Hafta sonu elektrik işkencesi
Türkiye, karla beraber hem karanlıkta kaldı, hem de dondu.
Mustafa Çakır/ Cumhuriyet
Evlerdeki doğalgazların da elektriğe bağlı olması nedeniyle yurttaş hem karanlıkta kaldı, hem de dondu. Uzmanlar, hükümetin elektrik politikalarındaki bu anlayışının devam etmesi halinde elektrik kesintilerinin ve zammın kaçınılmaz
olduğuna vurgu yaptı. Kışın sert yüzünü göstermesiyle birlikte kentlerden de ardı ardına elekrtik ve doğalgaz kesintisi haberleri gelmeye başladı. Kesintilerin perde gerisinde ise Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığı yatıyor. Türkiye’nin enerji ithalat bağımlılığı yüzde 71.5’e ulaşıyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre, elektrik enerjisi üretimindeki kaynaklara bakıldığında ilk sırada doğalgaz geliyor. Elektrik üretiminin yüzde 41.3’ü doğalgazdan, yüzde 29.2’si hidrolikten, yüzde 24.2’si kömürden, yüzde 2.8’i rüzgârdan, yüzde 1.6’sı petrolden, yüzde 0.5’i jeotermalden, yüzde 0.4’ü de yenilenebilir +atıktan sağlanıyor.
Türkiye elektrik üretiminde kullandığı doğalgazı dışarıdan alıyor. Doğalgaz ithal edilen ülkelerin başında ise İran ile
Rusya geliyor. Doğalgaz tüketimi gibi elektrik tüketimi de hızla artıyor. Bakanlık verilerine göre, 2002 yılında 132.6 milyar kwh saat olan elektrik tüketimi yaklaşık iki kat artarak 2012 yılında 242 milyar kwh saate ulaştı.
Hükümet vazgeçmiyor
Dışa bağımlılığa karşın hükümet doğalgazla elektrik üretiminden vazgeçmiyor. Petrol, doğalgaz ve kömür ile birlikte enerjideki yıllık ithalatın 100 milyar dolara ulaştığına dikkat çekiliyor. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Başkanı Cengiz Göltaş, enerjideki temel sorunun dışa bağımlılık olduğunu, burada da doğalgazın öne çıktığını vurguladı.
Sorunu çözmek için elektrik üretimindeki diğer seçeneklerin gündeme getirilmesi gerektiğine dikkat çeken Göltaş, doğalgaz ve ithal kömüre dayalı üretim modeli ile 2012 yılında yüzde 56.5 oranındaki dışa bağımlılığın bu yıl da devam ettiğini belirtti. Göltaş, yıl içinde bazı günlerde elektrik üretiminin yüzde 50’den fazlasının doğalgazdan gerçekleştirildiğini, havaların kötü gitmesi, kış koşullarının ağırlaşması ile doğalgaz tüketiminin arttığını ve sıkıntıların baş gösterdiğini vurguladı. Göltaş, buna karşın özelleştirme kapsamında olan kömür santrallarının rehabilite edilmediklerini, dağıtım şebekelerinin bakım ve onarımlarının, yenilemelerinin gerektiği şekilde yapılmadığını söyledi. Santralı çalıştıracak kaynağın kesintiye uğramaması gerektiğine dikkat çeken Göltaş, doğalgazın ise “karneye” bağlandığı bir dönemin yaşandığını vurguladı.
Zam kaçınılmaz
2023 yılı için güneş enerjisinden elektrik üretiminin de 3 bin megavat olarak hedeflendiğine işaret eden Göltaş, oysa 2005’ten bu yana güneş enerjisinden elektrik üretiminin neredeyse “sıfır” olarak gerçekleştiğini söyledi. Rüzgâr ve güneş enerjisi için çaba sarfedilmediğini kaydeden Göltaş, “Buna karşın Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nda şu anda en az 40-50 bin megavatlık doğalgaz lisans başvurusu gündeme getiriliyor. Bu şekilde ithal kömür ve doğalgazın üretimdeki payının düşmesi söz konusu değil. Karınca hızıyla gerçekleştirilen güneş ve rüzgârdaki yatırımlarla enerjide bağımlılığın azaltılması mümkün değil.
Öteki taraftan da nükleer enerji süreci işliyor. Sanki bağımlılığı azaltacak bir model gibi sunuluyor. Türkiye’de enerji politikalarında bu anlayış devam ettiği sürece elektrik kesintilerinin ve zammın olması kaçınılmaz” dedi.
Tuz Gölü projesi
Türkiye’de her kış doğalgaz sıkıntısı yaşanıyor. Ancak planlanan doğalgaz depolama projeleri bir türlü tamamlanamıyor. Bunların başında da Tuz Gölü Yeraltı Doğalgaz Depolama Projesi geliyor.