Haciz mesajları alanlar, borçlular dikkat!
Türkiye'de yaşanan ekonomik kriz birçok yurttaşın borcunu ödeyememesine neden oluyor. Borçları yüzünden icralık olan kişi sayısı 21 milyon 300 bin kişi... Bir yanda geçim sıkıntısı bir yanda işsizlikle boğuşan yurttaşları diğer yandan hukuk büroları ardı arkası kesilmeyen telefonlarla. mesajlarla taciz ediyor, psikolojik baskıyı artırmak için borçlunun yakınlarını arıyor. Peki yurttaş bu durum karşısında ne yapmalı?
cumhuriyet.com.trTürkiye’de borçlu insan sayısı katlanarak artıyor. Ticaret Bakanlığı verilerine göre, temerrüde düşen ve icralık olan kişi sayısı 12 milyon 500 bin iken, sadece kredi kartı borcu yüzünden yasal takibe düşen kişi sayısı 3 milyonu buluyor. Türkiye Bankalar Birliği (TBB) verilerine göre borçlu kişi sayısı; konut kredilerinde 2 milyon 459 bin, taşıtta 491 bin, ihtiyaç ve diğer kredilerde ise 24 milyon 884 bin, bireysel kredide ise 31 milyon 375 bin kişiye ulaşıyor. Borçları yüzünden icralık olan kişi sayısı ise 21 milyon 300 bini buluyor.
Borç batağında olan kişilere bir diğer baskı ise avukatlardan geliyor. Hukuk büroları ve avukatlar tarafından borçlulara “Borcunuzu ödemezseniz evinize haciz gelecek” şeklinde binlerce mesaj gönderiliyor. Borçlu kişi ölmüş olsa bile, borçlunun yakınları sürekli olarak aranıyor. Üzerinden 10-15 sene geçmiş olan borçlarda bile, kişiler avukatların sürekli tacizlerine maruz kalabiliyor. Bazı avkutlık böroları işi telefonda tartışmaya, tahrik edici söylemlerle muhatabını aşağılamaya kadar vardırıyor. Psikolojik baskıyı artırmak için kullanılan yöntemlerden biri de borçlunun eşinin yakınlarını aramak.
YARGITAY’DAN EMSAL KARAR
Yargıtay’dan konuyla ilgili emsal karar yakın zamanda Bursa’dan geldi. Nisan 2019’da alacağını tahsil edemeyen bir şirket, gereğinin yapılması için hukuk bürosuna müracaat etti. İddiaya göre hukuk bürosu, borçluya 'Borcunuzu ödemezseniz evinize haciz gelecek' şeklinde mesaj attı. Borçlu, mesaj sonrası Cumhuriyet Savcılığı'na giderek, 'kişilerin huzur ve sükûnunu bozma' suçundan işlem yapılmasını istedi. Savcılık ise şüpheliler hakkında soruşturma yapılmasına gerek duymadı. Bunun üzerine borçlu, 2. Sulh Ceza Mahkemesi'ne giderek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz etti. Mahkeme de itirazı reddetti. Borçlu, bu kez konuyu Yargıtay’a taşıdı. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, bu tür mesajların hangi sıklıkla atıldığının araştırılması ve sonucuna göre cezai yaptırım uygulanması gerektiğine hükmederek emsal bir karara imza attı.
NE YAPILMALI?
Vatandaşlar, avukatların sürekli tacizlerinden nasıl korunabilir? Hukuk bürolarından gelen bu mesajlar ve aramalar şikayet edilebilir mi? Haciz hangi aşamada devreye giriyor? Cumhuriyet'in sorularını Avukat Mehmet Değirmenci yanıtladı.
- 10-15 sene önceki borçları, hiçbir şekilde haber vermeyip, üstüne faiz bindirdikten sonra arayıp insanları taciz eden avukatlar var. Bu iş biraz ticarete dönmüş durumda. İnsanlar bu tarz mesajları ve aramaları nereye şikayet edebilir? Yurttaşlar ne yapmalı?
Ne İcra ve İflas Kanunu'nda ne de Borçlar Kanunu'nda, avukatın bir borcu haber verme gibi bir yükümlülüğü bulunmamaktadır. Avukat, vekili tarafından kendisine verilen yetki ile bu yetki sınırları içerisinde hareket ederek, alacağını tahsil edebilir. Borcun 10-15 yıl öncesine ait olması mümkündür. Türk Borçlar Kanunu 146. Maddesi'ne göre borçlar için belirlenmiş genel zaman aşımı 10 yıldır. Bazı durumlarda 5 yıl, bazı durumlarda 3 yıl bazı durumlarda ise 20 yıla kadar uzanan bir zaman aşımı süresi mevcuttur.
