‘Hababam Sınıfı Yeniden’in genç ismi eleştirilere hazırlıklı
‘Hababam Sınıfı’nın yeni filminde yer alan genç oyuncu Özge Özacar, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun olduktan sonra şans eseri oyunculuğa geçiş yapmış. Özacar, oyunculukta kendisini geliştirmeye devam ettiğini söylüyor.
cumhuriyet.com.tr
‘Gururluyum’
- “Hababam Sınıfı” ismiyle yeni bir film çekilince eski kült yapımlarla mutlaka bir karşılaştırma olur. Yoğun eleştiriler de alabilir film, bu konu hakkında ne söylemek istersin?
Eleştiri konusuna hazırlıklıyız. Daha görüşmelerimizi yaparken, senaryo çalışırken, çekimlere başlamadan önce de kendi içimizde konuştuğumuz bir konuydu bu. Başka bir film yapıyor olsaydık muhtemelen yine eleştirilirdik ama Türk sinemasında kültleşmiş, her yaştan insana dokunmuş bir filmde oynadığınız zaman alacağınız eleştirinin dozu da artıyor. Her oyuncu çok beğenilsin, takdir görsün ister tabii ki. Kendi adıma bu serinin içinde olmaktan gurur duyuyorum.
‘İletişim mezunuyum’
- Evet, ilk filminde “Hababam Sınıfı” serisi içersinde rol almış oldun...
İlk filmim, evet. Ayrıca “Hababam Sınıfı”nın 10. filmi bu. Yanlış bilmiyorsam bir film daha çekilirse en uzun seri olma rekorunu kıracak Türkiye’de.
- Konservatuvar mezunu değilsin. Nasıl oyuncu olmaya karar verdin?
Konservatuvar mezunu değilim, ama uzun yıllardır oyunculuk eğitimi alıyorum. Hem lisede hem üniversitede iletişim üzerine okudum. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunuyum. Okurken CNN Türk’te haber merkezinde çalışıyordum. Bu süreçte her öğrenci gibi geçim kaygısı duyuyorsunuz. Ben şanslıydım ki, şu anda da beraber çalıştığım menajerimle bir arkadaşım vesilesiyle tanıştım. Bu tanışıklığımız da birkaç reklam işi yaparak bana kazanç sağladı. Onun sonrasında da mümkün olduğunca atölyelere katıldım, oyunculuk derslerine girdim. Ama ilk olarak tesadüfen oldu diyebilirim. Geçici bir heves olarak başladığım iş, bende çok büyük bir keyfe ve heyecana dönüştü.
‘Her kadın bunu yaşıyor’
- Genç ve yeni bir kadın oyuncu olarak sette kendini rahat hissediyor musun? ABD’deki “Me too” hareketi seni sektöre girmeden önce korkuttu mu?
Kendi adıma, “Me too” hareketine örnek verebileceğim tarzda ağır bir travma yaşamadım. Ama tabii ki herhangi bir kadına da sorsanız bulunduğu her ortamda bir şekilde kadın olmasından dolayı bir taciz yaşamıştır. Böyle şeylerle ya da daha laubalilik diyebileceğimiz hareketlerle her yerde karşılaşıyoruz. Ama bugüne kadar benim bulunduğum set ortamlarında çok kibar insanlarla çalıştım, bu benim şansımdı belki. Daha farklı şeyler yaşayan insanlar varsa onları da dinlemek gerekir... Bu sektörde yer etmiş bazı insanlarla çalışıyorsanız, arkanızın daha sağlam olduğuna inanıyorum. Ben en azından kendi bulunduğum yerde bunun özgüvenini yaşıyorum.
Cannes hayali...
- Gelecekte hedeflerin neler? Daha popüler filmlerde rol almak mı, sanat filminde oynamak mı?
Hedefim, yıllar sonra tekrar izlediğimde bile bana aynı tadı verecek filmlerde rol almak. Nacizane, çok iyi ve kaliteli bir sinema oyuncusu olarak anılmak istiyorum. Bu noktada da hepimiz ay sonu fatura ödemek zorundayız, ben istiyorum ki içi boş, kalitesiz ya da çabuk tüketilen dizi ağı içinde ömrümü tamamlamaktansa iyi dizilerde rol alayım. Dizi sektörümüz bence kendini çok geliştirdi, ama şu süre olayını da bir çözersek çok daha iyi yerlere gelecek. Hayatımda mutlaka en az bir kez Cannes Film Festivali’ne kendi filmimle gitme tadına varmak istiyorum. En büyük hayalim o.