Hak savunucularının tutuklanması... Gizli tanık yalan söylüyor

Hangi terör örgütü olduğu belirtilmeden örgüte yardım etme suçundan tutuklanan hak savunucularından Günal Kurşun, haklarında ifade veren gizli tanığın ajan provokatör olarak görevlendirildiği kanaatinde olduğunu söyledi.

CANAN COŞKUN

Büyükada’da dijital güvenlik ve stresle baş etme toplantısında gözaltına alınarak hangisi olduğunun belirtilmediği bir terör örgütüne yardım etme iddiasıyla tutuklanan hak savunucuları hakkında ifade veren açık ve gizli tanıklarla ilgili yeni detaylar açığa çıktı. Çevirmen olduğu belirtilen bu tanıklarla ilgili, toplantının tutuklanan moderatörü İsveç uyruklu Ali Ghravi, bu kişilerin provoke edici olduğunu, söylemediği şeyleri de ekleyerek tercümanlık yaptıklarını söyledi. Tutuklanan bir diğer hak savunucusu Günal Kurşun da, gizli tanığın olmamış konuşmaları gerçekmiş gibi aktardığına dikkat çekerek, “Bu kişinin bir ajan provokatör olarak görevlendirildiği kanaatindeyim” dedi. Dosyada yer alan gizli tanık ifadesini soruşturma savcısı Can Tuncay, hak savunucularının tutuklanması talebine de dayanak yapmıştı. Suçlama konusu yapılan toplantının çevirmenlerinden biri olduğu düşünülen “Gizli tanık 1” ifadesinde, toplantıda şifrelemelerden bahsedildiğini, katılımcılardan birinin dernekte bulunan bilgisayarının polisin eline geçmesi durumunda çoğu kişinin yanacağından bahsettiğini, elektronik cihazlarının polisin eline geçmesinden çok endişe ettiklerini iddia etti. Dosyanın açık tanıklarından olan çevirmen Ahmet Tunç Tunçten de gizli tanığın iddialarını dile getirdi. Tutuklananlardan İnsan Hakları Gündemi Derneği üyesi Günal Kurşun savcılıktaki ifadesinde, gizli tanığın ifadesinin yalan olduğunu kaydederek, “Derneklerin bilgisayarlarındaki bilgilerin polisin eline geçmesi durumunda çoğu kişinin yanacağı biçiminde hiçbir konu konuşulmamıştır. Bu tamamen gizli tanığın eklemesidir” dedi.

‘Provoke ediciydi’

Toplantının moderatörü İsveç uyruklu Ali Ghravi de açık ve gizli bir şekilde tanıklık yapan çevirmenlerle ilgili, “Toplantı aralarında polisin tespit edememesine yönelik soruları asıl soran toplantıya 2. gün katılan tercümandır. Tor gibi erişilmesi yasak sitelere nasıl girilebileceği gibi toplantı konusu olmayan sorular sormuştu” dedi. İnsan Hakları Gündemi Derneği’nden hak savunucusu Veli Acu ise ifadesinde, 1.5 yıldır Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı’nda proje uzmanı olarak çalıştığını ifade ederek, “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Türk Kızılayı ve Halk Bankası ile birlikte çalışıyoruz” dedi. Tutuklanan Yurttaşlık Derneği üyesi Özlem Dalkıran ise savcılıktaki ifadesinde, hak savunucuları olarak mağdurlardan bilgi toplandıklarını belirterek, toplantıda bu bilgilerin sanal ortamda nasıl korunabileceği ile ilgili konuşmalar yaptıklarını söyledi. Bu verilerin korunmasına önem verdiklerini söyleyen Dalkıran, “Zira bu veriler bizim için de değer olup, bu verileri topladıktan sonra devletle görüşmekteyiz. Amacımız bu verilerin gizlenmesi değil, korunmasına yöneliktir” dedi.

Alman basınında Büyükada tutuklamalarına tepki: Acil yeni Türkiye stratejisi ihtiyaç var

Alman gazetelerinin yorum sütunlarında Türkiye’de tutuklanan insan hakları aktivistleri ile ilgili yorumlar öne çıkıyor.

Die Welt gazetesi Almanya’nın Türkiye ile ilgili bir strateji geliştirmesi gerektiğini sütunlarına taşırken, “İnsan hakları için çalışanlar terörist. Gazetecilik yapanlar terörist. Erdoğan’ın Türkiye’yi cennet gibi bir süper güce çevirecek bilge ve adil bir Osmanlı lideri olduğundan şüphe edenler, tabii ki terörist. Türk adaletinin yaratıcı bir şekilde formüle edilmiş en son suçlamasıysa ‘terör örgütüne üye olmamakla birlikte o örgüt adına suç işlemek’. Bu saçma davranışa sadece binlerce kişinin kaderi bağlı olmasa neredeyse güleceğiz. Almanya’nın da AB gibi mantığını kaybeden bir ortakla nasıl baş etmesi gerektiğine dair acil bir stratejiye ihtiyacı var” yorumunu yaptı.

Emder Zeitung gazetesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın artık Batı’nın kendisi hakkında ne düşündüğünü önemsemediğini söyleyerek “Adam hukuk devletine zerre kadar önem vermeyen bir diktatöre dönüşüyor. Eleştiren muhalifleri terör zannı altına koymak, gözden düşürmek ve hapse atmak için zaman kaybetmemeleri diktatörlerin özel karakteridir. Şimdi ölçülü bir tepki vermek Batı, AB ve NATO’ya düşüyor” diye yazdı.

Frankfurter Rundschau gazetesi de Merkel’in Erdoğan’a karşı tepkisinin yetersiz olduğunu vurgulayarak “Başbakan’ın (Merkel) demokratik bir devlet içinde eleştirel kişilerin keyfi olarak engellenemeyeceğini kamuoyuna söylemesi önemli olabilirdi. Ancak böyle bir arzunun doğru yere ulaşması mümkün görünmüyor. Erdoğan bundan pek etkilenmeyecektir. Ne Türk-Alman vatandaşı Deniz Yücel ne de Berlinli insan hakları aktivisti Peter Steudtner ve on binlerce Türk tutuklu bu yüzden hiçbir şekilde serbest kalmayacak. Kamuoyuna yönelik dile getirilen kızgınlık, Erdoğan gibi devlet rehinecilerinde işe yaramaz. Ona daha acı verici bir yerden baskı yapmak gerekiyor” yorumunu yaptı.

Hessische-Niedersächsische Allgemeine gazetesi de Erdoğan’a karşı Batı’nın net bir duruş sergilemesinin önemine dikkat çekti. Gazete sütunlarında “Lider devletleri için en ideali herşeyi ertelemektir. Bu açıdan bakınca tutuklanan insan hakları savunucuları için durum kötü görünüyor. Adil bir yargılama bekleyemezler. Batı’nın net bir duruş sergilemesi bekleniyor” yorumunu yaptı.