler ve bugünkü çalışmaları, mücadelesidir. Eşitlik, özgürlük, laiklik ve kadın özgürlüğünü halk içinde halkla birlikte savunan bir halk örgütü, iktidarın yaratmak istediği toplum için tehlike olarak görülmektedir. İstedikleri biat eden, örgütsüz bir toplumdur. 

“Sosyal kültürel iktidar olamadık” diye yakınanlar, Halkevleri’ne saldırırken aynı zamanda bu topraklardaki ilerici kültürel sanatsal birikimin, sol değerlerin en önemli simgelerinden, merkezlerinden birini hedef almaktadır. 

Kamuya zararlı olan iktidardır. Halkevleri, 2000’lerde, AKP’nin iktidar olduğu günden itibaren; “kamu” adına ne var ise tahrip ederek uyguladığı neoliberal programa “kamu yararı”nı temel alarak karşı çıkmış, halkın hakları için mücadele etmiştir. Bugün yaşadığımız ekonomik kriz, tahrip edilmiş ülkemiz iktidarın kamuya nasıl zarar verdiğini gözler önüne sermektedir. 

Halkevleri, itibarını da gücünü de halktan almaktadır. “Kamu yararına çalışma” ilkesini de ne devlet ne de somut olarak AKP iktidarı bahşetmiştir. Halkevleri, bu ilkeyi programının ve mücadelesinin temel prensibi haline getirmiştir. 

Kamu yararına dernek statüsünün yasal olarak devam edip etmemesi, Halkevleri’nin “kamu yararına” halk için halkla birlikte mücadelesini etkilemeyecektir. Ancak; iktidar bu statüyü kaldırmayı bir saldırı aracına dönüştürdüğü, saldırının asıl olarak halkımıza, mücadele tarihine, değerlerimize yapıldığını, amacının halkı örgütsüz kılmak olduğunu çok iyi bildiğimiz içindir ki, “kamu yararına dernek” statümüzü korumak için de sonuna kadar mücadele edeceğiz. 

Halkevleri olarak, adalet mücadelesinin de, her koşulda hak aramanın da “kamu yararı” gereği olduğunu bilerek, her tür hukuki mücadeleyi sürdüreceğiz. 

Ancak iktidara da hukuksuzluğa da en iyi cevabı; Halkevleri mücadelesini, örgütlülüğünü büyüterek; bu topraklarda yarattığımız her tür ilerici değeri; sanat ve kültürüyle, dayanışması ve insan ilişkisiyle savunarak; eşitliği, özgürlüğü, barışı, laikliği bayrak ederek vereceğiz. Halkevleri, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hiçbir baskı karşısında geri adım atmayacaktır. 

Tüm Halkevi üye ve yöneticilerini, halkımızı, tüm dostlarımızı bu hukuksuzluğa karşı çıkmaya, Halkevleri mücadelesine omuz vermeye, Halkevleri’nin 87. yıldönümü etkinliklerini büyük bir coşku ile örgütlemeye çağırıyoruz. 

Alınan bu kararın hukuksuzluğu, karara konu edilen raporları yazan müfettişlerin, kararı alan mahkeme üyelerinin “Halkevleri” karşısında aldıkları tutumun nedenleri hakkında kamuoyunu bilgilendirmeye devam edeceğiz.