Hafıza tazeleyen şarkılar...

Oktay Rifat'ın şiirinden bir mısra 'Sen Balık Değilsin ki', aynı zamanda Mihran Tomasyan'ın aynı adlı gösterisinin de adı. "Özeleştirinin veya hatırlamanın 'biz' dediğimiz kalabalık bir birliktelikten geldiğinin altını çizdik kendimizce" diyor Gevende albüm için.

cumhuriyet.com.tr

İlk albümleri “Ev”in ardından dört sene boyunca çok gezdi, çok gördü ve her fırsatta müzik yaptı Gevende. Şimdi, yine Baykuş Müzik etiketli ikinci albümleri “Sen Balık Değilsin ki”yle buluşuyorlar meraklılarıyla. Oktay Rifat’ın şiirinden bir mısra “Sen Balık Değilsin ki” ile “unutkanlık” halimize atıfta bulunuyorlar. “Adaletsizliklere, haksızlıklara, acılara ve savaşlara karşı uzak bir akraba gibi hissetmek ve hissizleşmek, hafıza kaybı...”

Yakın arkadaşları Mihran Tomasyan’ın aynı adlı gösterisinden de esinlenerek koydukları albümün adı ile ilgili, “Özeleştirinin veya hatırlamanın ‘biz’ dediğimiz kalabalık bir birliktelikten geldiğinin altını çizdik kendimizce” diyorlar.

Eskişehir’de başlayan yolculuklarına “artık bir ayaklarının pergel misali durduğu bir ev olan” İstanbul’da devam eden grup, albümde gitarist Eivind Aarset dışında çekirdek grubu korumuş. Yurtiçi ve yurtdışı pek çok farklı türde müzisyenle etkileşim içinde olan Gevende, albümü dinledikçe onlardan öğrendikleri birçok şeyin, kendiliğinden parçalarına yansıdığını görüyor. “Müzik öyle bir şey ki, bu etkileşime girmek için peşinden koşmana gerek yok. Tıpkı yıllardır dinlediğimiz Eivind Aarset gibi. Birlikte hiç müzik yapmadık ama onu ne kadar iyi anladığımızı gördük. Ahmet Oslo’ya gittiğinde tanıştı ve sohbetimiz öyle başladı. Bir Ermeni türküsünden esinlenerek yaptığımız Beboyi Yerkı’da hissederek çalması bizi çok mutlu etti.”

Norveçli gitarist Aarset’in dışında açılış parçası “Vigeland” ve “Igloo” gibi kuzeyli başka izler de var albümde. “Kuzey Avrupa’dan çıkan müzikler bizi hep heyecanlandırır. Bu yüzden müziğimize zannettiğimizden daha fazla etkisi vardır kuzeyin.”

Canlı performanslardaki doğaçlamaları ile meşhur Gevende’nin ilk albümden “Esinti” de bambaşka bir şekilde yeni albümde yer almış. Konserlerinde de şarkıları doğaçlamanın tatlı akımına kapılıp sizi başka dünyalara sürükler. Öyle ki şarkı nerede başladı, nerede son buldu anlamak zor olur.

Albüm sürecinde iş başka türlü işliyor tabii: “Müzikle geçirdiğimiz her an sürecin bir parçası oluyor ve kayıtlar sırasında konsantre bir hal alıyor. Hepsinin temelinde doğaçlama yatıyor. Kayıtlar dört hafta, öncesindeki stüdyo doğaçlamaları iki ay sürdü. Her parça için de başka bir hikâye var aslında. ‘Akvaryum’a altı ay kafa patlattık, içimize sinmedi. Bir gün hadi bambaşka bir şey deneyelim dedik ve 10 dakika içinde bu hali çıktı.”


‘Ağlanacak halimize gülüyoruz’

İçkide 24 yaş sınırı malum son zamanlarda konuşulan bir konu. Hal böyleyken alternatif müzik üretenler için Türkiye’deki durumu sorduk Gevende’ye: “Gün geçtikçe daha iyiye giden bir hal vardı ki, hükümetimiz de bunun farkında olacak- hemen müdahalede bulundular. Sağ olsunlar; neydi halimiz öyle festivaller, eğlenceler, içkiler... Bu konu oldukça ciddi. Müzik sektöründeki pek çok insanı, mekânı, organizasyon şirketlerini ciddi bir şekilde etkiliyor alkollü içeceklerle ilgili yönetmelik. Zaten sayıları yeteri kadar çok olmayan festivallerin yapılamaması, pek çok konser mekânının da konser yapamamasına neden olacak. Müzik gruplarının çoğunun farklı şehirlerde konserler verebilmesi, içki firmalarının sağladıkları sponsorluklarla olabiliyordu. Bu destek ortadan kalktığı için diğer şehirlerde konserler verilmesi de çok zorlaşacak gibi görünüyor. İşte ağlanacak halimize gülmeye ve halen varolan alanları da ‘değerlendirmeye’ çalışarak devam ediyoruz.”

(10 Şubat - Hayal Kahvesi, 17 Şubat – Ghetto)