Hakan Atilla'nın tek sanık olduğu davada karar haftası

Sarraf’ın tanık olduğu ABD’de İran yaptırımlarının ihlali davasında 12 kişilik jüri, Hakan Atilla için tekrar toplanıyor.

Şebnem Arsu

İddianame, aşamasından beri Türk hükümeti tarafından İran asıllı tüccar Rıza Sarraf üzerinden değerlendirilen ABD’nin İran yaptırımlarının ihlali davasında, tek sanık Mehmet Hakan Atilla için karar haftasına girildi. New York Güney mahkemesinin 12 kişilik jürisi Atilla’nın isnat edilen suçlardaki rolünü değerlendirmek üzere bugün toplanıyor.

Halk Bankası’nın eski genel müdür yardımcısı Atilla, yetkisi dahilinde olduğu iddia edilen işlemler nedeniyle altı ayrı suçtan yargılanıyor; ABD Hazine Bakanlığı’nı dolandırmak ve Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası’nı (İEEPA) delmek suçlarını işlemek için ortaklık kurmak, bankacılık sisteminde sahtekârlık yapmak, yapabilmek için ortaklık kurmak, kara para aklamak ve aklayabilmek için suç ortaklığı.

Muhatap olduğu bu ciddi suçlamalara rağmen Atilla, davanın başından beri Sarraf’ın gölgesinde kaldı. Davasının düşürülüp serbest bırakılması için Türk hükümetinin aylarca olağanüstü çaba sarf ettiği Sarraf’ın etkin pişmanlık hakkını kullanarak tanık koltuğuna oturması, davaya hâkim olanlar için sürpriz olmasa da, yarattığı heyecan yine de büyük oldu. Sarraf’ı dinlemeye gelen kalabalık ana salona sığmayınca, açılan ek salonlara alındı. Sarraf’a gösterilen bu ilginin arkasında Aralık 17-25 yolsuzluk soruşturmasında oynadığı kritik rol yatıyordu. Sarraf, Erdoğan hükümeti için 2013 yılında oldukça ciddi tehdit teşkil etmiş olan ve şüphelileri mahkeme yüzü görmeden üzeri örtülmüş bir soruşturmanın ana karakterlerinden biriydi.

Siyasi çabalar

Miami’de 2016 yılı Mart ayında tutuklandığında kendisine ‘rüya bir savunma takımı’ kuran Sarraf’a, 22 yıllık çalışma hayatını devletin bankasına adamış Atilla’ya gösterilmeyen siyasi desteğin gösterilmesinin sebebi ise, tüccarın bildikleri ile doğru orantıda görülüyor.

Siyasi çabaların, ABD Başkanı Donald Trump’ın seçim kampanyasında Rusya’nın rolünü araştıran özel yetkili savcı Robert Müeller’in soruşturmasında da gündeme gelebileceği konuşuluyor. Amerikan NBC kanalına göre Trump’ın eski milli güvenlik danışmanı Michael Flynn, Sarraf’ın serbest bırakılması için Türk hükümet yetkilileri ile bir anlaşma yapmış olabilir. Böylesi bir anlaşmanın varlığından bağımsız, Flynn’den sonra hükümetin Trump’ın yakın danışmanı Rudy Guiliani ve Bush döneminin ABD Başsavcısı Michael Mukassey aracılığı ile kıyasıya bir diplomatik mücadele verdiği dava tutanaklarında mevcut. Her ne kadar bu destek, davaya adını veren Sarraf’la özdeşleşmiş ve Atilla’yı dışlamış gibi görünse de, bazı analistlere göre, bu yalnızca hükümetin hakkındaki oldukça ciddi suçlamaları saklı tutmaya yönelik çabaları.

“Yalnızca Sarraf’ın salıverilmesi için değildi o olağanüstü çabalar” diyor davayı yakından takip eden avukatlardan Yegane Güley ve ekliyor: “Başkan Trump’a çok yakın Rudy Giuliani ve Michael Mukasey’nin Sarraf’ın avukatları olarak tutulmaları ve `ABD’nin milli güvenliği için’ bahanesi ile ABD Adalet Bakalığı ile görüşmeleri de davayı tümden kapatmak için idi; yalnızca Zarrab’ı kurtarmak için değil.”

“Dışarıdan bakıldığında Atilla’ya odaklanılmamış olması kaçırılmış bir fırsat olarak görülebilir ancak bu husus bile davanın hükümet için ne anlama geldiğinin altını çiziyor,” diyor St. Lawrance Universitesi Tarih bölümü doçenti ve Orta Doğu Demokrasi Projesi (POMED) araştırma görevlilerinden Howard Eissenstat, hükümeti tehdit eden yolsuzluk ve rüşvet iddialarına atıf yaparak.

“Burada altının çizilmesi gerek şey, hükümetin bu davaya başından beri ilgisi, ortaya çıkacak bilginin kamuoyunda nasıl algılancağı ve bu bilgileri nasıl şekillendirebilecekleri noktasında oldu.”

Atilla’nın durumu

Bu anlamda, doğal olarak en can alıcı aktöre odaklanıldığını belirten Eissenstat, Sarraf’ın ifadesinde anlatılanlarda bile adı pek geçmeyen Atilla’ya özel bir ilginin gerekli görülmediğini belirtti. Tarihciye göre, serbest kalması da tutukluluğunun devamı da hükümet için bu algı çalışmasında açıklanabilecek durumlar. “Atilla’ya ne olacağı konu ile çok da alakalı değil aslında,” diyen Eissenstat, “Serbest bırakılırsa hükümet bunu - gerçekte öyle olmasa da - temize çıkmaları olarak lanse edecek; hüküm giyerse de bunu şüphesiz ahlaka aykırı olarak değerlendirecekler.”

Özellikle Sarraf’ın ifadesi ile desteklenen delillerde eski bakanlar Zafer Çağlayan, Egemen Bağış ve Halk Bankası eski genel müdürü Süleyman Arslan’ın aralarında bulunduğu bazı yetkililerin ABD’nin İran’a uyguladığı ambargonun delinmesi aşamasında rüşvet aldığı iddiaları dava kayıtlarına geçti. Ayrıca, Sarraf’in anlatımında, Halk Bankası aracılığı ile İran’a ambargonun delinmesinin Tayyip Erdoğan direktifi ve Berat Albayrak’ın yardımı ile gerçekleştirildiği de tutanaklarda yerini aldı.

“Bu detaylar daha sonra Erdoğan hükümetinin çok başını ağrıtacak detaylar” diyor Güley ve ekliyor, “‘Radikal İslamcı terörizmin finansmanını kolaylaştıran hükümet ve kadrosu’ portresinin çizilmesi için ilk tuğlalar örüldü de diyebiliriz. Türkiye kamuoyunda Atilla ‘sağlam duruş’ sergiliyor havası vermiş olabilir ama bunun hükümetin bulunduğu vahim durumu iyileştirmeye hiçbir katkısı yok.” “Atilla davasının bir örneği yok,” diyen Güley, “Atilla hapis cezası alırsa ilk kez bir bankacı İran ambargosunun delinmesinden dolayı hapis cezası alacak. Örnek teşkil edecek bir dava,” değerlendirmesinde bulundu.