Avukatın görevi aramak değildir, taciz etmek hiç değildir. Hem Yargıtay’ın hem Türkiye Barolar Birliği'nin birçok kararında avukatın taciz edercesine borçluyu araması yanlış kabul edilmiş ve cezalandırma yoluna gidilmiştir. Hukuk büroları tarafından sürekli aranan, taciz boyutuna varan ve hatta akrabaları arkadaşları aranan insanlar var. Bu kişilerin yapabileceği en iyi şey arama kayıtları ve görüntülerini alarak savcılık nezdinde şikayette bulunmalarıdır. Bununla da yetinmeyip, avukatlık bürosunun bağlı bulunduğu baroya da şikayette bulunabilirler. Yalnız barolar bu şikayetlerde bir miktar ücret istemektedir.
- 10 seneden fazla olan borçlarda, hukuki bir süreç devreye giriyor mu?
Burada önemli olan borcun ana sebebidir. Örneğin bir fatura borcu 10 yıllık zaman aşımına tabi iken bir senet borcu 3 yıllık zaman aşımına tabidir. 10 yıl üzerindeki borçların tahsili ne zaman istenmiş o önemlidir. Örneğin 01.01.2008 yılında birisine borçlandığınızı düşünelim. Alacaklı kişi 8 yıl sonra, yani 2016 yılında bu borcu icra takibine koyarsa zaman aşımı kesilir. Dikkat ediniz. 'Durur' demiyorum. 2016 yılında takibe geçip hiç bir işlem haciz vs. olmasa bile 2026 yılına kadar alacaklı, zaman aşımını uzatmış olacaktır. Borç kira borcu olsaydı, alacaklı 2016 yılında takibe geçse bile zamanaşımı dolmuş olacaktı. Çünkü kira alacaklarında zamanaşımı 5 yıl olarak uygulanmaktadır.
- Peki zaman aşımı dolmuşsa, takip otomatik olarak durur mu?
Hayır. Zaman aşımı dolan, zaman aşımına uğrayan bir icra dosyası kendiliğinden durmaz. Mutlaka borçlu kişinin zaman aşımı itirazında bulunması gerekir. İcra dosyalarına itirazın ise çeşitli süre ve şekillere bağlandığını belirtmekte fayda var. Borçlu, zaman aşımına uğrayan bir borcu da ödeyebilir. Nihayetinde zaman aşımına uğrayan bir borç sona ermez. Sadece tahsil kabiliyetini yitireceğinden, borcu ödeyen kişi bu paranın zamanaşımı sebebiyle iade edilmesini isteyemez.
“BU MESAJLARI ATANLAR SUÇ İŞLİYOR”
- Avukatlar ve bürolar, bu tip mesajları yollayarak bir suç işlemiş oluyorlar mı?
Bu tip rahatsız edici mesaj ya da aramalar sadece borçlulara değil, borçlunun anne babasına kardeşine, eşine diğer akrabalarına yönelik de oluyor. Hatta bunu yapan hukuk büroları, büyük hukuk büroları oluyor. Bunları yapmalarındaki maksat çok küçük alacaklar için haciz işlemi gerektirmeden arama yoluyla tahsilat yapmaktır. Çünkü hukuk büroları o kadar yoğun ki 500 - 1000 TL’lik icra dosyalarında haciz işlemi yapmak külfet oluyor. Bunun yerine aramayı ve tehdit etmeyi deneyenler az değil elbette. Bu yapılanlar açık açık suçtur.
Bu konuda özellikle şikayet edilen avukatların olduğu herkesçe bilinen bir şey. Türkiye Barolar Birliği'nin ve Yargıtay’ın bu konuda çok emsal kararı vardır. Borç için icra takibine geçildikten sonra artık tüm işlemlerin icra dosyası üzerinden yürütülmesi şarttır. Bir kişinin sürekli sürekli kasıt derecesine vararak aranması TCK’da yer alan "Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma" suçunu oluşturur. Ayrıca bir kişinin akrabalarının aranması, icra dosyasından haber verilmesi ise yine TCK’da yer alan "Kişisel Verilerin Ele Geçirilmesi veya Yayma" suçunu oluşturur. Nitekim hangi adliyeyi arasanız size telefonda bilgi vermezlerken hukuk bürolarının bu kadar rahat hareket edip kişilerin bilgilerini başkalarına vermesi de kabul edilemez. Tabii ki her olayın ayrı ayrı ele alınması ve değerlendirilmesi şarttır. Yoksa her mesaj suç unsuru oluşturmamaktadır.
