Gözaltında kayboldu!

İzmir'de 13 yıl önce gözaltında kaybedilen İstanbul Üniversitesi öğrencisi Neslihan Uslu'nun ailesi savcılığa başvurdu.

cumhuriyet.com.tr

İstanbul Üniversitesi öğrencisi Neslihan Uslu'nun gözaltında kaybedilişinin üzerinden 12 yılı aşkın bir süre geçti. Uslu'yu kaybedenler hakkında yapılan suç duyuruları ise şimdiye dek yanıtsız kaldı.

Uslu'nun ablası Nagehan Kurt, yeniden savcılığa başvurarak,dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz, İçişleri Bakanı Kutlu Savaş, Savunma Bakanı İsmet Sezgin, Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ve Jandarma Genel Komutanı Fikret Boztepe ile işkenceden sorumlu kamu görevlileri hakkında soruşturma açılmasını talep etti. Kurt, “Kızımızın cenazesini bize verin” dedi.

Neslihan Uslu, arkadaşları Metin Andaç, Mehmet Ali Mandal ve Hasan Aydoğan ile birlikte en son 1998'in Mart ayında, İzmir Çeşme’de görüldü. Aileler, 25 günün sonunda emniyete başvurdu ancak Uslu ve arkadaşlarının gözaltına olmadığı bildirildi. İzmir DGM'ye başvuran avukatlara ise “Metin Andaç'ın sorgu için getirildiği ve serbest bırakıldığı” söylenmişti. Halkın Hukuk Bürosu, bazı sivil toplum örgütler, dört gencin 31 Mart'ta gözaltına alındığını belirterek, gözaltında kaybedilmemeleri için çağrı yaptı. DHKP\\C militanları tarafından Temmuz 1999'da öldürülen tutuklu Turan Ünal'ın, dört gençle ilgili yeni bilgiler verdiği ileri sürüldü. Dört gencin, kontrgerillaya ait binalarda işkence gördükleri, kolları kırık ve hap ile uyutulmuş bir halde İzmir Seferihisar kıyısında küçük kamarası olan bir balıkçı teknesine bindirildikleri ve teknenin batırılığı iddia edildi. İşkenceye katılanların eşgalleri ve isimleri açıklandı. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, 2004'te Uslu'nun ailesine, Uslu ve üç gencin DHKP-C örgütü üyesi oldukları gerekçesiyle arandıklarını bildirdi.


Sorumlular yargılansın

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuran abla Kurt'un avukatı Taylan Tanay, Seferihisar açıklarında batırıldığı idia edilen Neslihan Uslu'nun cesedinin çıkarılmasını ve defin işlemleri için aileye teslim edilmesini istedi. JİTEM ve faili meçhullere ilişkin son dönemdeki açıklamalara dikkat çeken Tanay, “Öldürülen Turan Ünal'ın verildiği ileri sürülen bilgiler ciddiyetle değerlendirilmek zorundadır. JİTEM, Özel Harekât gibi devlet gücünü kullanan kurumlarca, yasadışı örgütlerle ilişkili olduğu varsayılan kimselerin kaçırıldığı, sorgulandığı ve katledildiği anlaşılmıştır. Hatta katledilen kimselerin naaşları toplu olarak gömülmekte yahut yakılmakta ve hiçbir şekilde yakınlarına teslim edilmemektedir. Son dönemdeki açıklamalarda, bu örgütün temel suç biçiminin müvekkilin yakınının maruz kaldığı tipte olduğu anlaşılmaktadır” dedi.