Göbeklitepe’nin ‘misketleri’
Göbeklitepe, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne adını yazdırıp ardından da 2019 yılı “Göbeklitepe Yılı” ilan edildiğinde çoğu detayına hâkim olduk.
Orhun AtmışKeşif, insanlık tarihini sil baştan yazdırdı. “Yapı Kredi bomontiada’daki Ara Güler Müzesi ve Leica Galeri’de eylül ayında açılan “Oyuklar ve Höyükler: Göbekli Tepe’ye Bir Bakış” isimli sergi ise bölgeye bambaşka bir taraftan bakıyor. İstanbul, New York ve Urfa ekseninde çalışmalarını sürdüren sanatçı Sinem Dişli’nin sergisi ana odağına Şanlıurfa’daki arkeolojik alanı alıyor. Sanatçı, bu uzun dönemli projesinde “su ve taş üzerinden tarih okuması” yaparken arkeoloji, jeoloji ve coğrafya gibi bilimlerden yararlanıyor.
VİDEO, RESİM, YERLEŞTİRME
Dişli, New York’ta çalışmalarını sürdürürken yıllar önce kendi kültürünü araştırmak üzere Şanlıurfa’ya geri döndüğünü ve “gülle oyunu” adı verilen bir oyunla karşılaştığını söylüyor. Bu oyun için bölge insanı, uygun bir taş seçerek onu bildiğimiz misket haline getiriyor. Sanatçı, 4 yıl boyunca gidip gelerek bu oyunu fotoğrafladığını belirtiyor. Sergide de yuvarlak taşların dev fotoğraflarını ve nasıl yapıldıklarını gösteren bir video işi bulunuyor. Ayrıca Dişli’nin fotoğraf, video, resim ve enstalasyonları da sanatseverler ile buluşuyor. “Oyuklar ve Höyükler: Göbekli Tepe’ye Bir Bakış” sergisiyle aynı adı taşıyan sanatçının kitabı da okuyucularla buluştu. Ara Güler Müzesi tarafından hazırlanan kitapta Dr. Christopher Lightfoot, Prof.Dr.Wendy M.K.Shaw, Doç.Dr.Ahmet A.Ersoy, İpek Ulusoy Akgül’ün Sinem Dişli’nin işleri üzerine metinleri yer alıyor. Öte yandan Ara Güler’in 1998 yılında (kazılar 1995’te başladı), daha Göbeklitepe’deki buluntular yeni yeni ortaya çıkarılırken çektiği fotoğraflar da görülebiliyor. Ara Güler Müzesi’nde ilk kez genç bir sanatçıya kapılarını açan sergi, 15 Ocak’a kadar ziyaret edilebilir.
ARA GÜLER’İN ARŞİVİ EMİN ELLERDE
Ara Güler’in 2016 yılında Doğuş Grubu’na emanet ettiği arşivi, Yapı Kredi bomontiada’daki Ara Güler Arşiv ve Araştırma Merkezi (AGAVAM) tarafından titizlikle kayıt ve koruma altına alınıyor. Güler’in evindeki tüm eşyaları ve tabii ki fotoğrafları uzman bir ekip tarafından kopyalanarak dijital ortama aktarılıyor. Bu eşyaların orijinalleri AGAVAM’daki ısıya, neme, suya dayanıklı depolara kaldırılıyor. AGAVAM’ın zaman içerisinde araştırmacıların, küratörlerin, sosyal bilimcilerin faydalanabileceği bir yapıya dönüştürülmesi hedefleniyor. Merkezde halihazırda devam eden konservasyon ve dijitalleştirme çalışmalarının yüzde 95’i tamamlandı. Bu çalışmalar sonrasında ileride Ara Güler’in evinin de müze haline getireceği belirtiliyor.