Güle oynaya kutlamıyoruz
Gazeteciler, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde tutuklu meslektaşları için özgürlük talep etti ve “Bu günü güle oynaya kutlamıyoruz” dedi.
CANAN COŞKUN3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü günü nedeniyle gazeteciler, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde bugün bir araya gelerek tutuklu meslektaşları için özgürlük talep etti. “Gazetecilere özgürlük” pankartının açıldığı eyleme DİSK Basın-İş Sendikası Genel Başkanı Faruk Eren ve çok sayıda gazeteci katıldı. Eren açıklamasında, 150’ye yakın gazetecinin cezaevlerinde olduğunu anımsatarak, “Sayısız davalar var gazeteciler hakkında. Çok sayıda haber ajansı, gazete, TV kanalı kapatılmış durumda. İnternet siteleri sürekli engelleniyor. Yüzlerce gazeteci işsiz kaldı bu süreçte. O yüzden biz adliye önünde açıklama yapmayı uygun bulduk. Çünkü zamanımızın çoğu zaten adliyelerde geçiyor. Biz basın özgürlüğü gününü kutlayamıyoruz. Bir an önce hapishanelerdeki arkadaşlarımızın serbest bıraklmasını, basın ve ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasını talep ediyoruz, onun için buradayız” dedi.
Güçlü bir savunma bekliyoruz
Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu da açıklamasında, şunları söyledi: “Makine gibi insanları tutuklamaktan, halkın haber alma özgürlüğünü ve haber yapma hakkını ellerinden almaktan bıkmadılar, yorulmadılar. Arkadaşlarımızın yaşamış olduğu koşullar bundan 5 sene önce Ahmet Şık’ın Fethullah Gülen cemaatinin kumpasıyla girdiği koşullardan çok daha ağır. Kitap ve mektup hakkından yoksunlar. Avukat görüşleri sadece haftada 1 saat, yakınları ile görüşleri haftada 1 saatle kısıtlı. Bir gün birer saat koşuğun dışına çıkabiliyorlar, onun dışında geri kalan 6 gün küçücük bir hücre içinde tecrit vaziyetteler. Okuma ve yazma hakları ellerinden alınmış. Bir gazeteciye verilecek olan ceza şu anda en ağır ceza olarak karşımızda duruyor. Bunun karşısında hukukun H’sinin kalmamış olduğu şu adliyeden hiçbir beklentimiz ve hiçbir inancımız kalmamış durumda. Esas itibariyle Türkiye’de halkın haber alma hakkına sahip çıkan insanlardan güçlü bir savunma bekliyoruz. 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde Türkiye’de özgürlüklerin getirmiş olduğu imkanlar dahilinde güçlü haberler yapabilecek gazetecilerin cezaevlerinde kalmış olmasına, onların başka gazeteciler üzerinde bir ibret unsuru olarak gösterilmesine ve tutulmasına şiddetle karşıyız. Bütün arkadaşlarımızın en kısa zaman içerisinde serbest bırakılmasını kesin olarak dile getiriyoruz.”
Savcılara değil tarihe tanıklık
Grup adına gazeteci Ceyda Karan’ın okuduğu basın açıklamasında ise “Bir gün bu topraklarda güzel günler yaşanacak, umudu her zaman diri tutacağız, filizleri yeşil tutmak için gayret edeceğiz. Bir sözümüz de meslektaşlarımıza ve meslek örgütlerine. Gazetecilik savcılara değil, tarihe tanıklık etmektir. Gazeteci kamuyu ilgilendiren konuları haberlerinde anlatır. Meslek örgütleri ise baskıların bu denli arttığı bir dönemde en az iktidar kadar cüretkar olmalı, statükolara değil özgürlüklere sahip çıkmalıdır. Biz bu anlayışla hapishanelerdeki meslektaşlarımıza yönelik tecrit uygulamalarını kabul edilemez bulduğumuzu, hepsinin bir önce serbest bırakılmasını istediğimizi bir kez daha yineliyoruz. Basın kuruluşlarının kapatılmadığı, gazetecilerin baskıya maruz kalmadığı bir ülke için sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz.”