Gül bile yanıltılmış

Cumhurbaşkanı, Soma’da kendine trafo patlaması dendiğini, facianın nedenini Ankara’ya döndüğünde öğrendiğini söyledi.

Mustafa Çakır/Cumhuriyet

 Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK) Zonguldak Karadon’da 30 işçinin yaşamını yitirdiği kazanın ardından 2011 yılında hazırladığı rapor dikkate alınmış olsaydı, bugün Soma faciasının yaşanmayacağına dikkat çekti. Gül, kendisine Soma’ya gittiğinde facianın trafo patlamasından meydana geldiği bilgisinin verildiğini ancak Ankara’ya döndüğünde bunun trafo patlaması olmadığını öğrendiğini de söyledi.

Cumhurbaşkanı Gül dün Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay başkanlığındaki yönetim kurulu üyelerini kabul etti. Alınan bilgiye göre Gül, görüşmede madenlerle ilgili daha önce DDK’ye rapor hazırlattığına dikkat çekti. Bu raporun ilgili yerlere gönderildiğine işaret eden Gül, “Keşke bu rapordaki uyarılar dikkate alınsaydı. Önlemler uygulansaydı. Önceden tedbir alınabilirdi. Bu olaylar olmadan önce tedbir almamız lazım. Herkesin görevini yapması lazım. Eksikliklerin giderilmesi lazım” dedi. Gül, facianın “vahim” bir olay olduğunu, önlem alınabilecekken göz göre göre insanların öldüklerine dikkat çekti. Gül, ocağa gittiğinde de kendisine “trafo patlaması” denildiğini ancak Ankara’ya döndüğünde nedenin bu olmadığını öğrendiğini belirtti. Bunun da çok üzücü olduğunu ifade etti. Gül, “Kurtarma ekipleri de daha önce oraya getirilebilirdi” değerlendirmesini yaptı. Türk-İş heyeti de görüşmede Gül’e 3 sayfalık metin sundu. Türk-İş, metinde şu değerlendirmelere yer verdi:

Resmen cinayet: Aslında Soma’da yaşanan bu kaza, nedenleri ve sonuçları değerlendirildiğinde, bir kaza değil, Türkiye tarihinin en büyük işçi katliamıdır. Soma’da yaşanan bir iş kazası ya da kader değildir, resmen cinayettir. Bu konuda yapılan araştırmalara baktıkça, insan ülkemiz adına utanç duyuyor.

İngiltere’nin 15 katı: Türkiye OECD ülkeleri arasında ölümlü iş kazalarında önde gelmektedir. 2000-2012 yıllarını kapsayan verilere göre, Türkiye’de madenlerde yılda ortalama 73 işçi ölmektedir. Bu ölümler, İngiltere ve Norveç’in 15 katı, Almanya ve Avustralya’nın 9 katı, Polonya ve İtalya’nın 6 katıdır. Bu rakamlar olağan değildir.

1024 madenci: 2000-2012 yılları verilerine göre, 100 bin maden işçisi başına ölüm sayısı Norveç ve İngiltere’de 5, Almanya’da 8, İtalya’da 14 iken, ülkemizde 73’tür. Aynı tarihler arasında İngiltere’de toplam 62 madenci hayatını kaybetmiş, buna karşılık ülkemizde hayatını kaybeden madenci sayısı 1024 olmuştur.

Olayı büyütmedik: Konfederasyonumuz bu iş cinayetinin yaşandığı ilk dakikalardan itibaren olayın üzerine gitmiştir. Hızla bazı kararlar alınmış ve uygulamaya konulmuştur. Türk-İş, sorumluluğu gereği olayın büyümemesi, halkımızın ve işçilerimizin galeyana gelmemesi için çaba göstermiştir. Ancak bu yatıştırıcı tavrımız, kesinlikle teslimiyet olarak algılanmamalıdır.

Sorumsuzluk: Yetkililer ve işveren, bu madende en yüksek tedbirlerin alındığını, denetimlerin yapıldığını ve her şeyin usule uygun olduğunu söylemektedir. Ancak durum bunun tam tersini ortaya koymaktadır. Üzülerek belirtmek isteriz ki, ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği açısından büyük bir sorumsuzluk, denetimsizlik ve umursamazlık vardır. Kâr hırsıyla davranan sermaye sahiplerinin, insanlarımızı bile bile riske atan tutumları vardır.

Yeni Soma’lar kaçınılmaz: Eğer devletimiz, sosyal devlet olmanın gereklerini ve görevlerini gerektiği gibi yerine getirmezse, denetimleri yeterince sıklıkla ve titizlikle yapmazsa ve caydırıcı cezaları vermezse Soma ve benzeri katliamların daha çok yaşanılması kaçınılmazdır. Ülkemizde her yıl iş kazalarına verdiğimiz şehit sayısı, Soma’daki şehitlerimizin neredeyse üç katıdır.

Bağımsız komisyon: Devletimizin başında bulunan zatıalinizden hem Soma’ya ilişkin devam eden soruşturma hem de ülkemizde yaşanan bu iş cinayetleri konusunda destek ve yardım bekliyoruz. Uygun görmeniz halinde, adli süreç dışında, meslek odaları temsilcilerinden, uzmanlardan ve konunun ilgililerinden oluşan bağımsız bir araştırma ve izleme komisyonunun kurulması konusunda öncülük etmenizi talep ediyoruz. Başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olmak üzere, daha önce yapıldığı söylenen denetim raporlarının ve kayıtların kamuoyu ile paylaşılmasını, soruşturmanın şeffaf olmasını, bu katliamın rutin bir hukuki sürece dönüştürülmemesini özellikle talep ediyoruz. Bu facianın üzeri kapatılmamalıdır, faturası alt düzeydeki birkaç kişiye kesilmemelidir.

Taşeron yaygınlaşacak: İşçimizin canı, kârından başka bir şey düşünmeyen işverenlerin elindedir. Son dönemde hükümetin üzerinde çalıştığı ve alt işverenlik (taşeron) sistemini yeniden düzenleyen bir yasa tasarısı gündemdedir. Üzülerek belirtmeliyiz ki, yapılmak istenen bu düzenlemeler, taşeron sisteminin getirdiği olumsuzlukları ortadan kaldırmayacak, aksine bu sistemin daha da yaygınlaşmasına neden olacaktır.

İşçi simsarlığı: Üzerinde çalışılan tasarıyla daha önce zatıaliniz tarafından TBMM’ye geri gönderilen, özel istihdam bürolarına işçi kiralama yetkisi veren düzenlemenin yeniden getirilmek istendiği görülmektedir. Bu sayede kiralık işçilik uygulaması başlatılacak, Soma’da ortaya çıkan ve kamuoyunda “dayıbaşı sistemi” olarak nitelendirilen “işçi simsarlığı” yasal hale kavuşacaktır.

Rapor Başbakanlık’a da gönderiliyor

CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, DDK’nin hazırladığı raporun “gereğinin yapılması” için 8 Haziran 2011 tarihinde Başbakanlığa da gönderilmesine rağmen niçin eksikliklerin giderilmediğini soru önergesi ile TBMM’ye taşımıştı.