Gülen’i 40 yıl sonra keşfettiler

Diyanet, ‘Kendi Dilinden FETÖ Örgütlü Bir Din İstismarı’ adlı raporunu yayımladı.

Ozan Çepni

Diyanet İşleri Başkanlığı, Fethullah Gülen’i 40 yıl sonra yeniden keşfetti. 1960’lı yıllardan itibaren Diyanet’e bağlı din görevlisi olan Gülen’in 80 kitabı ve 40 bin dakikayı bulan sesli ve görüntülü konuşması ancak 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden 1 yıl geçince incelenebildi. Diyanet, 40 yıl sonra hazırlanan raporda Gülen’in ayetleri ve hadisleri çarpıttığı, sapkın olduğu, İslamı tahrif ettiği sonucuna ulaştı. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı, 1960’lı yıllardan başlayarak Diyanet’e bağlı bir vaizken AKP-Cemaat kavgasına kadar görmezden gelinen Fethullah Gülen’in kitap ve konuşmalarına ilişkin 15 Temmuz’un ardından başlatılan dini değerlendirmeyi tamamladı. Gülen’in Türkçe olarak basılmış 80 kitabını ve 40 bin dakikayı bulan (yaklaşık 670 saat) sesli ve görüntülü konuşmasını analiz eden Diyanet, incelemelerin ardından hazırlanan “Kendi Dilinden FETÖ Örgütlü Bir Din İstismarı” adlı raporunu yayımladı.

Araştırma ihtiyacı hissedilmedi

Raporda, Gülen’in içinde bulunduğu şartları ve kendisine çeşitli “mahfillerce” yani cami imkânlarını kullanıp 1970’lerden itibaren bir cemaat (örgüt) oluşturma sürecine girdiği belirtildi. Gülen’in on yıllar boyunca “toplumun en çok ihtiyaç duyduğu eğitim alanını” kendisine hedef olarak belirlediğini belirten Diyanet, “önce yurtiçinde sonra yurtdışında devşirdiği ümmetin evlatlarından önemli bir kısmını örgütünün bir parçası haline getirmiştir” değerlendirmesinde bulundu. Gülen Cemaati’nin 2013’e kadar incelenmediğini itiraf eden Diyanet, raporunda “17/25 Aralık 2013’e kadar ilgili kurum ve kuruluşlar bu kişinin dinî görüşlerini ve hareketin sürüklendiği mecrayı anlama ve araştırma ihtiyacını pek hissetmemişti” ifadelerini kullandı. Diyanet, kitap ve vaazlarında Gülen’in Allah ve peygamberle konuştuğu, sırlarını tuttuğunu söylediği, seçilmiş kişi vurgusu yaptığı, peygamberden emir aldığı, geçmiş İslam büyükleri ile görüştüğü, rüyalarını anlattığı, Hıristiyanlık ve İslamı birleştirme çabası içinde olduğu ve cincilik yaptığı konusundaki söylemlerine dini yorum getirdi. Gülen’in her gün ve her an neredeyse Allah’la görüştüğü iddiasının en vahim durumu oluşturduğu vurgulanan raporda, “Peygamber olmasına rağmen Hz. Muhammed’in bile Gülen kadar Allah’la buluşup hasbihal etmediği”ni belirtti. Raporda, “Gülen ise gerek vaazlarında, gerekse kitaplarında ve son yıllarda da internet ortamlarında hemen her hareketinin Allah’ın iradesi ve yönlendirmesiyle olduğu algısını oluşturmak için çabalamış, bunun için ayetleri ve hadisleri bağlamlarından koparıp kendi istediği yorumu çıkarmak için çarpıtmıştır” dendi.

Sapmış kimse

Raporda, Gülen’i, “İslam yolundan sapmış kimse” olarak nitelendirdi. Gülen kültünde peygamberin adeta ev arkadaşı olduğu vurgulanan raporda, “sabah akşam oturup strateji konuşmaktadırlar ve daha sonra bu konuşmalar neticesinde kendisine tevdi edilen emaneti Gülen müritlerine ve mensuplarına aktarmaktadır. İlginçtir ki hemen hemen her karar, bir şekilde ‘Gülen’in Örgütü’nü tahkim edip onları sorgusuz sualsiz itaate yönlendirecek türden gizemlerle süslenmiştir” ifadeleri kullanıldı. Gülen’in bu söyleminin imanın en önemli esaslarından ikisini zedelediği belirtilen raporda Gülen’in düşünceleri için “sapkınlık olarak nitelemek kaçınılmazdır” değerlendirmesi yapıldı.

Hazır fedailer

İslamda inananlar arasında “seçilmişlik” gibi bir kavramın olmadığını belirten Diyanet, “Bu söylem, tarih boyunca dünyevi iktidarı ele geçirme arzusunda bulunan muhterislerin etkili bir motivasyonu olarak kullanılmıştır” dedi. Gülen’in kendi mensuplarına ise “ikinci sahabe nesli”, ‘kutsîler’ ve ‘rabbanîler’ diye hitap ederek onları seçilmiş bir topluluk olduklarına inandırırken aslında her dediğini yapmaya hazır fedailer yetiştirmeye odaklandığı raporda anlatıldı.

Dinler arası diyalog sorunu

Gülen’in İslamın Yahudilik ve Hıristiyanlıkla aynı düzlemde değerlendirilmesi ve önceki dinlerin de “hak din” olma özelliklerini devam ettirdiklerini söyleyerek “dinlerarası diyalog” çalışmaları yapılması, İslam açısından kabul edilebilir bir durum olmadığı sonucuna ulaşan Diyanet, “Dinlerarası diyalog bağlamında Gülen’in dile getirdiği düşünceler onun ‘hak din’ anlayışının da sorunlu olduğunu göstermektedir” dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Görmez: Görevler emanet

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, raporunun kamuoyuna açıklandığı programının ardından görevi bırakacağı konusunda “Diyanet İşleri Başkanlığı görevini bırakıyor musunuz? Bıraktıktan sonra herhangi bir yerde göreve mi başlayacaksınız?” sorusu üzerine “Bütün görevler, makamlar, vazifeler sadece birer emanettir. O emanet, vakti, yeri ve zamanı geldiğinde teslim edilir. Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir makamdan sonra talip olduğum bir görev vardır, o da ilimdir. Hem aziz milletimizin hem de İslam dünyasının ilmi hayatına katkıda bulunmak için bir gayret içerisinde olacağım” dedi. Görmez, görevden ayrılacağı tarihe yönelik soruları ise yanıtsız bıraktı.