Gül'ün türban çarpıtması
Prof. Dr. Erdoğan Teziç, Der Spiegel’e verdiği demeçte türban konusundaki yargı kararlarını görmezden gelerek sorunu politikacıların tutumuna bağlayan Gül’ün tavrının tarafsız bir cumhurbaşkanından beklenmeyecek nitelikte olduğunu söyledi. Türbanın bağımsız ulusal ve uluslararası yargı kararlarıyla kamusal alanda yasaklandığının altını çizen Teziç, “Cumhurbaşkanı’nın, tarafsız bir makam olarak yargı kararları karşısında bir parti mensubu gibi yeni bir tartışma açması isabetli olmamıştır” dedi.
cumhuriyet.com.trAlman Der Spiegel dergisine verdiği demeçte “Bir kadının türban takıp takmaması kendi tercihidir. Karmaşa, işe politikacıların karışması ve bu konuyu kültürel bir olay haline getirmeye çalışmalarıyla başlıyor” diyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, türbanla ilgili ulusal ve uluslararası yargı kararlarını unuttu. Gül’ün bir siyasi parti üyesi gibi konuşmasının doğru olmadığını vurgulayan Anayasa Profesörü Erdoğan Teziç, “Konu, doğrudan doğruya siyasi simge haline gelmiş olan örtünme biçiminin kamusal alanda kullanılamayacağına ilişkin mahkeme kararıdır” dedi.
Teziç, Gül’ün son değerlendirmelerinin tarafsız bir cumhurbaşkanından beklenmeyecek nitelikte olduğunu belirterek, “Zira tarafsız bir makam, Türkiye’de sanki türban yasağını, ki kendisi yer yer başörtüsü diyor, sanki toplumun geneline yaygın bir yasakmış gibi sunuyor” diye konuştu.
Türbanın kamuda siyasilerin değil, yargı kurumlarının kararlarıyla yasaklandığını anımsatan Teziç, şöyle devam etti: “Danıştay’ın, Anayasa Mahkemesi’nin, Yargıtay’ın kararlarıyla siyasi simge niteliğindeki örtünme biçiminin kamusal alanda kullanılması yasaklanmıştır. Bunun kadar önemli olan, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin de aynı yönde karar vermiş olmasıdır. Cumhurbaşkanı, mahkeme içtihatlarıyla, uluslararası ve ulusal yargı kararlarıyla getirilmiş olan sınırlamayı, sanki genel olarak başörtüsü yasağı gibi basına sunmuştur. Kendisinin de bu kararlarla bağlı olarak daha açık, herkesin anlayacağı ve mahkeme kararlarını gölgelemeyen bir açıklama yapması isabetli olurdu. Çünkü bu mahkeme kararları, kurumları olduğu kadar kişileri de bağlar. Sayın Cumhurbaşkanı da bu kararlarla bağlıdır.”
Konuya siyasilerce gündeme getirilmiş kültürel bir olay gibi yaklaşmanın da yanlış olacağının altını çizen Prof. Dr. Teziç, “Konu, doğrudan doğruya siyasi simge haline gelmiş olan örtünme biçiminin kamusal alanda kullanılamayacağına ilişkin mahkeme kararıdır. Bu açık ve seçiktir. Sayın Cumhurbaşkanı’nın konuyla ilgili yeniden bir polemiğe yol açmayacak bir açıklama yapması, tarafsız bir makam olarak kendisinden beklenirdi. Cumhurbaşkanı’nın, tarafsız bir makam olarak yargı kararları karşısında bir parti mensubu gibi yeni bir tartışma açması isabetli olmamıştır” diye konuştu.
Gül, dergiyle yaptığı söyleşide türban tartışmalarıyla ilgili soruya şu yanıtı vermişti: “Görevim nedeniyle parti politikası yapamam. Türban tartışması, Türkiye’nin demokratikleşmesi ile ilgili. Benim ülkem, laik ve demokratik bir ülke. Bir kadının türban takıp takmaması kendi tercihidir. Ayrıca, ailelerde bu konuda büyük bir karmaşa yaratılmıyor. Karmaşa, işe politikacıların karışması ve bu konuyu kültürel bir olay haline getirmeye çalışmalarıyla başlıyor.” Gül, “Ancak, bazı Türkler, bunu hükümetin Türkiye’yi İslamlaştıracağına dair bir delil olarak görüyor” anımsatması üzerine, “Ben bunu böyle görmüyorum. Biz türban düzenlemesinde ifade ve din özgürlüğünü de içeren Avrupa kriterlerini dikkate alıyoruz” demişti.