- Bu konu hakkında avukatların kendi aralarında bir değerlendirmesi var mı?
Bir birlik yok bu konuda. Bu tür durumların çoğu meslektaşımız tarafından yapılmadığını ve tasvip edilmediğini belirtmek de fayda var. Bunları yapan hukuk büroları bir elin parmağını geçmez. Türkiye de 100 bin avukat olduğunu düşündüğünüzde, genel değerlendirme bu tür hareketlerin yanlış olduğu yönünde.
Yakın zamanda bu konuyla ilgili Yargıtay 18. Ceza Dairesi emsal bir karar verdi. Bunun önüne geçilebilmesi için bir yönetmeliğe ihtiyaç var mı?
Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2018 tarihli emsal kararında kişilere atılan mesajların sürekliliği üzerinde durmuştur. Bu mesajların ne kadar sıklıkta atıldığı veya arandığı araştırılmadan mahkemenin red kararı vermesinin doğru olmadığını belirtmiştir. Alınan bu karar gereği borçlulara atılan mesajların ne sıklıkta atıldığı ya da arandığı tespit edilecek, daha sonra bu arama ve mesajların kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturup oluşturmadığı değerlendirilecektir. Dikkat edilirse burada mesajın içeriğinden hiç bahsedilmemiştir. Tamamen dosyaya yönelik ve doğru bile olsa sık sık mesaj atılması suç olacağı gibi bazı hukuk büroları mesajlarında tehdide varan söylemlerde bulunmaktadır. Bu durumda sadece kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu değil, tehdit suçu da oluşacak ve şikayet üzerine yapılacak soruşturma ve kovuşturmalar her iki suçu da içine alacak şekilde icra edilecektir.
Bu konuda bir yönetmeliğe ise aslında ihtiyaç yok. Çünkü hem Avukatlık Kanunu, Barolar Birliği Yönetmeliği hem de Ceza Kanunu bu durumları içine alan hükümler içermektedir ve aslında cezaları da ağırdır. Nitekim bir avukatın baroya şikayet edilmesi sonucu baro inceleme yapar ve eğer avukatın yaptığını meslek ilkelerine aykırı bulursa kendisine bir takım yaptırımlar uygular. Bu yaptırımlar Uyarma, Kınama ile başlayıp meslekten çıkarmaya kadar gitmektedir.
VADESİ GELEN BORÇ 1 GÜN SONRA İCRALIK OLABİLİR
- Borçlar, ne zaman icralık olur?
Bir borç, vadesi geldikten sonraki gün icralık olabilir. Daha çok alacaklının inisiyatifinde kalmış bir durum. Bankalar, 3 taksit ödenmedikten sonra icra takibi yolunu tercih etmektedir. Fakat, çek bankaya ibraz edildikten ve karşılıksızdır kaşesi vurulduktan sonraki gün hemen icraya konulabilir. Bu sebeple hangi borcun ne zaman icraya gireceği her borcun özelliğine göre değişecektir. Borcun bir vadesi varsa, bu vadenin beklenmesi elbette zorunludur. Vadesi gelen bir borcun ise 1 gün sonra bile icraya girmesi mümkündür.
- Hangi koşullarda insanlara haciz gelir?
Borcun ne borcu olduğu ve alacaklının kim olduğu önemli bir husustur. Bazen borcun miktarı bu ikisinden de daha önemlidir. İcra takipleri incelendiği zaman çok büyük bir çoğunluğun 10 bin TL altında alacaklar olduğu ortaya çıkacaktır. Alacaklılar ilk olarak icra dairesine verdikleri bir takip talebi ile icra takibine geçiş yapabilirler. Bu takip talebine müteakiben, icra memuru ödeme emrini hazırlar ve borçluya gönderir. Bazı durumlarda 5 gün bazı durumlar da 7 gün itiraz süreleri mevcut olup alacağın özelliğine göre değişmektedir. Borçluya giden ödeme emrinde, zaten borçlunun borca ne kadar sürede ve nasıl itiraz edebileceği açıkça yazar. Bunun yazmaması ödeme emrinin iptaline sebep olabilir. Bu durumda borçlular bir avukat yardımı almaktansa kendileri bir çare aramakta ve bazen büyük zararlara uğramaktadırlar. İtiraz süresi ve ödeme süresi geçtikten sonra takip kesinleşir. Bu kesinleşmeden sonra alacaklının talebi ile insanların ev veya iş yerlerine haciz gönderilmesi mümkündür. Aynı şekilde kesinleşmeden sonra borçlunun banka hesaplarına, maaş hesabına veya 3. şahıslardaki alacaklarına da haciz konulabilir.
