Hak örgütlerinden tepki ve kınama: Cenazeye saldırı nefret suçudur
Hak örgütleri, tutuklu HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk'un annesinin cenazesine yapılan saldırıyı kınadı.
Mahmut OralHDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk’un annesi Hatun Tuğluk’un cezanesine yönelik saldırıya kınayan hak örgütleri, saldırının nefret suçu olduğunu vurgulayarak, iktidarın ötekileştirici, ayrımcı dilinin bu tür saldırılara zemin hazırladığına dikkat çekti.
Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen: Birbirimizin ölülerine bile tahammül edemiyorsak, toplumsal birlik ve bütünlükten, bir arada yaşamaktan nasıl bahsedebiliriz. Üç-beş insanlık dışı, kendini bilmez kişinin hareketi olarak görmemek gerekir. Burada yetkililerin toplumun geldiği noktayı görüp, yeni bir siyaset belirlemeleri gerekir. En başta ölüye, cenazeye saygısızlık söz konusudur. Defin işlemini gerçekleştiren kişilere yönelik hakaretler var. Ayrıca ‘cenazeyi ya siz çıkarırsınız ya da biz çıkarır parçalarız’sözünde ise zorbalık söz konusudur. Bunların tamamı ceza hukukunda karşılığı olan, her birine cezai yaptırım gerektiren eylemlerdir. Savcılığın derhal bu kişiler hakkında tutuklu bir şekilde soruşturma yürütmesi gerekir. Çünkü toplumda yarattığı infial, üzüntü, kırılma çok büyüktür. Bu olay ayrıca nefret suçunun tam da kendisidir.Biz insan hakları ve demokrasi savunucuları olarak yıllardır bu nefret suçunun tanımlanması ve ceza kanununda yer alması gerektiğini savunuyoruz.
İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şubesi Başkanı Raci Bilici: Uzun süredir gerek basın, gerek siyasetçiler kin ve nefret dilini, ayrıştırıcı dili kullandılar, ötekişileştirdiler. Bunun geçmişte de benzerleri yaşandı. Mezarlar yıkıldı, mezar taşları kırıldı, anıtlar yok edildi. Bu konuda yer uyarı yaptığımızda ise örgüt yandaşı olmakla, örgüt propagandası yapmakla suçlandık. Hakkımızda davalar açıldı bu yüzden. Bu olup bitenler, bir anda oluşmadı. Kin ve nefret tohumlarının ekilmesiyle oluştu. Alev’iyi olduğu gibi, Kürtleri haklarıyla, gayrimüslimleri inançlarıyla kabul edeceksin. Sataşma değil, planlı, organize, yıllarca böyle valilerin yaptığı açıklamaların doğal bir sonucudur. Bu utanç verici bir durumdur. Onların bu eyleme karışanların ağırlığı kadar, hakaret edici bir açıklamadır. Sorun çok ciddidir ve bu ciddiyetle çözümler geliştirilmelidir.
Hak İnisiyatifi’nden yazar Reha Ruhavioğlu: Oraya gelen o linç güruhu, ‘Buraya Ermenileri, Kürtleri, Alevileri gömdürmeyiz’ diyor. Bunun siyasal kutuplaşma ile ilgisi var. Siz sivil siyasetçileri terörize ettiğinizde, bırakın sivil siyasetçinin kendisini, onun ölmüş annesini bile terörize edersiniz. İnsanlar da cenazesine izin vermeme yetkisini kendisinde görür. Sırrı Sakık’ın oğlu vefat ettiğinde benzer tepkiler gösterilmişti. Bir Kürt siyasetçi ya da yakını ne zaman Ankara’ya gömülmek istense, böyle şeyler yaşanıyor. Devlet yetkilileri tarafından bu linç güruhunun arkasında, yanındaymış gibi bir görüntü verilmesi, çok kırıcı, kutuplaşmayı artıran bir durum. Adalet Bakanı, Başbakan Yardımcısı gibi insanların çıkıp ‘lanetliyorum, kınıyorum’ demeleriyle olmaz bu iş. Bir nefret suçu kapsamında yargılanmaları gerekiyor ki insanlar bir daha böyle davranmasın. Bu bizim açımızdan bir nefret suçudur.