Haberal'ın avukatlarından sert açıklama
Ergenekon Davası'nın tutuklu sanığı Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın avukatları İsmail Özersin, Dilek Helvacı ve Şerife Deniz Oral yaptıkları ortak açıklama ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı "kuvvetler ayrılığı ilkesi"ni ve "masumiyet karinesi"ni açıkça ihlal etmekle suçladı.
cumhuriyet.com.trHaberal'ın avukatları tarafından yapılan yazılı açıklamada, "TC. Devleti Başbakanı'nın, son olarak Düzce ve Zonguldak Mitinginde Anayasa'nın 138. maddesinde düzenlenen 'kuvvetler ayrılığı ilkesi'ni ve 'masumiyet karinesi'ni açıkça ihlal ederek, müvekkilimiz Prof. Dr. Mehmet Haberal ile ilgili adil yargılama sürecine açıkça müdahale teşkil eden ve kamuoyunu yanlış yönlendirmeye yönelik tamamıyla iftira niteliğindeki beyanlarda bulunması karşısında, kamuoyuna bu zorunlu basın açıklaması yapılmıştır" denildi.
Başbakan'ın bu açıklamalarının siyasi iktidarın, Haberal ile ilgili yargılama sürecine doğrudan müdahalesini açıkça gözler önüne serdiği belirtilen açıklamada, "Nitekim, TC. Devleti Başbakanı, daha önce de, müvekkilimiz Prof. Dr. Mehmet Haberal ile ilgili hukuksal hiçbir gerekçe göstermeksizin tutukluluk halinin devamına karar veren 9 Hâkimin, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nce tazminata mahkum edilmesi üzerine, parti grup toplantısında yapmış olduğu konuşmalarda, söz konusu yargı kararlarına karşı şiddetli tepkiler göstererek, yargı makamlarını baskı altına almaya yönelik olumsuz yorumlarda bulunmuştur. Nitekim, anılan kararların Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından 'onanarak' kesinleşmesinin akabinde, iktidar partisinin tasarrufuyla, hâkimler hakkında verilen yargı kararlarının uygulanmasını ortadan kaldırmak amacıyla, kamuoyunda 'Haberal Yasası' olarak adlandırılan 6110 sayılı Kanun'un bir gecede çıkartılmış olması da, yürütmenin, yargıya açıkça müdahalede bulunduğunun bir diğer somut göstergesidir" denildi.
Başbakan'ın soyut iddialarının aksine Haberal'ın sağlık durumunun ciddiyetinin resmi bilirkişi konumundaki İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü'nce düzenlenen çok sayıdaki sağlık kurulu raporlarına ilaveten, Silivri Cezaevi'ne nakledilmesinden sonra, Sağlık Bakanlığı'na bağlı 112 Acil Servisinde görevli doktorlar ve monitör kayıtları ile cezaevi hekiminin çok sayıdaki raporlarıyla da tevsik edildiği vurgulanan açıklamada, "Müvekkilimizin sağlık durumu ile ilgili tüm bu gerçeklere rağmen, Adalet Bakanlığı'na bağlı Adli Tıp Kurumu ve Sağlık Bakanlığı'na bağlı devlet hastanelerinin 'siyasi baskı' altında, adeta müvekkilimizin 'yaşam hakkına' kast edercesine vermiş oldukları gerçek dışı raporları, TC. Devleti Başbakanı'nın; siyasi malzeme olarak kullanmaya çalışması da maalesef ülkemizin içinde bulunduğu durumu ortaya koymaktadır" denildi.
Ecevit'le ilgili iftira niteliğindeki asılsız iddialar
Açıklamada Haberal'ın, CHP tarafından Zonguldak 1. Sıra Milletvekili Adayı gösterilmesinden duyulan "rahatsızlıkla"; iktidar partisinin devlet televizyonu olan TRT'yi dahi kullanarak, eski Başbakanlardan merhum Bülent Ecevit'in Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi'ndeki tedavi süreci ile ilgili "iftira niteliğindeki asılsız iddiaları" gündeme getirmesinin son derece "vahim ve dikkat çekici" bir durum olduğu belirtilirken, "Oysa ki, tedavi süreci ile ilgili bu mesnetsiz iddiaların, sağlığında bizzat Sayın Bülent Ecevit ve eşi Sayın Rahşan Ecevit tarafından basın-yayın organlarına yapılan yazılı ve sözlü müteaddit açıklamalara ilaveten, CNN-Türk Televizyonu'nda yayınlanan 'Karaoğlan' belgeselindeki röportajları ile defalarca yalanlandığı, kamuoyunda artık herkes tarafından bilinen yadsınamaz bir gerçektir" denildi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun söylediği gibi; Ecevit'in Haberal'ın kurucusu olduğu Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi'ndeki tedavisinin ardından 7 ay Başbakanlık yapmasının ve 4,5 yıl daha yaşamasının, bu iddiaların, ne derece inandırıcılıktan yoksun "bir iftira" niteliği taşıdığını tüm açıklığı ile gözler önüne serdiği belirtilen açıklamada şunlar kaydedildi:
"Bu iftiraların ve gerçek dışı beyanların, maalesef TC. Devleti Başbakanı tarafından siyasi malzeme olarak kullanılması, ülkemiz adına son derece üzücü ve kaygı verici bir durumdur. Müvekkilimiz Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın, eski başbakanımız merhum Sayın Bülent Ecevit'in CHP'den ilk kez milletvekili seçildiği Zonguldak İlinden 1. sırada aday gösterilmiş olmasına ilaveten, kurucusu olduğu DSP'nin, şu andaki genel başkanı Masum Türker'in kamuoyuna yapmış olduğu muhtelif açıklamalar ile müvekkilimize adaylık teklifinde bulunmuş olması da, Başbakan'ın bu gerçek dışı iddialarına verilecek en güzel yanıtı teşkil etmektedir. Varlığı ispatlanmamış sanal bir suç örgütünün kurucusu ya da yöneticisi olduğu iddiasıyla iki yılı aşkın süredir, hukuksal hiçbir gerekçe gösterilmeksizin siyasi baskı ile hürriyetinden kasten mahrum edildiği kesinleşmiş yargı kararları ile sübuta eren müvekkilimiz Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın, uğradığı ağır haksızlığa dikkat çeken devlet adamlarının, siyasilerin, aydınların ve gazetecilerin, iktidar partisi tarafından derhal 'çetenin destekçisi, işbirlikçisi' gibi gösterilerek, sindirilmeye çalışılması, ülkemizin ileri demokrasi görüntüsü altında giderek bir iftira rejimine doğru sürüklendiği gerçeğini ortaya koymaktadır.
Bu çerçevede, 'masumiyet karinesini' ve Anayasa'nın 138. maddesinde düzenlenen 'Kuvvetler Ayrılığı İlkesi'ni hiçe sayarak, müvekkilimiz Prof. Dr. Mehmet Haberal hakkında uzun zamandan beri adil yargılamayı etkilemeye yönelik tamamıyla gerçek dışı beyanlarda bulunanlara karşı, Yüce Türk Milletinin demokratik yollardan en güzel yanıtı 12 Haziran 2011 Genel Seçimlerinde vereceğine inancımızın tam olduğunu ve müvekkilimizin her zaman olduğu gibi her türlü yasal haklarını kullanmaya devam edeceğini saygılarımızla kamuoyunun bilgisine sunarız."