BORCA NAKLİYE MASRAFI DA EKLENİYOR
- Haciz nasıl yapılır?
Takibin kesinleştiği günden itibaren alacaklı, borçlunun banka hesaplarına, maaşına varsa 3. şahıslardaki alacaklarına, tapularına ve araçlarına haciz koyabilir. Burada borcun miktarı önemli değildir. Bunu elbette kendisi değil icra dairesi yapacaktır. Alacaklı talep etmedikçe, İcra Müdürlüğü, kendiliğinden borçlunun menkul ve gayrimenkullerine haciz koymaz. Aynı şekilde fiili haciz de böyledir. Yani eve ya da iş yerine gelerek menkul malların haczedilmesi olayı da yine alacaklının icra dairesine talepte bulunmasından sonra gerçekleşir. Bu talepten sonra bir icra memuru ve avukat, borçlunun iş yerine ya da evine gelir. Avukat olmasa dahi yeterli masraf yatırılmışsa, sadece icra memuru da hacze gelebilir. Fakat uygulama da yüzde 99 ağırlıkta mutlaka icra memurunun yanında bir avukat ya da avukat katibi yer almaktadır.
Burada mevzuattan daha çok uygulamanın nasıl işlediğine bakmak gerekiyor. Uygulamada iş yerine veya eve giden avukat ve icra memuru, borçludan ödeme yapmasını ister. Şayet alacaklı ve borçlu, ödeme miktarında ya da şeklinde anlaşırlarsa hacze son verilir. Aksi durumda yine alacaklının talebi ve hazır ettiği nakliye ile borçlunun hacze kabil menkul malları haczedilerek yediemin depolarına götürülüyor. Haciz yapılan malların kaldırılması, satış olmadıkça borcu 1 TL bile azaltmadığı gibi, üstüne yediemin ve nakliye masrafı da borca ekleniyor.
“KİŞİNİN MAAŞININ TAMAMI HACZEDİLEMEZ”
- Neler haczedilebilir, neler haczedilemez?
İcra ve İflas Kanunu'nun “Haczi Caiz Olmayan Mallar ve Haklar” başlıklı 82. Maddesinde nelerin haczedilip nelerin haczedilemeyeceği çok açık bir şekilde yazmaktadır. Özellikle vatandaşlar açısından önemli olan ise İcra ve İflas Kanunu 82. Madde'nin 3. Fıkrasıdır. Nitekim bu madde ve fıkraya göre; "Para, kıymetli evrak, altın, gümüş, değerli taş, antika veya süs eşyası gibi kıymetli şeyler hariç olmak üzere, borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu eşya; aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olması durumunda bunlardan biri" haczedilemez. Borçluların tarafımıza en fazla yönelttikleri soru bu maddeyle ilgilidir. Madde incelendiğinde evdeki lüzumlu her eşyadan 1 tane olması durumunda bunlar haczedilemeyecektir. Fakat, örneğin oyun konsolu zorunlu eşya değildir. Ya da evinizde maddi değeri belki borcu karşılayacak kadar büyük olan TV vardır. Borçlunun evine hacze gidildiği zaman evde tek bile olsa böyle değerli bir televizyon haczedilir. Burada kanuna aykırılık yoktur. Çünkü bu kadar değerli bir televizyon tek bile olsa lüzumlu değildir. Aynı şekilde değeri çok az olan eşyalar da haczedilemeyecektir. Burada ki amaç nakliye, hamaliye ve satış masraflarını karşılamaya yetmeyecek bir malın tek başına haczedilememesidir. Kişinin maaşının tamamı haczedilemez. İşçinin maaşının 1/4üne kadar haciz konulabilir. Emekli maaşı siz muvafakat vermedikçe haczedilemez fakat emekli ikramiyesi haczedilebilir.
HABER: Miray ÖZBİLEK