Gülmen ve Özakça’ya destek eyleminde gözaltına alınmıştı... Yoleri: 20 saatten fazla ters kelepçe taktılar

Gülmen ve Özakça’ya destek eyleminde gözaltına alınıp 3 gün sonra bırakılan İHD İstanbul Şube Başkanı Yoleri, “İnsanların kafalarını kaportaya vura vura araca soktular. 20 saatten fazla ters kelepçe taktılar” dedi.

Seyhan Avşar

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı avukat Gülseren Yoleri, açlık grevindeki akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’ya destek amacıyla geçen haftasonu Beşiktaş’ta düzenlenen eylemde 43 kişiyle beraber gözaltına alınıp, işkenceye uğradı. Yoleri, polisler tarafından çekiştirildiğini söyleyerek, “Kollarımı kıvırdılar. Sakat kalabilir, kollarımız kırılabilirdi. Gözaltına alınan insanların kafalarını arabanın kaportalarına vura vura araca soktular. 20 saatten fazla ters kelepçe işkencesine maruz kaldık. Yapılan işkenceler karşısında endişelendim” dedi. Yoleri, polislerle ilgili suç duyurusunda bulunacağını da kaydetti.

3 gün gözaltında kaldıktan sonra serbest bırakılan Yoleri, yaşadıklarını gazetemize anlattı. Yoleri, İHD olarak Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ile dayanışma grubu içerisinde olduklarını belirterek, yaşam hakkının çok önemli olduğunu ve açlık grevi eyleminin yaşam hakkını tehdit eden bir sürece evrilebileceğinin altını çizdi. Yoleri, “Bütün derdimiz devletin dikkatini çekmek, ‘Bu toplumun bir derdi var. Bu insanlar bir şeyler söylüyor’ demesiydi. Toplumda ise bir kamuoyu oluşsun, kamu emekçileri Nuriye ve Semih’e sahip çıksın istedik. Onların işlerine geri dönmesi demek ihraç edilen diğer kamu emekçileri içinde bir yol açacak. Bunu bile bile bir yükün altına girdi bu iki insan. İnsanların onlara sahip çıkması gerekiyor bu süreçte. Bizlerde insanlar duysunlar destek olsunlar diye sokak eylemlerini seçtik” diye konuştu.

Üzerinde 4-5 polis

Gülmen ve Özakça’nın açlık grevinin 150. gününde insan hakları savunucuları, sendika ve demokratik kitle örgütlerinin Beşiktaş’ta eylem yapmak istedikleri sırasında polis müdahalesi ile karşı karşıya kalındığını söyleyen Yoleri, şunları anlattı:

“Beşiktaş’ta büyük Kartal Meydanı’nda insanlarla bir araya geldik. Tamamen barışçıl bir şekilde Nuriye ve Semih’in yaşamasını, onların yaşadıkları hak ihlallarini belirten içerikli bir eylem yapacaktık. Eylem başlamadan, henüz pankart açılmadan, malzemeler dahi ortaya çıkarılmadan çok sert bir müdahale oldu. 30’a yakın kişi gözaltına alındı. Kafelerde oturanlar dahi gözaltına alındı. Bizler İHD olarak ne yapabiliriz diye konuştuk. Böyle bir şiddetin kabul edilemeyeceğini söylemek için küçük olan Kartal Heykeli’nin önünde geçtik. Eylem yasağını ve işkenceyi protesto edeceğimizi duyurduk. Polise, ‘Gülmen ve Özakça için değil, sizlerin az önceki tavrınız için açıklama yapacağız’ dedik. Bir anda bizlere de saldırdılar. Kolumu bükerek araca soktular. Neyle karşılaşacağımı bilemedim. Arabanın içerisinde arkadaşımızın üzerinde 4-5 polis vardı.”

Tahrik çabası

Planlanmış bir saldırıyla karşı karşıya kaldıklarını aktaran Yoleri, kendilerine saldıran ekiplerin özel olarak eğitildiklerini söyledi. Gözaltına alındıktan sonra sabah 5’e kadar Vatan Emniyet Müdürlüğü’ne götürülmediklerini söyleyen Yoleri, “Saatlerce araçta ters kelepçeyle bekletildik. Araçlarda küfürler edildi. Tahrik edilmeye çalışıldık” dedi. Nezarette ise özellikle genç arkadaşların dövüldüğüne dikkat çeken Yoleri, “Öyle noktalara vuruyorlar ki iz bırakmıyor. Bu işkencenin ispatlanmasını zorlaştırıyor. Gözaltındaki arkadaşlar özellikle genç kadın polislerin saldırılarına uğradı” diye konuştu.

Sağlık kontrolü işkence

Yoleri, sağlık kontrollerine götürülmenin ise ayrı bir işkence yöntemi haline getirildiğine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: “İnsan hakları savunucuları olarak yıllarca gözaltına alınan insanların sağlık kontrollerinin yapılması için mücadele ettik. Ama gözaltında kaldığımız 3 günde avukatlarımızla konuşup, sağlık kontrolüne götürülmemek için dilekçe vermelerini istedik. Sağlık kontrollerine götürülürken araçlarda bekletiliyorduk. Hakaretler edilip, tahrik edilmeye çalışıyorduk. Doktorun muayene etmesine dahi müdahale ediliyordu. Bizlerde sağlık kontrolüne gitmek istemedik. Zaten avukatlarımızın verdiği iki dilekçe de reddedildi. Önümüzdeki günlerde suç duyurusunda bulunacağız.”

Boğazlandım

Gözaltına alınanlar arasında yer alan Bahar Kurt ise yoğun bir işkenceye maruz kaldıklarının altını çizdi. Kurt, polislerin kendilerine tekme ve tokatla saldırdıklarını belirterek, “Kadın polisler ahlaksız ve sapkınca sözlere maruz kaldık. Arkadaşlarımızda sakarlıklar oluştu. Otobüste beklediğimiz saatlerde polisler, ‘Yaşasın ırkçı Türkiye’, ‘Şırnak’ı kana buladık’, ‘Soyunuzu kurutacağız’ diyorlardı. Sağlık kontrollerinde bile doktorun odasına girerken tekmelendik. Şu an sesim kısık çünkü polisler tarafından boğazlandım” dedi.