Gül, Pakistan'da
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, terörizmi yenmek için sadece kuvvet kullanmanın yeterli olmayacağını belirterek, fakirlik, eşitsizlik ve hepsinden daha önemlisi cehaletin aşılması gerektiğini söyledi.
cumhuriyet.com.trPakistan'a resmi ziyaret gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Gül'e Kaid-i Azam Üniversitesi tarafından ''uluslararası ilişkiler'' dalında fahri doktora unvanı verildi. Güvenlik gerekçesiyle Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda yapılan törene Gül, Pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari ile birlikte katıldı.
Cübbe ve kep giymiş olarak salona giren Gül, burada yaptığı konuşmada, fahri doktora unvanı almanın şerefini yaşadığını ifade ederek, ilgililere teşekkür etti.
Türkiye ve Pakistan'ın olumlu bir geleceğin elde edilmesi çabalarında güvenilir ortak olmaya devam edeceğini dile getiren Gül, ikili ilişkileri iki ülke arasındaki samimi kardeşliğin belirlediğini söyledi. Gül, ''Bu özel ilişki Mevlana Celaleddin Rumi ile Muhammed İkbal ve İstiklal Marşımız'ın yazarı Mehmet Akif Ersoy arasındaki bağlar üzerinde kurulmuştur. Bu hazineyi taşımakla mükellefim'' dedi.
Bugünün dünyasının yüzyıl öncesine göre kurallara daha fazla dayandığını belirten Gül, şöyle konuştu:
''Düzen ve düzensizlik konusundaki tartışma devam etmektedir. Tüm dünyada halkların, küreselleşmenin güçlü çekimiyle karşı karşıya oldukları muhakkaktır. İletişim, sağlık, tarım ve eğitim gibi önemli sahalardaki teknolojik yenilikler, milyarların hayat standardını yeniden tanımlamıştır. 21. yüzyılın ilk 10 yılını geride bırakırken, değişim sürecinin şu ana kadar görülmemiş bir ivmeyle evrime uğradığı bir vakadır. Ancak, bu ivme ve geleceği tahmin etmekteki zorluk; endişe, korku ve şüphe yaratmaktadır. Biliyoruz ki dünya hala zor sınamalarla doludur.''
Terörizmle mücadele
Cumhurbaşkanı Gül, dünyadaki riskler ve tehditler nedeniyle devletler arasındaki sınırların giderek anlamsız kaldığına işaret ederek, tehditler küresel ya da bölgesel olduğunda çözümlerin ulusal olamayacağını kaydetti. Bu gibi durumlarda uluslararası işbirliğinin şart olduğunu vurgulayan Gül, terörizmin buna örnek olduğunu ifade etti.
Terörizmin herhangi bir din, etnik grup ya da coğrafya ile bağlantılandırılamayacağını belirten Gül, ''Terörizm hiçbir mazeretle haklı görülemeyecek, insanlığa karşı bir suçtur. Teröristlerin belirli karanlık gündemleri vardır, ancak hemen her terör örgütünün neredeyse istisnasız uluslararası ağları ya da bağlantıları mevcuttur'' dedi.
Gül, uyuşturucu kaçakçılığı gibi terör örgütlerinin mali kaynaklarını hedefleyen etkin uluslararası yöntemlere ihtiyaç bulunduğunun altını çizerek, ''Terörizm sadece kuvvet kullanarak yenilemez. Fakirlik, eşitsizlik ve hepsinden önemlisi cehalet aşılmalıdır'' diye konuştu.
Dünyanın açlık, adaletsizlik, fakirlik, temiz su ve enerji yoksunluğu gibi sorunlarla da karşı karşıya olduğuna dikkati çeken Gül, BM Milenyum Kalkınma Hedefleri için öngörülen son tarihin 2015 yılı olduğunu hatırlattı. Gül, ''Uluslararası toplumun fakirlik, açlık, salgınlarla mücadele, evrensel eğitimin sağlanması ve cinsiyet eşitliğinin temini yönündeki gayretlerini artırması için açık ve acil ihtiyaç bulunmaktadır'' dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, küresel ekonomik düzenin reform ihtiyacı, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki eşitsizliğin artması, iklim değişikliği ve kültürler arası çatışmayı çözüm bekleyen diğer konular olarak sıraladı.
''Farklı kültür ve dinlere karşı hoşgörü ve saygı eksikliği de sıklıkla büyük insani ıstırap ve fiziki yıkıma neden olmaktadır'' diyen Gül, ırkçılık, hoşgörüsüzlük ve İslamofobi üzerinde ciddiyetle durulması gerektiğini vurguladı.
''Üçlü zirve faydalı model oldu''
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye ile Pakistan'ın diğer dost ülkelerle birlikte daha iyi bölgesel ve küresel gelecek için ön saflarda çaba harcayan ülkeler arasında yer almak istediğini anlattı.
İki ülkenin desteklediği uluslararası girişimlerde önemli ilerlemeler sağlandığını belirten Gül, 2007 yılında başlayan Türkiye-Afganistan-Pakistan arasındaki üçlü zirve toplantılarının ortak tehditlere odaklanılan sürece dönüştüğünü kaydetti. Gül, bu sürecin diğer ülkeler tarafından da izlenen faydalı model halini aldığını söyledi.
Türkiye'nin tarihi olarak ve günümüzde hem Asya'nın hem Avrupa'nın parçası olduğunu, kültür ve ekonomi dahil birçok alanda Asya ile Avrupa'yı bağladığını dile getiren Gül, ''BÖlgedeki varlığımız görünürdür ve takdir edilmektedir'' diye konuştu.
Gül, Türkiye'nin, 2010-2012 döneminde Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı (CICA) Dönem Başkanlığı yapacağını anımsatarak, bu sırada bölgeye daha yakından bakma imkanına sahip olacaklarını kaydetti.
Asya uluslarının, kıtanın büyük potansiyelinden ortaklaşa yararlanmak için artan enerji kaynağı ihtiyacı, terörizm tehdidi ve çözümlenmemiş çatışmalar gibi sorunları gecikmeden ele alması gerektiğini vurgulayan Gül, şöyle devam etti:
''Bu tehditlerin Asya'nın daha müreffeh bir kıta olarak yükselmesine engel olmasına izin verilmemelidir. Asya halkları mevcut sorunlara gerekli çözümler üretmekte tamamıyla yetkin olmalarına karşın ihtiyaç duyulan yaklaşımın unsurlarına dair görüşlerimi paylaşmak istiyorum.
İlk olarak konuların sahiplenilmesi temelinde ortak ve kararlı bir tutum sergilenmesi öncelik taşımaktadır. Bu, ortak vizyon gerektirir.
İkinci olarak etkin bir iletişim esastır. Bu, kapsamlı diyalog kanallarının açık tutulmasını gerektirir. Çeşitli konuların cesaretle ele alınması için siyasi irade diğer başlıca ihtiyaçtır. Sonuç alınabilmesi için tarafların birlikte hareket etmesi gerekebilir, ancak işbirliğinin başlatılması için tek bir tarafın adımı yeterli olabilir.
Son olarak, bölge ve dünya ile ekonomik bütünleşmenin önemini vurgulamak isterim. Çünkü ekonomi büyük bir ulusu yaratabilir ya da yıkıma neden olabilir ve bölgesel ve küresel bağlılık buna yardım edebilir.''
Türkiye'nin de bu ilkelere uygun hareket ettiğini ifade eden Gül, ''Komşu ülkelerle 'sıfır sorun' politikası sayesinde düşman olan eski dostlarımız tekrar dostumuz olmuşlardır'' dedi.